"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İslâm imânı delil ve ispata dayanır

Ali FERŞADOĞLU
15 Mart 2023, Çarşamba
Bilim adamı Prof. Dr. Celal Şengör’ün dikkate alması gereken noktalardan birisi de İslam imanının “doğmatik”, mutaassıbane, yani körü körüne değil, delil ve ispata dayandığıdır!

Bilindiği gibi bilgi, ilim, obje ve düşünceler; duyular vasıtasıyla alınır, zihnin kazanlarında yoğrularak senteze tâbi tutularak şöyle oluşur: “Tahayyül” (hayal etme), “tasavvur” (düşünce), “taakkul” (akıl terazisine vurma), “tasdik” (doğrulama), “iz’ân” (derinlemesine anlama), “iltizam” (taraf olma) ve en son kademe “itikad” (imân, kesin kanaat” olur. (bknz., Sözler, s. 647.)

Müslüman olmanın birinci şartı, “akıl ve baliğ” olmak, aklın tercihiyle imâna girmektir. “Akılı olmayanın dini de yoktur” hükmü bunu ifâde eder. Mükellefiyet akıl ile başladığına göre; İslâmiyet körü körüne imân ve ibadet teklif etmez, istemez. Müslümanlar, bürhâna, delile tâbi olarak akıl, fikir ve kalble imân hakikatlerine girer. Başka dinlerin bâzı ferdleri gibi ruhbanları taklit için bürhanı bırakmıyor.1 İman, icmâlî ve taklidî bir tasdikten ibâet2 olmayıp; vicdânî ve aklîdir.3 İmânî hükümleri ispat ile kabul şarttır. Çünkü, “imânın var olup olmadığı sorgu ile anlaşılır.”4 Sorgulanan her şey bilimdir. Ayrıca kalbi, kâmil imân derecesine çıkaran; aklı ikna eden, şüpheyi susturan şey de bürhandır.5

Allah, Rablığını kabulde bile asla baskı yapmaz; aklı, vicdânı serbest bırakır: Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye… onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” Onlar da, “Evet şahit olduk”, dediler.6 Yani, “Ben sizin Rabbinizim” diye dayatılmayıp tercihe bırakılıyor. Öte yandan, pek çok âyette şâhâne inanç, düşünce, din, vicdan hürriyeti tanınıyor: “Dinde zorlama yoktur...”7 “Sizin dininiz size, benim dinim bana.”8 Sizi yaratan Odur. Böyle iken, kiminiz kafir olur, kiminiz mü’min.”9 “De ki, bu Kur’an, Rabbinden gelen bir haktır. Dileyen imân etsin, dileyen inkâr etsin.”10

Düşünce ve imânın hiçbir surette, hiçbir otorite tarafından sınırlandırılmasına müsaade edilmemiş; hattâ, peygamberlere bile zorlama imtiyazı, baskı yetkisi tanınmamış: Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette imân ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?11 Peygamberler, “Vazifemiz size gerçeği bildirmekten ibârettir.12 Peygamber bile kalben mutmain olmak istiyor. Mealen takip edelim:

“İbrahim Rabbine: ‘Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster’, demişti. Rabbi ona: ‘Yoksa inanmadın mı?’ dedi. İbrahim: ‘Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için’, dedi.”13 İşte bu ve benzeri âyetler “dogmatik” değil; aklı keskin, vicdanı hür bir Müslüman tipi istiyor!

Dipnotlar:

1-Tarihçe-i Hayat, s. 80; 2-Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 175; 3-İşârâatü’l-İ’câz, s. 140, 46.; 5-Sözler, s. 479; 6-A’raf, 172; 7-Bakara, 256; 8-Kafirûn, 6; 9-Tağabun, 2; 10-Kehf, 29; 11-Yûnus, 99; 12-Yâsin, 17; 13-Bakara (sureleri), 260.

Okunma Sayısı: 2348
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı