29 Temmuz 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Suna DURMAZ

Annemin doğurmadığı kardeşlerim


A+ | A-

Cenâb-ı Hak İbrahim Sûresi 34. âyette “Allah’ın nimetlerini saymaya kalkarsanız sayamazsınız” diye buyuruyor. Gerçekten de, iman dürbününü elimize alıp şöyle kendimize, ailemize ve etrafımıza baktığımız zaman, kaynağı sema olan bir ikram denizinde yüzdüğümüzü görürüz.

Biliyorsunuz, insan ancak elindeki güzellikleri yitirdiği veya geçici bir süreliğine o nimetlerden yoksun kaldığı zaman nimetlerin farkına varabiliyor. Türkiye’de geçirdiğim birbuçuk aylık yaz tatilimde birçok şey öğrendim. Ve neticede bana ikram edilmiş olan sayılamaz nimeti fark ettim. Meselâ, yazıdan ayrı kalınca, yazmanın benim için çok büyük bir nimet olduğunu keşfettim. Sözlü olarak dile getiremediğim fikirlerimi ve duygularımı yazı vasıtasıyla dışarı vurmak meğer ne kadar da tatlı imiş! İşte bu büyük nimetin farkına vardım.

Keşfettiğim ikinci büyük nimet ise uhuvvetti. Evet geniş dairede iman kardeşliğinin, daha has dairede ise Risâle-i Nur kardeşliğinin tadına vardım. Bunun için ne kadar şükretsem azdır.

Arapça’da “Rubba ahin leke lem telidhu ummüke,” yani “Annenin doğurmadığı nice kardeşler vardır” diye bir deyim var. Bu deyimin ne mânâya geldiğini bizzat yaşadım.

İstanbul’da, Bursa’da, Düzce’de ve Ankara’da annemin doğurmadığı kardeşlerimin olduğunu öğrendim. Ve bu yüzden, izin dönüşü yazdığım ilk yazının bu can dostlarıma ve kardeşlerime yönelik bir teşekkür yazısı mahiyetinde olmasını istedim. Evet, evinin üst katını birkaç günlüğüne bize tahsis eden 25 yıllık kadim dostum Dr. Yıldız Tanrısever’e; her izine geldiğimizde bize yedirdiği o güzel Antep yemeklerinden dolayı kardeşim Hatice Nohut’a ve İstanbul’daki diğer can kardeşlerime,

Yemyeşil ormanlarla kaplı olan Uludağ’da; içinden meşhur “Erikli Suyu” akan bahçesinde envâi çeşit meyve ağacı bulunan ve şırıl şırıl akan şelâlelere 2 dakika uzaklığındaki yazlığında bizleri ağırlayan ve böylece İşaratü’l İ’caz’da, “İnsanın ihtiyacat-ı zaruriyesi içinde en evvel lâzım olan, mekân ve meskendir. Mekânın en güzeli, nebatat ve eşcara müştemil olan yerlerdir; ve en lâtifi, nebatatları arasında suların mecrası olan bahçelerdir; ve en kâmil kısmı, ağaçlarının arasından akan nehirlerinin çoklukla bulunmasıdır. Kur’ân-ı Kerim bu kısma ‘Onlar için altından nehirler akan Cennetler vardır’ cümlesiyle işaret etmiştir” cümleriyle tasvir edilen Cennet evlerinin dünyadaki misâlini bize gösteren Yeni Asya yazarı Rıfat Okyay Bey ve muhterem eşine, ayrıca Bursa’da bizi evinde ağırlayan Yeni Asya yazarı hoş sohbet Osman Zengin Bey ve muhterem eşine teşekkür ediyorum.

Düzce’de ise Nur kardeşliğinin bize verdiği haz doruğa erişti. Düzce’de o kadar güzel bir duygu yaşadım ki, nimete şükür olur diye yaşadıklarımı size de aktarmayı istedim.

Dost Tv’de bir programa katılmak üzere Ankara’ya gitmemiz gerekiyordu. Eşimle beraber istişâre yaparak “İstanbul’dan Ankara’ya bineceğimize, yolu kısaltalım ve İzmit’te bulunan annemi ziyaret edelim; oradan da Ankara üzeri giden herhangi bir otobüse bineriz” dedik. Tabiî bu kararı aldığımızda, yaz mevsiminde olduğumuzu unutmuş ve dolayısıyla da bilet ayırtmayı düşünememiştik.

Planımızı uygulamaya koyarak annemi ziyaret ettikten sonra akşam üstü İzmit Otogara geldik.

Bir de ne görelim! Ankara otobüslerinin tamamı dolu olmasın mı...

“Ankara’ya ancak gece yarısından sonra boş yer bulabilirsiniz” diyen seyahat şirketlerine, “Yarın sabah 10.30 da mutlaka Ankara’da olmamız lâzım” dedikse de fayda vermedi. Bütün çabalara rağmen boş yer bulunamadı. Biz de “Belki Düzce’de bulabiliriz” dedik ve Düzce otobüsüne bindik. 8.30 civarında Düzce’ye vardık. Düzce’de de aynı şey olmaz mı! “Gece 02.30’a kadar otobüs seferi yok” dediklerinde ne yapacağımızı şaşırdık...

İçimden “Elbet bunda da bir hayır vardır” dedim. Eşim “Dur bakalım. Akşam namazını kılıp sonra da yemek yiyelim. Elbet bu hale bir çare bulunur” dedi. Namazdan sonra, Düzce’nin güzel yemeklerinden yerken, eşime “Gazetede okuduğum hizmet faaliyetlerinden Düzce cemaatinin oldukça faal olduğunu hissetmiştim. Şimdi burada cemaatten birini tanısaydık ne iyi olurdu. Onlarla tanışır sohbet ederdik. Kısa zamanı hayırlı bir şekilde değerlendirirdik. Yatsı namazını kılasıya saat 11.00 olacak. Otobüs saati için geriye bir kaç saat kalıyor. Otele gitsek bir mânâsı yok” dedim. Bu sözleri duyan eşimin aklına İstanbul Süleymaniye’deki “Yeni Asya Vakfı” geldi. Hemen onlara telefon açtı. Nur cemaatinin “Telefon Santralı” gibi çalışan Yeni Asya Vakfının değerli elemanları bir kaç dakika içinde Düzce’den Necdet Pehlivan’ın telefon numarasını verdiler. Verilen numaraya “Şu an Düzce’deyiz. Sizlerle tanışmak istiyoruz” diye mesaj çektik. Yarım saat geçmedi, Necdet Pehlivan, İsmail Özdemir ve Ömer Bey bulunduğumuz lokantaya geldiler. Kendi kendime “İşte hakikî kardeşlik budur!. Sağolasın Yeni Asya” dedim. Kısa bir tanışma faslından sonra, mimarisi çok güzel olan “Cedidiye Camii"nde yatsı namazını kıldık. Sonra da İsmail Bey’in evine misafir olduk.

O “Üff! Bilmediğimiz bir yerde, hem de gece vakti 5 saat boyunca ne yapacağız?” duygusu, yerini “Saatler uzasa da biraz daha sohbet edebilsek” duygusuna terk etmişti. Bu arada çok güzel bir tevâfuk olmuş, Mehmet Kutlular Ağabey’in NTV’de konuk olduğu “İç Tehdit Değişiyor mu?” programını da izleme fırsatını yakalamıştık.

Evet, kardeşleri uğruna uykusuz kalmaya razı olup, gece 02.30’da hareket eden Ankara otobüsüne bininceye kadar bizi yanlız bırakmayan Düzceli Cankardeşlere bu satırlar aracılığıyla şükranlarımı sunuyorum.

Son olarak Ankara’da da bizi en samimî duygularla ağırlayan bütün dost, kardeş ve arkadaşlara Durmaz ailesi olarak teşekkürlerimizi sunuyoruz.

29.07.2010

E-Posta: [email protected]@hotmail.com


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.05.2010) - İsrail’de Arap olmanın faturası çok ağır!

  (13.05.2010) - 15 milyon dolara evini satmayan Kudüslü mücâhide

  (05.05.2010) - Yemen’in çocuk gelinleri

  (20.04.2010) - TRT El-Türkiye için birkaç tavsiye

  (11.04.2010) - İstibdat (2)

  (04.04.2010) - İstibdat (1)

  (28.03.2010) - Kur’ân-ı Kerim vird-i zebânımızdır

  (21.03.2010) - Otuz sekiz bin yürek Allah! Allah! dedi

  (14.03.2010) - Elmas dünyasında beş gün

  (14.02.2010) - İsrail ve Nessos’un zehirli gömleği


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.