"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kubbedeki tabut

23 Ağustos 2025, Cumartesi 12:47
İstanbul Laleli’deki Kâtip Sinan Camii’nin kubbesinde 525 yıldır duran bir tabut görenleri hem şaşırtıyor, hem düşündürüyor. "Kubbede tabutun ne işi var?" diye merak uyandırıyor.

MEHTAP YILDIRIM YÜKSELTEN - İSTANBUL

Dünyada benzerine rastlanmayan Kâtip Sinan Cami, kubbesinde bulunan tabut ile görenlerin ilgisini çekiyor. İstanbul’un Fatih semtinde bulunan bu caminin kubbesindeki tabut onu diğer camilerden farklı kılıyor. Cami 1469 yılında Osmanlı sarayının mutfak katibi Sinan Efendi tarafından yaptırılmıştır. Gelelim, o tabutun oraya nasıl çıktığına.

Tabut, kubbeye nasıl geldi?

Sultan 2. Bayezid döneminde Osmanlı saray mutfağının katiplerinden hayırsever bir zat olan Katip Sinan Efendi, maaşından biriktirdiği paralarla 1496 yılında, İstanbul’un ilk camilerinden olan bu camiyi yaptırıyor. Ama bir vasiyeti vardır. Vefat ettiğinde "Beni yere, hazireye değil, kubbeye gömün." 1496 tarihinde bu camiyi yaptırdıktan birkaç ay sonra vefat eder ve vasiyeti dikkate alınmayarak her cenazede olduğu gibi yere, hazireye defnedilir. Fakat sabah olunca, cemaat sabah namazı için geldiğinde yerin kazılı ve boş olduğunu, tabutun kubbede olduğunu görürler. "Subhanallah" derler, alırlar bir daha gömerler. Bu tam 3 defa tekrarlanır. 3 defa insanlar onu yere gömer, 3 defa tabut yukarıya çıkar. Derler ki, "Artık bununla fazla uğraşmayalım. Bu demek ki böyle." 1496 yılında bu cami yapıldıktan birkaç ay sonra bu caminin Bânisi Katip Sinan'ın bedeninin içinde bulunduğu rivayet edilen tabutu kurşunla kaplatırlar. Böylece tabut kubbenin üzerinde kalır. Kubbedeki tabutun dilden dile anlatılan hikâyesi böyle.

Toprağa gömülmesi gerekmez mi?

İslâmî usullere göre defin, toprağa yapılır ve tabuttan çıkarılarak defnedilir. Bunları düşününce, eğer Kâtip Sinan Efendi'nin vasiyeti dahi olsa dinî usullerle çelişiyor. Arkeolog Murat Sav'ın kaynaklarına göre kubbedeki tabut Katip Sinan'a ait olmayabilir. Caminin 15. ve 16. yüzyıldan kalma hâliyle günümüze ulaşmadığını, 18. yüzyılda yeniden inşa edildiğine dikkat çeken Arkeolog Murat Sav, "Muhtemelen 1766 tarihinde gerçekleşen depremde cami tahrip oldu ve akabinde yeniden yapıldı." diyor.

Gerçek mezarı olmayabilir

Kubbede bulunan söz konusu mezarla ilgili halk hikâyesine değinen Sav, "Kâtip Sinan Efendi'ye ait olduğu söyleniyor ancak, Katip Sinan Efendi'ye ait ise Katip Sinan Efendi'nin öldüğü tarihi baz alırsak ve caminin yeniden yapıldığı düşünüldüğünde bu biraz ikilem oluşturuyor" ifadelerini kullanarak şöyle devam ediyor: "1700'lü yılların sonunda yazılmış Osmanlı'nın camilerini konu alan Hadîkatü'l-Cevâmi diye bi kitap vardır. Bu kitapta Katip Sinan Mescidi de anlatılır ve Katip Sinan'dan bahsederken 'Mezarı namâlumdur' der yani mezarının yerinin bilinmediğini belirtir. Fakat daha sonra günümüzde caminin güney tarafında mihrabının dış avlusunda Katip Sinan'a ait olduğu söylenen üzerinde de bir ibare bulunan bir mezar görülür. Ama bu mezar ne 15. ne de 16. yüzyıldandır çünkü sonradan mezar taşı yazılmış ve oraya konmuş gibi görülüyor. Hadîkatü'l-Cevâmî 18. yüzyılın sonunda orada Katip Sinan adına bir mezar olmadığını söylüyor. Dolayısıyla sonraki dönemlerde yeniden yapılan camilerde başka birine makam yapılabiliyor, isme atfen bir mezar taşı yazılıp konabiliyor. Buradaki gerçek mezarı olmayabilir."

Katip Sinan Efendi'nin gerçek mezarının nerede olduğu bilinmemekle birlikte kubbedeki tabut da hâlâ sırrını koruyor.

Okunma Sayısı: 221
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı