Cengiz yaptığı yazılı açıklamada, Şeker-İş'in verilerine göre, Avrupa'da kişi başına 1 kilogram tatlandırıcı düşerken, Türkiye'de bu oranın 4 kilograma kadar çıktığına dikkati çekti.

Toplumda artan obezite ve kanserin yüzde 35-40 nedeninin, yanlış ve kötü beslenme olduğunu belirten Cengiz, bu noktadan yola çıkarak tüketicinin, "boş enerji kaynağı" olarak belirtilen ve "abur cubur" denilen gıdaların tüketim miktarını disipline etmesi gerektiğini kaydetti. 

Ayşe Cengiz, "Ambalajlı gıdaları alırken etiket okuma alışkanlığı kazanılması gerekiyor. Tüketiciler etiket bilgisinde mısır şurubu ibaresi yazıyorsa bu ürünü almamaları gerekir. Bu ürünlerin şişmanlık ve şişmanlığa bağlı bütün metabolik hastalıkları doğuruyor" bilgisini verdi.

Cengiz, Toplumun, nişasta bazlı şeker içerikli gıdaların tüketim miktarının artmasına bağlı olarak, kalitesiz bir yaşam ve artan şişmanlık sorunu ile beraber şeker, kalp- damar hastalığı, metabolik hastalıklar, hantal bedenler, üretemeyen beyinler ile her yönüyle sağlıksız bir yaşam enerjisi düşmüş insanlar topluluğuna dönüşeceğini savundu.

"En büyük risk grubu okul çağı çocukları"

Hazır gıdaları tüketme alışkanlığının ve eğiliminin arttığını kaydeden Cengiz, "Dışarıda beslenme alışkanlığımızda da artış var. En büyük risk grubu ne yazık ki okul çağı çocuklarımız olmaktadır. Bu kitle elini uzattığı (hazır gıda abur cubur rafları, okul kantinleri, semt büfeleri, evdeki abur cubur dolapları) her yerde bu tür gıdalara ne yazık ki çok kolay ulaşabilmektedir" ifadelerini kullandı.

Cengiz, beslenmedeki bu risklere karşı kadınların bilinçli gıda alışverişi, bilinçli beslenme konularında eğitilmeleri gerektiğini vurguladı.

AA