Boy uzunluğu “uzunlamasına” bir ölçüdür.
Peki, “göreceli” bir kavram olabilir mi?
Olabilir. Nasıl? Yani “uzunluk” ölçüsü, bir şeyin tabanıyla en yüksek noktası arasındaki yükseklik olarak adlandırılır.
Peki, boy uzunluğu yoruma açık bir kavram olabilir mi?
Meselâ: 1,80 her zaman uzun sayılabilir… 1,55 de her zaman kısa değildir.
Hatırlarsınız; Dünya Basketbol Şampiyonası’nda 1,98’lik basketbol oyuncusu için kısa deniliyordu. Yani bu basketçi sıradan insana göre uzun. Peki, bizim boyumuzun, eşimize, dostumuza veya çevremize göre uzunluğu nedir?
Hani “Dağına göre kar yağar” misali.
Normal boy ölçüsü bizim ülkemizde belki, 1,60-1,70… Peki, 1,70-1,80 uzun… 1,50-1,60 ölçüsü “kısa” mı oluyor?
Galiba boy ölçüsü “göreceli kavram.”
Kimin nasıl baktığına bağlı.
***
Meselâ “Napolyon Bonaparte!”
Tarih kitapları Napolyon’un boyunun kısalığından dem vurur. Fransızlar bunu “sorun” yapmışlardır.
Ne yapıp etmiş, bu konuyu enine boyuna tartışıp, masaya yatırmışlar.
Böylelikle Napolyon’un boyunun kısa olmadığı ortaya çıkmış.!!!
Şaşırmayın; tıpkı bugünün tartışmaları gibi, boy meselesi Fransa’nın gündemine girmiş.
Napolyon’un doktoru Francesco Antommarchi’nin 1821’de yaptığı otopsi sonucunda, Napolyon’un boyunu 5/2 olarak hesaplamış. Yani, Fransız ölçüsünün temsil ettiği rakamlara göre, bu ölçü 5 ayak 2 parmak demek… Ki İngiliz ölçüsüne göre, bu 5 fit 6.5 inç oluyor. Yani 1.69…
***
Fransızlara göre; 1800-1820 yılları arasında bir Fransız erkeğinin ortalama boyu 5 fit 4,5 inç (yani 1.64) civarındaymış. Bu durumda Napolyon bir çok insandan, hatta o zamanlar ortalama boyu 5 fit 6 inç (yani 1.68) olan İngiliz vatandaşından bile daha uzun sayılabiliyor.
Napolyon, günün uzunlarından sayılan Wellington Dükü’nden sadece 2,5 inç kısa ve boyu 5 fit 4 inç (yani 1.62) olan diğer büyük rakibi Horatio Nelson’dan 2.5 inç uzunmuş!
***
Yine tarih kayıtlarına göre; Napolyon 1799’da iktidara geldikten hemen sonra, bütün Fransız birliklerine boy şartı uygulamaya başlamış. Seçkin İmparatorluk Muhafızları’na en az 5 fit 10 inç (yani 1.78) olması şartı getirmiş.
Özel muhafızlarından “seçkin atlı avcıları” da asgarî 5 fit 7 inç (yani 1.70)... Bu yüzden zamanın çoğunda etrafında olan askerler tarafından fark edilebilir şekilde uzun olduğu için Napolyon’un “kısa” olduğu izlenimi çıkmış.
Fransızlar “Napolyon”un boy meselesine böylelikle bir “açıklık” getirmiş oluyor.
***
Peki, psikolojide “Napolyon Kompleksi” ifadesi havada mı kalmış oluyor?
İsim babası Alfred Adler, Ruhbilimin önde gelen araştırmacılarından… “Aşağılık duygusu” konusunda önemli çalışmaları bugün bile hâlâ üniversitelerde ders olarak okutulmakta.
Böyle bir duyguya sahip olunmasının sebeplerini açıklarken Napolyon’u örnek göstermiş, onun imparator olmak istemesini, saldırganlığını, kısa boyluluğundan kaynaklanan eksiklik duygusunu dengelemek için girişilmiş eylemler olarak yorumluyor.
Adler’e göre insanlar, aşağılık duygularını yenebilmek için, önemsemelerini sağlayacak işlere yönelir… Bu yolda gösterilen çabalar bazen “olumlu” sonuçlar verebilir.
Misal: “kekeme” olan Demostenes, uzun süre ağzına çakıl taşları doldurarak deniz kenarında konuşma talimleri yapmış ve eksikliğini giderebilmiş… Adler’e göre, aşağılık duygusundan muzdarip biri, eksiğini dengelemekte başarısız olursa, “ceberrutlaşır” ve çevresini, kendisini önemsemeye, kendisini “yüce” hissetmesine yol açacak şakşakçılığa zorlar.
Eğer ki, bu insan politika sahnesinde yer alıyorsa, devletleri felâkete bile sürükleyebilir.
Adler’in insanlarda büyük çapta eksiklik duyguları varlığında ne yapabileceklerini açıklamak için seçtiği örnek, zamanla halk arasında “Napolyon Kompleksi” olarak anılmaya başlanmış.
***
Tarihte bütün diktatörler “kısa boylu”ydu demek hata olur. “Uzun boylu” diktatörlerden de dünya çok çekti. Napolyon’u olmayacak işlere kalkıştıran “eksiklik duygusu” boyunun kısalığından değil, başka alandaki komplekslerinden ileri gelmekte olduğunu araştırmacılar bize söylüyor: o devirden kalmış belgeleri inceleyen tarafsız tarihçilerin bir kısmı, Napolyon’un ana dilinin İtalyanca olduğunu ve Fransızcayı doğru dürüst bir şiveyle konuşamadığını, hatta imlâsını bile yanlış bildiğini işaret ederek bu eksikliğinin Napolyon’u böyle saldırgan olabileceğini düşünmüşler…
Yani “aşağılık duygusu”nun kaynağı ne olursa olsun, onun çeşitli alanlarda olmadık tahammülsüzlükler sergilemesine yol açtığı söylenebilir.
***
Dönemin bütün dikatörlerinin ortak özelliği; “narsizm” denen duygu yoksunluğundan kaynaklanan psikolojik rahatsızlıklardır. Boy kısalığı veya uzunluğu işin görünen kısmı…
Bu yüzden Genelkurmay Başkanlığı’nın M. Kemal’in boyunun kaç santimetre olduğu açıklamasını “abesle iştigal” olarak değerlendiriyorum.
Boyu 1.68 olsa ne olur, 1.74 olsa ne?
Ayakkabı numarası 42 olsa ne olur, olmasa ne?
Önemli olan bıraktığı “iz”dir.