"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mekânı Cennet olsun

Ali SANDIKÇIOĞLU
05 Ekim 2016, Çarşamba
İlkokulu bitirdikten sonra köyümüzde (Rize ili, Kalkandere ilçesi, eski adı Silyan, şimdiki adı Çayırlı Köyü) açılan Kur’ân kursuna girerek okumaya başladım.

Süleyman Efendi’ye intisap ederek köyümüzdeki Kur’ân kursunda bazı Arapça dersleri tamamladıktan sonra tekâmül için 1959 yılında İstanbul Topçular Kur’ân Kursuna gitmek için hazırlık yapıp heyecanla bekliyordum… 

İlk talebelik yıllarımızda köyümüzdeki kursta, evlerden getirilen idare lambaları eşliğinde dersleri okurken yine günlük iaşemiz de evlerden gönderiliyordu. O yıllar dönem itibariyle Türkiye’nin köylerinde yokluk ve yoksulluğun olduğu, fakat aza kanaat ve Cenâb-ı Allah’a şükür etmeyle elde bulunana yetinme günleriydi. Süleyman Efendiye ilk intisap edenlerden Emîr Ahmet Okur (Allah rahmetiyle muamele etsin) Deniz Yolları’nda ikinci kaptan olarak çalışan Kaptan Amca’nın Rize’den İstanbul’a gidecek geminin Rize’ye gelmesini bekliyorduk. Ben ve talebe arkadaşlarımın bilâ bedel/ücretsiz gemi yolculuğuyla Topçular Kursuna götürme vazifesi merhum Kaptan Amca’nındı. Bizler Topçulara geldiğimizde Süleyman Efendi Hazretleri üç ay önce dar-ı bekaya irtihal etmişlerdi. Kader-i İlâhî eğer Kaptan Amca’nın sefer yaptığı gemiyi beklemeden Rize’den İstanbul Topçular Kursuna gidebilmiş olsaydık, Allahu Âlem Süleyman Efendi’yle müşerref olup ders alma ihtimalimiz olabilirdi. 

1960 ihtilâli ile derslere devam edemez olduk. Türkiye genelindeki kurslar gibi, okuduğumuz Topçular Kur’ân Kursu da kapatıldı. Tekrar Rize’ye döndük. 1962 yılında Türkiye genelinde kurslar yeniden açıldı. Daha önce de okuduğumuz derslerin üzerinden seri bir halde yeniden geçerek derslerimizi tamamladık. İlk önceleri Rize vilayetimizin çeşitli köy ve kasabalarında karınca kararınca Kur’ân ve dinî ilimler dersleri ile hizmet etmeye çalıştım. 1965 yılında ikinci defa İstanbul’a geldim. Kasımpaşa yurdunda görevli ders hocası iken imtihana girerek uzun yıllar İstinye Kur’ân Kursu resmî öğretmenliği görevini yürüttüm. 

Görevde bulunduğum ilk yıllar itibariyle cemaatimizin birçok ilklerini tanıma fırsatım oldu. Merhum Kemal Kaçar Bey, merhum Kâmil Denizolgun, merhum Çırpanlı Hoca, merhum Ahbab Hoca, merhum Mustafa Arıkan, Hasan Arıkan, Mehmet Arıkan ve daha birçoklarını tanıma fırsatım oldu. Türkiye ve Avrupa genelinde konferans toplantılarına giderken kimiyle yol arkadaşlığı, kimiyle hizmet içi mesai arkadaşlığı, kimiyle aile dostluğu olmuştu. Bu değerli insanlardan biri de Arif Ahmet Denizolgun Beyefendi idi.

Son devrin büyük din âlimlerinden, pederi tarafından Hz. Hüseyin (ra) Hazretlerine nispeti sayesinde ”Seyyid”, anneleri tarafından Hz. Hasan (ra) Hazretlerine intisabı sebebi ile “Şerif” olan, din ve Kur’ân-ı Kerîm’in bir afyon zehri gibi yasaklandığı dönemlerde Ümmeti Muhammed’in evlâdına meccanen Allah’ın (cc) kitabını okutan, Şeriat-ı Garra-yı Muhammedî’nin ve ehl-i sünnet vel cemaat inancının yayılması için bir ömrü feda eden, mahkemelerden mahkemelere koşan, zindanlara atılan, hapishanelerde tutulan dine hizmet etmenin bedelini ödeyenlerden Ebul Faruk Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri’nin torunu Arif Ahmet Denizolgun Beyefendi Cenâbı Hakk’ın “ırcı’i” emrine uyarak fena âleminden beka âlemine 61 yaşında göç eylemiştir. Vefat haberiyle irkilip, gönlümüz hüzünlü olsa da Cenâb-ı Hakk’ın emri karşısında biz fani kulların yapacağı bir şey yoktu.

Arif Ahmet Denizolgun Beyefendi: 1955 yılında İstanbul’da doğmuştur. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi bugünkü adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümü’nden mezun olup daha sonra; Columbia Üniversitesi Wagener College ekonomi iş idaresi bölümünden mezun olarak bir süre serbest mimarlık ve müteahhitlik yapan Denizolgun, TBMM’de 20. Dönem Antalya Milletvekili olarak görev almıştır. Birçok komisyon üyeliği yanında bir süre Ulaştırma Bakanı olarak görevde bulunmuştur. Bilindiği kadarı ile İkinci Abdülhamid Hazretleri döneminde projelendirilen, çizimleri yapılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan zamanında gerçekleştirilen “Marmaray” projesinin ilk imzaları bakanlığı döneminde atılmıştır. Aynı şekilde Antalya’ya kazandırılan Gazipaşa Havalimanı’nın temelini Denizolgun atmıştır. Denizolgun’un çok çalıştığı, yeniliklere açık olan yapıya sahip olduğu bilinmektedir. Pek de az rastlanan güzel haslet olarak bakanlığı döneminde makamında içilen bütün çay ve meşrûbatların parasını devlete yük olmamak için kendi cebinden ödemiştir. Misafirlerini de keza aynı şekilde şahsî bütçesinden ağırlayarak cömertlikten kaçınmamıştır.

Merhum Seyyid Hüseyin Kâmil Denizolgun Beyle olan dostluğumuz neticesinde hanelerine giren biri olarak oğlu Arif Ahmet Denizolgun Beyin insanî yönlerine şahit olma ve yakînen tanıma fırsatım oldu. 1979 yılında Almanya’da trafik kazası geçirdiğim haberini alan Kâmil Denizolgun uzakta olmalarına rağmen kendileri, eşleri Feriha Ferhan Hanım, çocukları Mehmet ve Arif Ahmet Beyler duâlarıyla yanımda olduklarının haberini komadan çıktıktan sonra iletmişlerdi.

Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri’nin vefatından sonra hizmetleri kırk sene kadar damadı merhum Kemal Kaçar Beyefendi idare etmiştir. Kemal Bey 17 Haziran 2000 tarihinde vefat edince Süleymanlılar Cemaatinin başına merhum Denizolgun gelmişti. 23 sene görevli bulunduğum Almanya’daki hizmetlerin 14 senesinde kendisiyle çalışma fırsatı buldum. Kendileriyle inşası biten bir camiyi gezip mihrabında akustiğini kontrol ettikten sonra ayrılmak üzere ayakkabılarını giyerken; “Dedem Süleyman Efendi’nin ‘Dâvâ muvaffak olsun da varsın bizim yerimiz caminin pabuçluğu olsun’ sözlerini unutmayalım” diyerek vedalaşmıştık.

Son zamanlarda siyaseten uzakta kalmayı tercih edip bütün gayret ve mesaisini talebe hizmetleri için harcamıştır. Kur’ân-ı Kerîm hizmetleri, ehl-i sünnet itikadını ihyası için çalışan, gayret gösteren, hizmet eden bir topluluğa “ağabeylik” vazifesi yapmıştır.

Ölüm geride üzüntü, keder, ıztırap, teessür bıraksa da kaçınılmazdır. Mevlâ’mızın fermanı. “Küllü nefsin zaıketülmevt“dır. Arif Ahmet Bey defnedildiği gün topluluğun ileri gelenleri bir araya gelerek yaptıkları istişare sonucunda aslen; Trabzon ilinin Of ilçesine bağlı eski adı ile “Samri” yeni adı ile “Ağaçseven” Köyü’nden Kurişler sülâlesine mensup Ahmet Beyin yeğeni Alihan Kuriş büyük bir olgunlukla topluluğun başına yeni idareci olarak getirilmiştir.

Biz merhum Arif Ahmet Beye Cenâb-ı Hak’tan vasi rahmetler dilerken, mekânının Cennet olmasını temenni ve niyaz ediyorum. Ayrıca bütün sevenlerine ve yakınlarına baş sağlığı diliyorum.

Bu güzide topluluğun başına Ahmet Beyin ardından gelen, Ahmet Bey’in yanında yetişen yeğeni Ali Han Kuriş Bey’e de yurt içinde ve dünyanın bir çok ülkesinde yürütülen hizmetlerde başarılar temenni ediyorum. Rabbim yardımcıları olsun. Cümleniz Mevlâ’ya emanet olunuz.

Okunma Sayısı: 23263
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hasan Bozkurt

    2.1.2019 16:08:51

    Rabbim Büyüğümüzün yar ve yardımcısı olsun. Bizleride Rabbim bu EHL-İ SÜNNET Yolundan , din-i celil-i islama hizmetten itaatten son nefeslerimiz dahil ayırmasın....amiin.

  • cemil

    22.5.2018 09:55:36

    Bu Güzide İnsana Bu güzide Yazıdan Dolayı Teşekkür Ediyoruz.Hz Allah Ehli Sünnet Ve Cemaatten Ayırmasın.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı