"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Virüsün içindeki mânâya bir bakış

Ali Akpınar
29 Nisan 2020, Çarşamba

“Bir kitabullah-ı âzamdır serâser kâinat,
Hangi harfi yoklasan mânâsı hep Allah çıkar’’

(Recaizade Mahmut Ekrem)

4 aydır Dünya’nın en önemli gündemi koronavirüs oldu.120 nanometre çapında olan yüzbin tanesi bir araya gelse yaklaşık 1cm büyüklüğe ulaşan bu çok küçük varlık; din, dil, ırk, renk ve hatta zengin, fakir ayırt etmeden bütün insanlığın korkulu rüyası oldu. Çıkış sebebi her ne kadar yarasa, yılan ve hatta Çinli bilim insanlarının son raporuna göre Pangolinler olduğu söylense de, şu değişmez bir hakikattır ki; musîbet ve belâların -ister deprem, ister sel, ister yangın ve isterse salgın hastalıklar olsun- ilâhî bir ikaz olarak değerlendirilmesi mü’mince bir bakış açısının gereğidir.

İnanmış bir insan bilir ki kâinatta cereyan eden hiçbir hadise başıboş ve tesadüfî değildir. Her hadise de inanan insanlar için ayrı ayrı pek çok mânâlar, mesajlar vardır. Her insan bu mânâ ve mesajları hemen kavrayamayabilir. Hadiselerin dış yüzüne bakarak sebeplere takılır, iç yüzüne ve perde arkasına bakmak çoğu zaman aklına bile gelmez. Az çok kavrayan insan da sadece kendi âcizliği nisbetinde, kendi bakış açısının sınırlılığı ölçüsünde idrak edebilir. Halbuki Allah’ın her bir hadisede nihaî bir gayesi ve pek çok maslahatları olduğu aşikârdır. Nasıl ki Kur’ân-ı Kerîm, Allah-u Teâlâ’nın Kelâm sıfatından gelen bir kitap olduğu gibi, Kâinat da Kudret ve İrade sıfatından gelen bir kitaptır. Baştan sona şu kâinat kelime kelime, cümle cümle, sayfa sayfa her parçasıyla okunmaya hazır beklemektedir. Kâinatın her sayfasına hikmet nazarıyla bakan, kâinatta ki eşya ve hadiselerin bir dili olduğunu kavrar, onlardan gerekli ders ve ikazları alır.

Üstad Hazretleri bu kâinat kitabını doğru okumanın; önce insanı doğru okumadan geçtiğini teyid sadedinde: “Kâinat büyük bir insan; insan da küçük bir kâinattır’’ der. Öyleyse insan mahiyeti itibariyle kâinatın küçük bir numunesi, fihristi hükmündedir denebilir. Bu itibarla nasıl, insan mekanizmasına dışarıdan insan fıtratına aykırı, onun tâbiatını bozacak, vücud dengesini alt üst edecek temiz olmayan, zararlı, sağlıksız olan birşey verilse, o insan bedenen ve ruhen sarsıntı geçirir, yatağa düşer belki de ölümüne sebep olur. Aynen öyle de büyük bir insan olan şu kâinat mekanizmasına Allah’ın koyduğu kanunlardan sapmalar yaşandığında, ‘sünnetullah’ denilen tekvini emirlere uyulmadığında, ahlâksızlık, hayasızlık, fuhşiyat ile fıtrat bozulunca, haksızlık, adaletsizlik, zulüm ile kâinatın mizan terazisi kırılınca bunun neticesinde de kâinat farklı farklı afet ve felâketler ile sarsıntı yaşar. Bu da, âyetin de işaretiyle: “Bir de öyle fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere dokunmakla kalmaz, hepinize şamil olur’’ 1 buyurulur. Demek ki bu hadise bize gösterdi ki başta insan kendine, sonra da hegemonyası altında bulunan insanlara zulmü, acımasızlığı, vahşiliği o denli artmış olmalı ki, dünya çapında herkes bu belâ ve musîbete dûçar kaldı.

Gözle görülemeyecek kadar küçük bir varlıkla koca koca ekonomiler sarsıldı, insanlar eve kapandı, ülkeler titredi, dize geldi. Üstad Hazretleri bu cismi küçük cürmü büyük varlıklara işareten şöyle der; “…bir karınca bir Firavunu, bir sinek bir Nemrud’u, bir mikrop bir cebbarı o intisap kuvvetiyle mağlûp edebildiği gibi, nohut tanesi küçüklüğünde bir çekirdek dahi, dağ gibi heybetli bir çam ağacını omuzunda taşıyabilir’’ 2 Bir yönü bu olmakla birlikte, bambaşka bir yönünün de; bir takım güzelliklerin, doğumların, değişimlerin olabileceğini de şu ifadelerle dile getirir Asrın Mütefekkiri: 

“Fırtına, zelzele, veba gibi hadiselerin perdeleri altında gizlenen pek çok mânevî çiçeklerin inkişâfı vardır. Tohumlar gibi neşv ü nemasız kalan birçok istidat çekirdekleri, zahirî çirkin görünen hadiseler yüzünden sümbüllenip güzelleşir. Güya umum inkılâplar ve küllî tahavvüller, birer manevî yağmurdur’’ 3 der.

Evet Nemrudları, Firavunları deviren küçük cisimler, âciz, cahil ve zalim insanlara der ki; haddini bil, ölüm var ahiret var, hesap var mizan var unutma…

Toprağın altında ki, dev ağaçları taşıyan çekirdekler der ki; benim gibi sende sebeplere riayet et, toprağa değ başını, Allah’a tevekkül et, teslim ol ve sabret…bak baharda nasıl sümbüllenip meyveler açacak gör…

Dipnotlar:

1) Enfâl Sûresi, 25. 2) 2. Şuâ, 2. Makam. 3) 18. Söz, 2. Nokta.

Okunma Sayısı: 2163
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı