İnsan, inandığı değerler uğruna mücadele eden ve uğruna mücadele ettiği değerlerin bir karşılığının olacağına inanmadan hayatına yön veremez. İki dünya inancı olmayan insanlar, dünyaya sadece “yaşamak için” geldiklerini düşünürler ve sadece dünyaya bağlı kalarak hayatlarını sürdürürler. Bu tip insanlar, ne kendilerine ne de toplum adına herhangi bir fayda sağlayamazlar. Neoldu.com sitesinde yer alan habere göre, hayatı anlamlandırmada ahiret inancının önemi hakkında bilgi sahibi olanlar ve bu değere inananlar dünyayı güzelleştirmek, insana faydalı olmak ve topluma hizmetkâr olmak için çabalarlar.

Başka bir hayat var mı?

Hayatı anlamlandırmada ahiret inancının önemi son derece yüksektir. Hayata anlam yüklemek ve buna göre yaşamak isteyen insanlar kendilerine daima şu soruları sorarlar; “neden yaratıldım”, “bu hayattan sonra başka bir hayat var mı,” “başka bir hayat varsa, burada yaptıklarımın bedelini öder miyim?” Bir insanın kendine çeki düzen vermesine en çok yardımcı olacak soru da budur. Başka bir âlemin var olması, insan, davranışlarımızı düzene sokuyor. 

Hayatı dünyadan ibaret sananlar, kural tanımayarak kötülüğe meyledebiliyor. Oysa ahiret inancı, hayatı anlamlandırarak bir düzen veriyor. Dünyadan sonra bir hayatın var olduğuna inanan insanlar, yaşadıkları sürece yapacakları her şeyin bir hesabının olduğuna inanırlar ve Allah’ın (cc) emrettiklerini yerine getirirler yasakladıklarından ise sakınırlar. Böylelikle toplum adına önemli bir fert olma yolunda önemli adım atarlar.

“Neden Yaratıldım?”

Bu soru, insanın hayatına çeki düzen verebilmesi için önemli bir ipucudur. İnsan, âyet-i kerimenin tabiri ile “yalnızca Allah’a kulluk etmek için yaratılmıştır.” Yani insanın dünyadaki başka bir amacı yoktur. Kulluk bilincine sahip olan insanlar, yaşadıkları toplumu güzelleştirmek adına ellerinden geleni yaparlar. 

İş hayatlarında, sosyal hayatta, insanlara karşı bakış açılarında vs. sürekli bir dengede olmak zorunda hissederler kendilerini. 

Çünkü Allah’a kul olabilmek sadece ferdî ibadetleri yerine getirmekle sorumluluğu biten bir iş değildir. Aynı zamanda toplum adına faydalı olabilecek bütün konularda da hassas olmayı gerektirir. 

İnanç olmazsa, kötülükler artar

Hayatı anlamlandıran ahiret inancı, insanın kötülük yapmasını engelleyen, hayatın tamamen Allah’ın rızasını kazanmaya yönelik olduğunu düşünmeye sevk eder. 

Bu da doğru bir yaşama biçiminin olabilmesi için önemli bir kaynaktır. Eğer insanlar öldükten sonra hesap vereceklerine inanmazlarsa, dünyada yaptıklarının dünyada kalacağına kendilerini inandırırlarsa o zaman toplumlarda huzur kalmaz. Belki de günümüzde bunca sorunun yaşanmasının en büyük kaynağı da budur. Gerçekten bir ahiret inancının olmaması veya eksik olmasından dolayı yaşanan bunca sorunların tek çözümü de ahiret inancına sahip olmak ve buna göre hareket etmektir.