Hayayı, hoş olmayan şeylerden sıkılma veya ahlâka uymayan bir şeyin meydana gelmesinden dolayı kalbde meydana gelen rahatsızlık olarak tanımlayabiliriz.
İnsana ve özellikle de Müslümana hayalı olmak yakışır. Mensubu olduğumuz yüce dinimizin bizleri dâvet ettiği bir huy olan hayayı tahsil etmeyi çok gerekli görmeliyiz.
Evet, hayalı olmak Müslüman tavrıdır. Peygamberimiz (asm) bir hadis-i şeriflerinde, “Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır. İslâmın ahlâkı hayadır” 1 buyurmuştur.
Çirkin ve hoş davranışlardan sıkılan Peygamberimizde (asm), hayanın en mükemmel hâli görülmekteydi. Bakın bunu Ebû Saîdi’l-Hudrî (ra) şöyle anlatmaktadır: “Resûlullah (asm) çadırdaki bâkire kızdan daha çok hayâ sahibi idi. Hoşlanmadığı bir şey görmüşse, biz bunu yüzünden hemen anlardık.” 2
Keza hayasıyla Peygamberimiz’in (asm) takdirini kazanmış Hz. Osman (ra) da öyle haya sahibi idi ki, melekler bile kendisinden haya ederdi.
Haya öyle bir ahlâktır ki, bu huyu edinen yüksek derecelere nail olmaya namzettir. Haya duygusunu yitirmek de bütün hayırları yitirmek demektir. Yani bir kimsede haya duygusunun olup olmaması son derece ehemmiyet arz etmektedir.
Dikkat edin “İman, yetmiş küsur—bir rivayette de altmış küsur—şubedir. Haya imandan bir şubedir” 3 hadis-i şerifinde sadece hayadan bahsedilmesinin sebebi hayanın imanın diğer şubelerini yapmada bir etken olmasındandır. Çünkü haya duygusu gelişmiş bir kimse dünya ve ahirette rezil olmamak için dinin gereklerini yapar.
Bir hadis-i şerifte de şöyle buyrulmaktadır: ”İman ve haya birbirinden ayrılmayan iki dostturlar. Biri gidince diğeri de peşinden gider.” 4
Görüldüğü üzere haya ile iman beraberdir. Hayalı olmak kulun imanının kuvvetli olmasına, çok takvalı olmasına da alâmettir. İşte onun için inanan bir kimse haya duygusunu geliştirmede gevşeklik göstermemelidir.
Maalesef günümüzde bazı mihraklar sayesinde haya duygusunun toplumumuzda iyice azalmakta olduğu gözlenmektedir. İnsanlar adeta hayalı olmayı bir zaaf gibi addetmektedirler. Oysa haya sahibi olmak hayırlara nail olmanın “önşartı” gibidir.
Velhâsıl hayanın varlığı insanın dünya ve ahiret hayatına bakan yönüyle oldukça önem taşımaktadır. Onun için haya duygusunu kazanmanın ve geliştirmenin şuuruna ulaşmayı Allah (cc) cümlemize nasip etsin… Duâlarda buluşmak ümidiyle…
Dipnotlar:
1- Muvatta, Hüsnü’l-Hulk 9.
2- Buhârî, Edeb 77, Menâkıb 23.
3- Buhârî, İman 3.
4- Câmiü’s-Sağîr No: 3861.