Bana bir yaşamak söyle;
Elleri cömert bir yaşamak...
Ne yana dönsem gördüğüm...
Bütün zamanları, mekânları aşk...
Susmuş; istemediğim bütün sesler.
Sinmiş boş hevesler, bitmiş düşman.
Kuş şenliği, yaz gölgesi, çılgın kokular...
Daha daha ne varsa baharlardan...
Bana bir yaşamak söyle.
Saadet toplayalım dallardan.
*
KELİME VE KURŞUN
Yaşamak nedir, bilmeyenler…
Ajandasına "savaş" yazar.
Yaşamak besteli bir şey...
Tel kopar, dil susar savaşırken.
Savaşmak ne diye; konuşmak varken!
Kurşunun bittiği yer var;
Kelimenin bittiği yer yok ki...
*
HÜSN-İ ÂN
Yaşamak bir sürü iş...
Arayış, buluş, kaybediş...
Kâh tırmanmak dağlara...
Kâh yokuşlardan iniş...
Yaşamak gökyüzünü öpmek...
Çiçeklere göz kırpmak...
Yaşamak bir yol gibi açılan...
Yaşamak bir ân...
*
YAŞAMAK GÜZELİ
Sadelik yaşatır;
Şatafat değil…
Bir lokma ekmek…
Bir yudum su…
Irmak kenarında çoban uykusu…
Kupkuru hamaset değil…
Seninki laf ebeliği, gevezelik…
Zerre kadar bir sohbet değil…
*
NEFES NEFESE
Bana mı öyle geliyor;
Tadı mı kaçtı hayatın?
Yani her şey çok tuhaf...
Herkes kaçıyor herkesten.
Şekerin, tuzun tadı yok.
Nefes nefese bir dünya...
Acaba kıyamet koptu mu!
Ben böyle hiç yaşamadım.
Yaşamak unutuldu mu yoksa?
Yaşamak öldü mü anne; bazı yerlerde?
Bu kadar tatlıyken her nefes…
Silahların insana uzak sesi…
Ve kan kokusu…
Dünya, işinde gücünde…
Ses seda yok kimselerde.
Ekmek yok, su yok, hava yok…
Bir avuç insana yaşamak yok.
Hayatta mısın dünya, nefes alıyor musun?
Yaşıyorum deme; ölüsün ölü!
*
YAŞAMAK NOTLARI
Geç, geç; onu da geç!
Geç, geç; oyalama beni!
O hesabı, bu sayfayı geç!
Yaşamak çok pahalı, kardeş!
Farkında değilsin galiba!
Gel; kasaba gidelim seninle!
Gel; bir çay içelim şurda!
Etten, simitten haberin var mı!
Sana bir kebap söylesem...
Üstüne tatlı, çay, kahve...
Rakamlar korkunç, kardeş...
O süslü laflar hikâye...
Konuşmaksa; konuşurum sana.
Saatlerce şiir de okurum.
Nutuk karın doyurmuyor ki...
İşin içindeyim yıllarca...
Vurgulu, kurgulu konuşayım.
Tonlaması, tiyatrosu dahil...
Bunlar benim işim de...
Vitrinler cüzdanıma göre değil.
Bilirim bunları; sokaktan geliyorum.
Hem okudum; hem para kazandım.
İyi kötü yüzüyordu gemi;
Ne oldu birden; gem’i azıya aldı!
*
HÜRRİYETE HASRET
Haberiniz var mı kuşlar?
Yaşamak yasaklanıyor yeryüzünde.
Oralarda vaziyet nasıl?
Gülmek ağlamak yasak.
Durmak, yürümek yasak.
Yasaklar hür sadece.
Siz kanat çırpın henüz;
Kanatlara kelepçe,
Ayaklarınıza pranga takılmadan.
Bulutlara söyleyin; kenara çekilsin.
Gökyüzüne hasret kaldık.
Adı sonsuzluk olan hürriyete.
*
SORMADAN YAŞAMAK
"Dem"siz gündemleri...
Abıhayat diye içiriyorlar:
Narkoz...
Uyuşturucu...
Ve saire...
Ünlemlerimiz...
Soru işaretlerimiz nerde?
*
YAŞAMAK VE ÖLÜM
Yaşamak zor, diyorsun;
Ölüm kolay mı?
Yaşamakla baş edilmez, diyorsun;
Ölümle edilir mi?
Hey anam babam hey!
Yaşamak ölüm içinde;
Ölüm yaşamak içinde…
Sorup duruyorsun bir de:
“Yaşamak nerde, ölüm nerde?”
İyi bak aynalara;
Gözlerinin içinde…
Ve serüveninde mevsimlerin…
Hayatı ve ölümü görmeden geçme.
*
DÜNYA FÂNÎSİ
Yani geçiyor yıllar.
Yani yaşlandık, be!
[Yani ölüme yürüyoruz.]
Oyalama beni!
Vakit yok; işim çok…
[Sen yoluna git!]
Bitmez sandık; ondan…
Fânîlerden bekledik; ondan…
[Unuttuk, unuttuk; yolcuyduk!]
Sonra sırtımızda yükler…
İki büklüm olduk.
[Halbuki güzeldi dünya.]
Bir yaprak gibi nârin…
Su gibi şeffaf, tüy gibi hafif…
[Bir yaşamak vardı aslında!]