"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şeriat-ı Garra-yı Muhammediye

Ahmed Said Doğan
30 Temmuz 2022, Cumartesi
Kimi zaman gazete, kitap veya internetle meşgul olurken bazı insanların İslamiyet’i sadece savaş ve ceza hukukundan ibaret bir dinmiş gibi göstermeye çalıştıklarını görüyorum.

Şeriat sadece hırsızın elini kesen bir dinden ibaret değildir. Şeriat demek Kur’an’ın ayetlerine, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sözlerine ve yaptıklarına, bunlardan çıkarılmış yorumlara dayanan, insanın yaşamını, bir sistemin bütünü yani kısaca İslam hukuku.

Bediüzzaman Hazretleri şeriat kelimesini bazı makalelerinde “Garra” ibaresi ile nitelendiriyor. Garra kelimesi ise parlak, aydınlık demektir. Şeriat-ı garra terkibinden parlak, gösterişli, nur sahibi olan ilahi kurallar manasını çıkarmak mümkün.

Ancak ne yazık ki günümüz insanları küre-i arzın yaratıcısı olan Hz. Allah’ın (c.c) koymuş olduğu hükümleri ya görmezden gelerek ya da bu kuralları istek ve arzularına göre değiştirerek, kendi kafalarına göre yaşamayı, hareket etmeyi adet edinmişler. Halbuki bu dinin bütün esasları da bizzat Cenab-ı Hak tarafından vahiyle teşekkül ettirilmiş.

Cenab-ı Hakkın koymuş olduğu bu kaide ve kurallar hem dünya hem ahiret saadetini sağlayacak nitelikte. Bediüzzaman Hazretleri kainatı kuşatan iman ve İslam hakikatlerini en fırtınalı zamanlarda en müthiş tecavüzler ve hücumlar sırasında hatta en cazip teklifler karşısında dahi feda etmemiştir.

“Şeriatın bir hakikatine bin ruhum olsa feda etmeye hazırım” ifadeleri böyle tehlikeli bir atmosferde cesaretle söylenmiş ifadelerdir.

Bediüzzaman Hazretlerinin iman hakikatlerini muhafaza etmekteki bu gayretinin elbette önemli bir sebebi vardır. Zira Müslümanlar ancak bu hakikate sarıldıkları takdirde necat bulabilirler. İslam tarihine bakıldığında Müslümanların ancak bu hakikatlere sarıldıkları müddetçe yükseldiği görülüyor. Bizans’ı tarih sahnesinden silen Osmanlı Devleti’nin galibiyetinın altındaki sebepler araştırıldığında iman ve İslam hakikatlerine olan bağlılıkları gibi sebepler ortaya çıkmıyor mu?

Bediüzzaman Hazretlerinin birçok sarih ifadelerinin yanında, “İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet hakiki imanı elde eden adam kainata meydan okuyabilir” ifadeleri de aynı hakikate işaret etmiyor mu?

Dolayısıyla alem-i İslamın içinde bulunduğu bu karanlık halden ve bu zindan-ı ataletten bundan önce olduğu gibi şimdi de Peygamber Efendimiz’in yolu ve sünneti ile çıkabiliriz. Efendimiz’in gösterdiği istikametin bu zamanda keşfedilmesinde hiç şüphesiz en kuvvetli vasıta büyük İslam alemi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ve onun telif ettiği Risale-i Nur Külliyatıdır.

Alemlerin Rabbi olan Allah’a sonsuz şükürler olsun ki ahir zamanda bizleri alem-i İslamın imani, içtimai ve siyasi hayatının maruz kaldığı tehlike ve sıkıntılardan kurtaracak çözümleri ihtiva eden Risale-i Nur gibi bir eserle tanıştırdı.

Okunma Sayısı: 13338
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Salih

    16.10.2022 17:31:13

    Bilgilendirici guzel bir yazi olmus abilerle okuduk. Allah razi olsun

  • Hasan Hüseyin

    1.8.2022 16:37:11

    Tebrik ederim, yazıların devamını bekliyoruz

  • y. özer

    30.7.2022 12:25:23

    Kardeşim, tebrikler... Yazılarının devamını bekliyoruz.

  • Ömer Taha İlhan

    30.7.2022 10:43:23

    Tebrikler kardeşim Allah razı olsun..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı