“İktidar cephesi”nin topyekûn muhalefeti tasfiye amaçlı “19 Mart operasyonları”ndaki demokrasiyi, hukuku-adâleti, temel hak ve hürriyetleri berhava eden skandallar karartılıyor.
Yıllardır iktidar belediyelerinden milyarlık ihaleleri alan ihalecilerin yeni dönemde sırf ihalelerinin yenilenmemesi ve rantlarının kesilmesi üzerine yaptıkları jurnallerle -çağrıldığında ifade vermeye gidecek- muhalefete mensup belediye başkanlarının şafak vakti evlerine baskınlarla derdest edilmeleri çarpıklıkların başında geliyor.
Meselâ, yirmiden fazla kamu kurumundan ihale almış bir “müteahhit”in sadece muhalefet belediyelerinden aldığı bazı ihalelerde “24 bin liralık depremzedelere yemek veren lokantaya ödeme” benzeri “yolsuzluklar” bulunurken, AKP’li belediyelerden aldığı 300’den fazla onlarca milyarlık ihalelerde en ufak bir yolsuzluğun bulunmaması!
Meselâ, her biri yüz binlerce, milyonlarca oy almış muhalefete mensup belediye başkanları derdest edilip tutuklanırken, iktidar partili başkanların bir tekinin dahi gözaltına alınması bir yana bir tek soruşturmanın dahi açılmaması!
Meselâ, bir yandan iktidardakilerin âlây-ı vâlâ “süreç”i DEM’le yürütürken, diğer yandan sırf seçimlerde bu partiyle “kent uzlaşısı”yla seçim işbirliğinden dolayı “teröre destek”ten Türkiye’nin en büyük ilçesinin Belediye Başkanı’nın aylardır yıldırıp sindirme amacıyla hapiste bekletilip iddianâmesinin dahi hâlâ hazırlanmamış olması.
Meselâ, muhalefetten seçilen belediye başkanlarının âilelerinin mal varlığına el konulurken, yakınlarının evleri, bahçeleri dahi taranıp torunlarının kumbaralarındaki birkaç kuruş bir “suç âleti” gibi kayda geçirilirken, iktidar belediyeleriyle “yolsuzluk-rüşvet-rant ilişkisi”ndeki “yandaş çete müteahhitleri”nin bir kuruşuna el konulmaması.
Özetle, çelişkilerle, iktidardakilere ayrı, muhalefettekilere ayrı “çifte hukuk”la Türkiye tam bir hukuk garabeti, operasyonlara dair istifhamları daha da derinleştiriyor…
VAZİYET
“Baklava kutuları”ndan “ayakkabı kutuları”na…
Vaziyet şu ki bazı AKP’lilerin bir tek Ankara’da yapım maliyetine 801 milyon 288 bin dolar harcanan Dinozor Parkı’nın çürümeye terk edilmesiyle trilyonların çarçur edilmesine bakmadan Anadolu’daki bir ilçe belediyesindeki “baklava kutusu”na atıfta bulunması, 17-25 Aralık “ayakkabı kutuları”ndaki “rüşvet paraları”nı yeniden gündeme getirdi.
Hatırlanacağı üzere iktidardakilerin savcılarını değiştirerek baskılarla tersyüz ettiği -bir zamanlar Bahçeli’nin partideki makam odası duvarına asılı saati sabitlediği- “17-25 Aralık 2013 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu”nda bazı kamu kurum ve kuruluşları ile aralarında dört AKP’li bakanla çocuklarının isimlerinin karıştığı, paraların “sıfırlandığı” rüşvet operasyonunda ayakkabı kutularında, elbise kutularında onlarca milyon dolarlık-euro para sayma makineleriyle ele geçirilmişti. Ve siyasî baskılarla, soruşturmanın savcılarının değiştirilmesiyle sözkonusu “rüşvet paraları” soruşturulmadan faiziyle “sahipleri”ne iâde edilmişti.
Bundandır ki muhalefetten “baklava kutuları’ndaki paralar da, ‘ayakkabı kutularındaki, elbise kılıflarındaki rüşvet paraları’ da unutulmasın” çağrıları yapılıyor.