24 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Mü’min ölümü sever


A+ | A-

Mahzun rumuzlu okuyucumuz: “Mü’min ölüm karşısında dirayetli olmalı ve ağlamamalı diyorlar. Oysa bu kolay değil. Ölüm acı veriyor ve ağlatıyor. Nasıl dirayetli olup ağlamamalı?”

Ölüm evet, acı veriyor, incitiyor ve ağlatıyor. Çünkü insanın ruhu incedir, kalbi rikkat sahibidir, duyguları şefkat yüklüdür. En yakınındaki birisinin üzerine şefkatiyle toz konduramazken, birdenbire ölmesi karşısında dayanamayacak derecede incinebiliyor.

Ancak ölüm perdesi arkasındaki İlâhî şefkat ve büyük rahmet bilinirse, işte o zaman insan teselli bulabiliyor ve ölüme karşı dirayet kazanabiliyor. Ölüm hükmüne teslim olabiliyor.

Ölüm Allah’ın emridir. Ölümle mü’min Allah’ın rahmetine ve şefkatine teslim olur. Allah’a kavuşur. Bunu birçok âyet-i kerime ilân ediyor. Bunu bilen ve iman eden mü’min ölümü severek karşılıyor. Çünkü mü’min Allah’a kavuşmayı arzu eder. Allah da mü’mine kavuşmayı ister. Dolayısıyla mü’min Allah’tan korkar, fakat ölümden korkmaz. Nitekim Allah korkusu da mü’mine yüksek sevap ve derece kazandırmaktadır.

Resûlullah Efendimiz (asm) ölmek üzere olan bir genci ziyaret etmişti. Gence buyurdu ki:

“Kendini nasıl hissediyorsun?”

Genç:

“Vallahi yâ Resûlallah, Allah’ın rahmetini umuyorum. Fakat günahlarımdan korkuyorum” dedi.

Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (asm):

“İşte o ikisi (ümit ile korku) kulun kalbinde bir araya gelirse, Allah muhakkak ona umduğunu verir ve onu korktuğundan emin kılar” buyurdu.1

Peygamber Efendimiz (asm) bir diğer hadislerinde buyurdu ki:

“Her kim Allah’a kavuşmayı arzu ederse, Allah da ona kavuşmayı arzu eder. Ve her kim Allah’a kavuşmayı arzu etmezse, Allah da ona kavuşmayı istemez.”

Hazret-i Âişe (ra) dedi ki:

“Yâ Resûlallah! Hepimiz ölümü sevemeyiz!”

Peygamber Efendimiz (asm):

“O mânâda değil. Fakat mü’min, can verirken Allah’ın rahmeti, rızası ve Cenneti ile müjdelendiği zaman, Allah’a kavuşmayı arzu eder. Ve Allah da ona kavuşmayı arzu eder. Kâfir ise, Allah’ın azabı ve gazabı ile müjdelenir de, Allah’a kavuşmaktan ve Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz” buyurdu.2

İnsanın ölümle nereye gittiğini ve nereye sevk olunduğunu soran Bedîüzzaman Saîd Nursî Hazretleri, sorusuna kendisi cevap verir: İnsan öyle bir Cennet hayatına dâvet olunuyor ki, o Cennet hayatının bir saatlik lezzeti, bin senelik mesut, bahtiyar ve rahat dünya hayatı ile elde edilemiyor. Bundan da ötesi: İnsan öyle bir yüksek huzura dâvet olunuyor ki, o huzurda Allah’ın eşsiz cemalini ve sonsuz güzelliğini görmeye mazhar olmanın bir saati, mutluluk itibariyle bin senelik Cennet hayatında bulunmuyor. Ehl-i Cennete cenneti unutturan güzellikler bunlar.

Bedîüzzaman’a göre, insan hiç durmadan böyle bir yüksek huzura gidiyor, götürülüyor ve sevk olunuyor. Öyle ki, insanın, âşık, tutkun ve düşkün olduğu dünya sevgililerinde gördüğü bütün güzellikler, Allah’ın eşsiz güzelliğinin binler perdelerden geçmiş bir nev'î gölgesinden ibarettir. Bütün Cennet bütün güzellikleriyle Allah’ın rahmetinin bir tek cilvesinden ibarettir. Bütün sevgiler, muhabbetler, aşklar ve cazibeler, Allah’ın bir tek muhabbet pırıltısından ibarettir. İşte insan böyle bir Mâbud-ı Lemyezel’in ve bir Mahbub-u Lâyezâl’in huzuruna gidiyor ve ebedî ziyâfetgâhı olan Cennete çağrılıyor. Kur’ân’da birçok âyette beyan olunan, “O’na döndürülüyorsunuz” ifadesi bu yüksek dönüşü haber veriyor. Öyle ise insan kabir kapısına ağlayarak değil; gülerek gitmelidir.3 Sevdiklerini de ağlayarak değil; en azından Allah’a teslim etmiş olmanın verdiği iç huzuruyla ve güven duygusuyla yolcu etmeli, göndermelidir.

Dipnotlar:

1- Tirmizî, Cenâze, 10.

2- Tirmizî, Cenâze, 67; Müslim, Zikir, 15; Buhârî, Rikâk, 41; İbn-i Mâce, Zühd, 31; Nesâî, Cenâze, 10.

3- Mektûbât, s. 223.

24.10.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.10.2010) - İçimizdeki çetin mürşid: Vicdan!

  (21.10.2010) - Ebed dostlukları

  (20.10.2010) - Hayvanlar da cezalandırılır

  (19.10.2010) - Namaz mı, çalışmak mı?

  (18.10.2010) - Hayat ve takdir

  (17.10.2010) - Evlilikte ebeveynin tutumu

  (15.10.2010) - İzmir’den bir Nur geçti!

  (14.10.2010) - Günahlarda gizlilik tövbeye yaklaştırır

  (13.10.2010) - Kur’ân-ı Kerîm penceresinden kâinat

  (12.10.2010) - Mânevî ameliyatlar-2


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.