16 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Recep TAŞCI

Rekorlar mı kırılıyor, yoksa kayıplar mı telâfi ediliyor?


A+ | A-

Altın…

Kulağa hoş gelen, yürekleri hoplatan…

İlk çağdan beri hayalleri süsleyen…

Uğruna nice kanlar, gözyaşları dökülen…

Tarih boyunca baş tacı edilen…

Zenginliğin ve gücün timsali…

Sadece bir maden.

Hiçbir taş onun kadar itibarlı ve gizemli olamadı.

Ne elmas, ne zümrüt, ne yakut.

Nedir bunun sırrı derseniz, doyurucu bir açıklaması yok.

Sanayide vazgeçilmez stratejik bir maden mi?

Hayır.

Kullanım alanı sınırlı.

Mukavemetsiz.

Yenilmez, içilmez, karın doyurmaz.

Tabiatta zorlukla ve az miktarda bulunur.

Mısırlılar 3000 yıl önce altını saflaştırmayı ve işlemeyi biliyorlardı.

Aradan geçen onca zamana ve gelişen tekniklere rağmen ancak 1800’lerden sonra üretiminde ciddî artışlar görüldü.

Altın yüzlerce yıl tasarruf ve değişim aracı olarak kullanıldı.

En son İkinci Dünya Savaşı sonuna doğru 1944 yılında ABD’nin Bretton Woods kasabasında toplanan 44 ülkenin temsilcileri bu kasabanın ismiyle adlandırılacak altına bağlı yeni bir para sistemi oluşturdular.

Bu anlaşmayla doların değeri altına endekslenirken diğer ülke paraları da dolara sabitlenmişti.

Bir ons altın fiyatı, 35 dolara eşitlendi ve bu suretle sabit kur sistemi yürürlüğe girdi.

Bunun anlamı şuydu:

ABD Merkez Bankası (FED), 35 dolar bozdurana, karşılığında 31,10 gram altın vermeyi taahhüt etmişti.

Bu sistem ABD devlet başkanı Nixon tarafından 1971’de ortadan kaldırıldı, altın standardı terk edildi, dalgalı kur sistemine geçildi.

Dalgalı kur rejimiyle birlikte önceleri 35-40 dolar seviyelerinde seyreden altının fiyatı 1975 yılında 160 dolara çıktı.

Bu tarihten sonra 1980 yılı hariç olmak üzere 1997 yılına kadar altın 300-400 dolar bandında salındı.

1998-2001 arası yıldızı söndü, 300 doların altına düştü.

2002’de atağa kalkan altın bu tarihten günümüze kadar sürekli bir yükseliş trendi izleyerek 2008 yılında 870 dolara tırmandı.

Bugünlerde ise manşetlerde.

Rekor üstüne rekor kırıyor.

Yazıyı kaleme aldığımız sırada 1.100 doları aşıyordu.

Peki bundan sonra ne olur?

Zor bir soru.

Çünkü pek çok faktör devrede.

En önemlisi insan.

İnsan unsurunun olduğu bir olayda beklenmedik, şaşırtıcı gelişmeler her zaman mümkündür, tahminler tutmaz.

Bu sebeple ileriye dönük bir projeksiyon yerine son zamanlarda altın fiyatlarında görülen yükselişin analizini yapmak daha verimli ve faydalı olacaktır.

Genel ekonomik durum ile dolardaki hareketlenmeler altın fiyatını belirlemektedir.

Krizlerde ve doların zayıfladığı dönemlerde altın sığınılacak güvenli bir liman olarak görülür, dolayısıyla fiyatı yükselir.

Nitekim kırılan son rekorlar bunun delilidir.

Kriz dolayısıyla;

Faizlerin sıfırlarda gezinmesi…

Piyasaya bol likidite sürülmesi…

Enflasyonun azacağı beklentisi…

Doların değer kaybetmesi…

Yeni rezerv para arayışı…

Çin, Rusya ve Hindistan gibi ülkelerin altın rezervlerini arttırması…

Ve tabiî spekülatif hareketler…

Altını zıplatmıştır.

Amerikan hükümeti sıkı para politikasıyla doları güçlendirir, küresel krizde hafiflerse altın fiyatı gerileyebilir.

Yalnız kafamızı kurcalayan bir hususa değinmeden geçemeyeceğiz.

Evet, altın dolar karşısında 1944’ten bu yana 30 kat değerlenmiştir ama bu süreçte dolardaki değer kaybı ile enflasyon dikkate alındığında gerçekten rekorlar mı kırıyor yoksa kayıplar mı telâfi ediliyor, konu bir de bu açıdan irdelenmeli.

Yatırımcıların tercihlerine ışık tutabilir.

16.11.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.11.2009) - Sıcak para afyondur

  (02.11.2009) - Borsa mı, kumar mı?

  (26.10.2009) - Faizle kazanıyor, vergi ödemiyorlar

  (19.10.2009) - Mal da yalan, mülk de yalan

  (12.10.2009) - Ali, yarın ne olacak?

  (05.10.2009) - G-20 Zirvesi ve dolar

  (28.09.2009) - Sömürü düzeni artık sona ermeli

  (21.09.2009) - Zor yıllar bekliyor

  (14.09.2009) - Para var da harcamıyor muyuz?

  (07.09.2009) - “Açılımı kim açacak?”

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.