Veya felsefeci, artist, film dizisi, futbolcular mı var? Yoksa “İman” mı? Zira, “İmân hem nurdur, hem kuvvettir.”1 Nur, ışık, marifet, bilgi, ilimdir; yolu aydınlatır. Kuvvet; enerji ve güç kaynağıdır. İmanı hayatın merkezine alırsak neler kazanacağız?
“Hakiki imânı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imânın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikàtından kurtulabilir.” “Asr-ı Saadet”i hayat modeli yaparsak gerçek huzur ve mutluluğa ulaşırız. Bu kuru bir dava, bu hayali/ütopik bir iddia değildir. 1500 seneden beri bizzat yaşana, gözlene geliyor! İşte doğru söyleyen tarihin şehadetiyle Cehalet devrinden Asr-ı Saadet… İşte İşte Endülüs Emevi… İşte Selçuklu… Osmanlı… İşte sair İslam toplumlarının Kur’an’ı, Sünnet-i Seniyye’yi, kısaca şeriatı yaşadığı yükselme dönemleri…
Kim doğru İslamiyete sarılmış ve doğru İslamiyeti yaşamışsa ilimde, eğitimde, hukukta, sanatta, mimaride, teknik-teknolojide, ailede vs., müreffeh medeniyetler ortaya koymuş. Zira, “Mürşid-i imânî, Resûl-i Ekrem (asm) bak, nasıl neşrettiği hakikatin nuruyla, hakkın ziyasıyla, nev-i beşerin gecesini gündüze, kışını bahara çevirerek, âlemde yaptığı inkılâp ile âlemin şeklini değiştirerek nuranî bir şekle sokmuştur. Evet, o zâtın nuranî güzelliğiyle kâinata bakılmazsa, kâinat bir mâtem-i umumî içinde görünecekti. Bütün mevcudat birbirine karşı ecnebî ve düşman durumunda bulunacaktı.”2
Cehalet bataklığında debelenen ve biribirinin gözünü oymaya çalışan Müslümanların da, doğumundan kabre kadar hayat safhalarının bütününü en güzel, en faydalı, en hikmetli kaideleri tanzim eden Sünnet-i Seniyye’dir. O zaman “Şâri-i Hakikî olan Cenâb-ı Hakka kalbi müteveccih olur. Bir nevi huzur ve ibadet kazanır.”3
“Eğer biz ahlak-ı İslamiyenin ve hakaik-ı îmaniyenin kemalatını ef’alimizle izhar etsek, sair dinlerin tabîleri elbette cemaatlerle İslamiyete girecekler; belki küré-i arzın bazı kıt’aları ve devletleri de İslamiyete dehalet edecekler.”4 Müslümanların dehşetli haline rağmen bunalan beşerin İslamiyete koşması bunu apaçık delili değil mi?
Dipnotlar:
1-Sözler, Enst./inter., s. 284.;
2-Mesnevî-i Nuriye, s. 23.;
3-Lem’alar, s. 55.;
4-Tarihçe-i Hayat, s. 80