"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ukrayna Savaşı ve NATO

Şükrü BULUT
27 Ağustos 2025, Çarşamba
Mevzuya girmeden önce, yorumcularımızın haklılıklarını teslim edelim. Konunun anlaşılmasını zorlaştıran hadiseler, isimler, felsefî hareketler, siyasî paradigmalar fazla olunca mevzu ihata edilemiyor.

Bundan otuz sene önce, kitaba dayalı bilgiye ulaşma kolaylığı veya yazarların geçmişteki makalelerini ihtiva eden kitapları, işi kolaylaştırıyordu. Digital medya, hava sayfalarına yazı ve bu mecradaki bilgi akışının aşırı sürati fikre büyük zarar verdi. Toplumun ekseriyeti magazin, yüzeysel, kalıplar halinde ve bazı sloganlarla yetiniyor. Yeni Asya, Müceddid’in gazetesi olduğundan, inşaallah insanlığın bu temel ihtiyacının usulünü de yine siz gidereceksiniz.

Ukrayna-Rusya Savaşının mahiyetini anlayabilmek için;

1917 Bolşevik ihtilâlindeki bu toprakları,

Rusya’nın Kiev merkezli geçmişini,

Sovyetlerin dağılışından sonraki müzakereleri ve MİNSK grubunu,

2004 anlaşmalarını,

Küreselcilerin Obama dönemindeki Maydan ihtilâlini,

Rusya’nın eski müttefiklerinin Küreselcilerce AB ve NATO’ya, ikili anlaşmalara zıt olarak alınmasını,

NATO’nun kuruluş gayesini ve Sovyetler’in dağılışından sonraki yeni misyonunu,

En önemlisi de Bediüzzaman’dan; savaşanların (global dinsizlik ve menfaat cereyanları) yeni mahiyetlerini,

Ve Davos’un AB idaresini işgal biçimini genişçe okumak gerekiyor.

Küresel Komünizm veya saldırgan istibdada karşı kurulmuş NATO’nun beynine İngiltere ve ABD’li Neoliberaller üzerinden giren küreselcilerce oyuncak haline gelmiş bir yapıya dönüşünce; birçok üyesi şikâyette bulunacaktı. (Macron, Orban, Trump ve diğerleri) 2001'de Yeni Dünya Düzencileri, cepheleşmede yeni bir teori açıklamışlardı… Huntington’un Doğu-Batı kültür savaşının sıcak çatışmaya dönüşmesi. Onbir Eylül ihtilâlinin yapılış sebebinin bu olduğunu Kissinger’ın Irak Ve Afganistan’ı işaretiyle anlaşılacaktı. Önceden hazırlanmış BOP, Körfez savaşları ve nihayet 11 Eylül… Sonrasını biliyorsunuz. Mısır, Libya, Irak ve Suriye’nin başına gelen felâketler (Arap Baharı)… Bu felâketlerin hemen hepsinde Pentagon ve İngiliz Ordusu vardı. Merkezüssü ise NATO idi… Böyle bir NATO’nun dost mu, düşman mı tartışmasında müşevveş olan demokratik ülkelere müsamahayla bakmak gerekir.

NATO’nun kuruluşundaki düşman konsepti, zahiren kaybolmuştu. Sovyetlerin, Kızıl Çin ve diğer sosyalist geçinen devletlerin temsilcileri  Neoconlar; Kissinger’le birlikte önce ABD ve İngiltere’ye, DAVOS üzerinden de AB’ye geçince; askerî paktın beyni karışmıştı. Önce Huntington/Kissinger ikilisini dinleyerek, konseptine Asya’yı (İslâmiyeti) koydu ve Kabul’e çıkarma yaptı. Sonra Arap Baharı için düğmeye basıldı. Lâkin AB ülkeleri yanaşmayınca masraflar ve cinayetler Pentagon ile Londra üzerinde kaldılar. Coronayı zor bekleyen Troçkistler, bu defa NATO'ya, Küresel Hegemonyacılara boyun eğmediklerinden Ukrayna üzerinden Rusya’yı hedef gösterdiler. İlginç olan yanı ise; savaş otuz-kırk yıllığına plânlandı.

Soros'un Oligarkları Yeltsin sonrasında Rusya’da kaybedince, daha önce AB ve NATO’ya girişi müzakere edilen Rusya, aniden düşman konumuna konuldu. Baltık ülkeleri, Doğu Avrupa ve Balkanlardaki devletler süratlice AB ve NATO’ya alındılar. Kuzey Atlantik ittifakının düşman konseptindeki İslâm Dünyasına Rusya da ilâve edilmiş oldu.

Yukardaki bilgilerin, Batılı araştırmacılar ve akademisyenlerce kısmen medyaya aktarıldığını arzedelim. Neoliberallerin demokrasi münafıklıkları, gizli düzen ve devlet düşmanlıkları, küreselece kapitali kontrollerine alma gayretleri ve de cehaletlerimiz; hem NATO’ nun son durumunu, hem AB’nin küreselcilere teslimiyetini, hem Rusya’nın mahiyetini ve hem de ABD’ deki siyasî kavgayı doğru anlamamızı maalesef engelledi. Savaşın devletler, kıtalar, dinler, ırklar ve milletler arası olmadığını anlayamadık. İhtilâlci Marksistlerle sosyal Marksistlerin savaş, kaos, fıtratı tahrip, insaniyeti bitirme, tarihî ve geleneği yoketme, sınıflar arasındaki çatışmayı şiddetlendirme, yeryüzünün gıda, su ve enerji kaynaklarını gaspetme projelerini anlayamadık. Dünün düşmanları bilinen ABD ile Rusya’nın çoğu meselelerdeki ittifaklarını göremedik…

Hadiselere bu pencerelerden baktığımızda, Trump’ın; "Ukrayna asla NATO üyesi olamayacaktır," beyanındaki manayı anlayabiliyoruz.

Okunma Sayısı: 1464
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin T

    27.8.2025 18:24:12

    [3] Sonuç olarak, Ukrayna’daki her bomba sadece Kiev veya Moskova’dan değil, aynı zamanda derinlerdeki bir fikri mücadelenin karargâhlarından ses veriyor. Trump’ın “Ukrayna asla NATO üyesi olamayacaktır” sözü, bu karmaşık oyunun kurallarını anlayan birinin, ittifakı genişleterek değil, denge kurarak sürdürmek isteyen realist bir yaklaşımının ifadesidir. Bu yazı, perdeyi aralayarak bize sahnenin arkasını göstermiş, meseleyi anlamak için daha çok okumamız, daha derin düşünmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlatmıştır. Kaleminize sağlık kıymetli hocam...

  • Hüseyin T

    27.8.2025 18:23:42

    [2] İttifak, Varşova Paktı’nın dağılmasıyla varoluş sebebini kaybetmiş, adeta yeni bir düşman arayışına girmiştir. Bu arayış, onu önce İslam coğrafyasına, ardından -Sorosçu oligarkların Rusya’daki nüfuzunu kaybetmesiyle- yeniden dirilen Rusya’ya yöneltmiştir. Baltıklar ve Doğu Avrupa’nın hızla ittifaka dahil edilmesi, bir güvenlikten ziyade, kasıtlı bir provoke ve kuşatma stratejisinin parçası olarak okunmalıdır. Macron’un, Trump’ın itirazlarını da bu bağlamda değerlendirmek gerekir. 11 Eylül, Arap Baharı gibi olayların arka planında yatan “yeni dünya düzeni” projesi, nihayetinde Avrupa’yı da kendi kontrolü altına alma çabasındadır. Davos’un AB idaresini işgal biçimi, bu projenin ekonomik ve bürokratik ayağını teşkil ediyor. Bu durumda, AB üyesi ülkelerin vatandaşları olarak asıl sorgulamamız gereken, kendi temsilcilerimizin bu küreselci ajandaya ne ölçüde direnebildiği veya ne ölçüde teslim olduğudur.

  • irfan göçmen

    27.8.2025 18:21:21

    Resmin tamamını görmemizi sağlayan ve Tramp ve Putin'in insanlık adına yapmaya çalıştıkları barışı getirme cabalarına bizlerin de dua ile katkıda bulunmamızı gerektiren güzel bir yazı olmuş.Kalemize sağlık.

  • Hüseyin T

    27.8.2025 18:20:39

    [1] Kıymetli yazarımızın bu derinlikli ve ufuk açıcı analizi için kendisine müteşekkirim. Hakikaten, günlük haber gürültüsünün ve yüzeysel yorumların ötesine geçip, meselenin tarihî, felsefî ve jeopolitik köklerine inmek zaruri hale geldi. Zira Ukrayna’da yaşanan, yalnızca iki ülke arasındaki bir toprak anlaşmazlığı değil, küresel ölçekte devam eden bir hegemonya mücadelesinin sıcak çatışma sahnesidir.Yazıda altı çizilen en mühim nokta, savaşın "devletler, milletler veya dinler" arasında değil, fikirler ve sistemler arasında olduğudur. Üstad Bediüzzaman’ın işaret ettiği gibi, “global dinsizlik ve menfaat cereyanları”nın yeni tezahürleri, tarafları şekillendiriyor. Soğuk Savaş’ın net cepheleşmesi yerini, aktörlerin birbirine girdiği, dünün düşmanlarının bugün müttefik, dünün müttefiklerinin ise bugün hedef haline geldiği müşevveş bir manzaraya bırakmış durumda.NATO’nun kuruluş amacından saparak küreselcilerin bir enstrümanına dönüşmesi meselesi de son derece isabetli bir tespit.

  • Davut

    27.8.2025 15:44:50

    beğenmediğiniz yorumları silmeyin

  • Mehmet

    27.8.2025 14:18:41

    Yahudilerin vatanları Kiev üzerinden işlerine gelmeyen Rusya’yı Pasifize etmeleri ve arkalarına sızdıkları AB’yi almaları ne kadar münafıkça işler.

  • Demokrat Avrupa

    27.8.2025 13:09:10

    NATO’nun aktüel konumunu ve görevini anlamayanlar, her türlü yaptığını kabullenmekle kalıyor. Yanlışlarını eleştiremediği gibi doğrularını da göremiyor maalesef. Risaleleri okuduğu halde bizim genel açımız NATO’ya taraftar olmaktır demekle yetiniyor…

  • Murat Uyar

    27.8.2025 13:02:28

    Ukrayna’nın NATO’ya alınması, sadece bir güvenlik meselesi değil; globalist güçlerin eline büyük bir koz verecek stratejik bir hamledir. Çünkü Ukrayna, tarih boyunca Doğu ile Batı arasında bir köprü olmuş, bu özelliğiyle jeopolitik açıdan eşsiz bir mevki kazanmıştır. Bugün Siyonist çevrelerin Ukrayna’yı adeta ‘kutsallaştırmaları’, bu bölgeyi küresel planlarının merkezine yerleştirmeleri tesadüf değildir. Rusya’nın Batı’ya yaklaşması ve İslam dünyasına açılması ihtimali, Batı’nın da hakiki Hristiyanlığa yönelmesi insanlık için barış ve adalet adına çok önemli bir fırsattır. Fakat globalist yapılar bu ihtimali tehlikeli gördükleri için Ukrayna’yı sürekli bir çatışma sahası haline getirmişlerdir. Batı’da bazı siyasetçilerin (Trump, Macron gibi) bu tehlikeyi sezerek globalizme karşı tavır alması ve Ukrayna’nın NATO üyeliğini engellemeye çalışması bu açıdan manidardır.

  • Davut

    27.8.2025 11:37:15

    sık sık böyle karma karışık yazılar yazmak yerine, bahsettiğiniz meseleleri tek tek ele alıp bağlantı kuran 4-5 yazı serisi yazmama sebebiniz nedir?

  • Mehmet

    27.8.2025 10:24:41

    Küreselci dinsizlerin (neo-liberallerin münafıkça demokrasiyi tahripleri artı neoconların ihtilallerle ülkeleri kaosa itmelerinin ittifakı) Ukrayna’yı ele geçirip Ukrayna üzerinden kendi fitnelerine engel gördükleri Rusya’ya musallat olmaları gibi, merkez üsleri İngiltere üzerinden ABD-AB-NATO’ya sızarak bu devletleri ve yapıları kendi çıkarları için kullandıklarını görmemiz ve okumamız gerekiyor.Üstadımızın dediği gibi devletler-milletler savaşı yerini sınıfların hakimiyeti için dünyayı ateşe attığı bir dönemi yaşıyoruz,bunların maskesini düşürecek tek şey millet ve devletlerin gerçek bir demokrasiye dönmesi ve bu minvalde demokrasi paktlarını kurmaktan (veya kurulanların asli misyonlarına geçmekten) geçiyor.

  • Hüseyin Yılmaz

    27.8.2025 08:13:43

    Güzel ele alınmış tebrikler, elbette daha detaylı olabilir. Ukrayna Rusya savaşının 30-40 yıllığına olduğu hangi kayıtlarda mevcut acaba...

  • yılmaz

    27.8.2025 07:29:29

    Ukrayna Savaşını bilinmeyeni bol çetrefilli bir denkleme benzetiyorum. Önbilgileri öğrenmeden doğru analiz yapmak mümkün değil. Yazarımız da yalnızca ipuçlarıyla yetiniyor. Yine de teşekkürler.

  • Abdülaziz

    27.8.2025 07:22:01

    Ukraynanın Natoya üye olmayacağına, yeltsin zamanında sözvermişti. Batı bu sözünde durmadı. Almanya temsilcisi angela merkel ise o anlaşmalara bile bile ihanet etti.

  • Orhan

    27.8.2025 07:18:06

    Zamanın aliminin gösterdiği temel prensipleri nazara elmayanlar, bu konuyu çok zor anlayabilirler.

  • Mustafa coban

    27.8.2025 07:17:02

    Dogu batı iliṣkilerini ele alirken trump faktörünü hariç tutmaliyiz.bu herif siyasetci deyil.bir tüccar.batinin imtihani.ukranya er veya gec natoya girecektir.rusya parcalanacaktir.abd böyle arzuluyor.

  • S.topuz

    27.8.2025 01:15:02

    "Hem meselâ: اَلنَّفَّاثَاتِ فِى الْعُقَدِ cümlesi -şeddeler sayılmaz- bin üçyüz yirmisekiz (1328-1912); eğer şeddedeki (lâm) sayılsa, bin üçyüz ellisekiz (1358-1942) adediyle bu umumî harbleri yapan ecnebi gaddarların, hırs ve hased ile bizdeki Hürriyet İnkılabı'nın Kur'an lehindeki neticelerini bozmak fikri ile tebeddül-ü saltanat(Saltanâtın kaldırılması) ve Balkan ve İtalyan Harbleri ve Birinci Harb-i Umumî'nin patlamasıy-la maddî ve manevî şerlerini, siyasî diplomatların radyo di-liyle herkesin kafalarına sihir-baz ve zehirli üflemeleriyle (Propagandalarıyla) ve mu-kadderat-ı beşerin düğme ve ukdelerine gizli plânlarını tel-kin etmeleriyle bin senelik me-deniyet terakkiyatını vahşiya-ne mahveden şerlerin vücuda gelmeye hazırlanmaları tarihi-ne tevafuk ederek, اَلنَّفَّاثَاتِ فِى الْعُقَدِ in tam manasına tetabuk eder." BediüzzamanSaidNursî, Risale-i Nur Külliyatı, Şualar - 267- 🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    27.8.2025 00:44:33

    ..."Ben dünyanın halini bilmiyorum, fakat Avrupa'da istilakârane hükmeden ve edyan-ı semaviyeye dayanmayan dehşetli cereyanın istilasına karşı Risale-i Nur hakikatları bir kal'a olduğu gibi, âlem-i İslâm'ın ve Asya Kıt'asının hal-i hazırdaki itiraz ve ittihamını izale ve eskideki muhabbet ve uhuvvetini iade etmeğe vesile olan bir mu'cize-i Kur'aniyedir. Bu memleketin vatanperver siyasîleri çabuk aklını başına alıp Risale-i Nur'u tab'ederek resmen neşretmeleri lâzımdır ki, bu iki belaya karşı siper olsun."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 482 - 😢🇹🇷😪🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    27.8.2025 00:41:58

    بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ " Risale-i Nur, bu mübarek vatanın manevî bir halaskârı olmak cihetiyle; şimdi iki dehşetli manevî belayı def'etmek için matbuat âlemi ile tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim. O dehşetli beladan birisi: Hristiyan Dinini mağlub eden ve anarşiliği yetiştiren, şimalde(Kuzeyde) çıkan dehşetli dinsizlik cereyanı (Rusyadaki 1917 Kominizm belâsı) bu vatanı manevî istilasına karşı Risale-i Nur bir sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur'anî vazifesini görebilir. İkincisi: Âlem-i İslâm'ın bu mübarek vatanın ahalisine karşı pek şiddetli itiraz ve ittihamlarını izale etmek için matbuat lisanıyla konuşmak lâzım gelmiş diye kalbime ihtar edildi."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat - 482

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı