Vaktiyle cami önündeki sohbette Karadenizli bir ihtiyar dedi ki: “Radyo (mahallî şivesiyle Radıye) Kur’ân’da geçiyor!” Meğer “razı oldu” anlamına gelen “radiye” kelimesini kastediyormuş!
Şimdi de birileri “Korona, Kur’ân’da geçiyor” demeye başladı.
Meğer Peygamber Efendimizin (asm) hanımları olan annelerimize “evlerinde oturmalarını” emreden Ahzab Sûresi 33. âyetteki “Vekarne” Koronaya işaretmiş!? Dolayısıyla evden dışarı, sohbete bile gitmemek gerekmiş!? Fonotik benzerliği var olan her kelimeyi, ilmî ölçüleri bırakıp konjonktüre göre te’vile kalkarsak “Korona” ile “Kur’ân” arasındaki ses benzerliği daha fazla diye Kur’ân’ı Koronaya işaret saymamız lâzım gelmez mi?
Kur’ân’daki, bir defa “Karne” değil, “Vekarne” şeklindeki bu emrin “Korona” ile hiçbir ilgilisi yoktur. Corona İngilizce bir kelime olup 26 anlama gelir ve bunların hiçbiri “evde oturmak” manasını ifade edici değildir.
“Vekarne” emri ise Ezvâc-ı Tâhirât için indirilmiş özel bir âyettir. Beşerî münasebetlerinde en üst düzey takvâya riayet etmeleri istendiği için onlara, evlerinde oturmaları emredilmiştir. Onlar mü’minlerin hem anneleri, hem de muallimeleridir ki, bize birer numûne-i imtisaldir. Onların bu mertebedeki takvası, diğer mü’mine hanımlara örnek gösterilmiş ise de farz kılınmış değildir.
Müslüman kadın ve erkeklere sohbeti veya Cumayı yasaklamak için kullanılan böyle hurefe te’villere alkış tutmak cehalettir. Siyasî tarafgirliğin, fikri hezeyanlaştıran İspanyon hastalığı gibi nüksetmesidir.
Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap’ın yeni açıkladığı gibi, hastalık bulaşanların sayısının önümüzdeki iki ay içinde pik yapıp beş bine yükseleceği, sonra azalacağı beklenirken, yani bulaşma ihtimali kabaca 84 binde 5 ihtimalken, bulaştığı taktirde ölüme yol açma riski ise gençlerde yüzde birken, bu kadar bir ihtimal, farzları terk için yeterli bir gerekçe mi? Bu evham değil mi? Hem köyler şehirlere kıyas edilir mi? Haramı helâl kılan zarûretler, kendi miktarını aştırılabilir mi?
Belki “altmış yaşının üstündekiler camiye gelmesin, onlar için risk yükseliyor” denilebilirdi. Bu yaşın altındakiler için atlatılabilir olduğu bilinen bir hastalık yüzünden, risk var diye camileri kapatmak, Deccalizm ve Süfyanizmin Müslümanlara da bulaşmasına alet olmak değil mi?
Muhakkak maslahatlar ve farzlar, mevhum mazarrata yani evhama feda edilebilir mi? Farzlar ve şeair, bu kadar basit mi? Peygamber Efendimiz (asm), veba olan yere girmeyi ve oradan çıkmayı yasakladıysa bu, muhakkak veba olan yer içindir. Öyle bir yerde elbette “Def’i şer celb-i nef’a racihtir.”
Ne yazık ki, olan oldu. Üstad’ın dediği gibi “İnsanda en zaif damar, hastalık damarıdır. Hastalığa ehemmiyet verdikçe zarurettir, mecburiyet var der, ruh ve kalbi susturur.” (Emirdağ L. 1) Kalbini dinlemeyip evhama kapılan âlimler de, 360 bin ihtimalden bir ihtimal tehlike var diye kayığa binmezler. Aynı zihniyettekiler, risk bin kat arttığı halde sokağa çıkarken tedbir ve ihtiyatı düşünmez ama sıra camiye gelince girmezler.
Bunlar normal mi?