Yine Kur’ân Ay’ı veda eyledi,
Bir bayramı daha sunarak ümit.
Dinleyene gül besteler söyledi,
Bir bayramı daha sunarak ümit.
İçen içti Nur deryası suyundan,
Huylar kattı isteyene huyundan
Has duâlar eyle kalbî kuyundan
Bir bayramı daha sunarak ümit.
Bir heyecan sardı kimi ruhları
Nur nâr olup yaktı kimi ruhları
İndi yeryüzüne Hakk’ın ruhları
Bir bayramı daha sunarak ümit.
Geçti Nur geceler selâm eyledi
Hafızlar canlara selâm eyledi
Hatipler Kur’ân’dan kelâm eyledi
Bir bayramı daha sunarak ümit.
İşte o da geçti ne de çok çabuk
Özü bırakarak kayboldu kabuk
Lezzetli salkımlar gösterdi çubuk
Bir bayramı daha sunarak ümit.
CEYHUNÎ Ramazan hoş gelip geçti
Aklını kullanan rahmeti içti
Rabbim isteyene hulleyi biçti
Bir bayramı daha sunarak ümit.
CEYHUNİ
***
Boyandım
Benden razı olmasını isterim de, Mevlâ’nın,
Bense, benden müştekiyim; mücrimiyim dünyanın.
Üst üstüne koyduğumda dağlar olur kusurum.
Hasen olan yanlarımsa; bir damlası deryanın.
Nûr-u Kur’ân imdadıma gelmeseydi sönerdim,
Ruha gılâf şu bedeni, dar yerlere gömerdim,
Olmasaydı iman, eğer, elden düşme mal gibi,
O günlerin fiyatıyla, haraç mezat giderdim.
Rahîm olan Yüce Rabbim, kalbime koydu iman,
Mücehhezse iman ile “sultan” sayılır insan,
Hakikati, Nur-u Kur’ân, demâdem ders vererek,
Benim gibi bir nâkısın, etti derdine derman.
Eğri gelen, ilelebet, eğri gider değil ya,
Dileyince, Yaradan’ım; mektep olur şu dünya,
Nebatata, odun iken, hayat veren Allah’ım,
Bu garîbi, yüzükoyun bırakacak değil ya.
İşte bir gün, bir sabahın namazıyla uyandım,
Nur-u Kur’ân sıbgasıyla alelekser boyandım,
Bakıp, fakat görmediğim güzelliği görerek,
Dâreyn olan, saâdetli, bir dâvâya dayandım.
O dâvâ ki, cihanşümûl; küfre karşı bir kale,
Sığınana tahassüngâh, zulümatt, meş’ale,
Tâ Ali’den işaret var; bugünlere o günden,
Peygamber’den icâzetli, beşâretli, Risale.
Risaleler, müştak ruha, bir yol bulup girerler,
Tanıyanlar, bu cevheri, başka nâsa dilerler,
Ben de bir gün, bir tâlibin, duâsında yer alıp,
Bağistâna döndü gönlüm; bâdehu açtı güller.
Ali Rıza Aydın
***
Bir anlık heves
Bahar ve yazı var mevsim-i cevher,
Çiçekler gül yüzlü kokular enfes,
Meyveler bin tatlı misilsiz bahar,
Göz ve gönüllere huzurlu nefes.
Ramazan’a vedâ Bayram’a selâm,
Barış ve hoşgörü ne güzel kelâm,
Dâvetler pek lâtif dostlara ikram,
Çınlıyor her yanda lâhuti bir ses.
Gelin be hey canlar birlik ne hoştur,
Düşmanlık son bulsun öfke pek boştur,
Sevgi ve saygıyla dirliğe koştur,
Hırsına gem vurmak nefsine kafes.
Kelebek ve kuşlar çırpıyor kanat,
Her biri harika muhteşem sanat,
Maşuku göz süzer aşıka inat,
Leyla naz eyliyor mecnun eder pes.
Bulutlar yaş döker yerler sevinir,
Sular taştan taşa sanki dövünür,
Sümbüller boy verir insan övünür,
Her fiil hikmetli kim demiş abes.
Dağları yem yeşil rengârenk cümbüş,
Renkler pek uyumlu rastlanmaz rüküş,
Toz pembe rüyâda gördüm dersin düş,
İnşallah Hak vere Cennet son adres.
Ne hanedan baki ne kalır saray,
Ecel hep hazırda gerilmiş bir yay,
Doğum ve ölümün en büyük olay,
Şu fani dünyada oynanır piyes.
Kâh pervaz eylersin sema dar gelir,
Talih pek yaverdir düşeş zar gelir,
Ticaret hep ziyan sanma kâr gelir,
Ten ruha mengene geçici kodes.
Uslu can canana eyleme sitem,
Her günün kederle olmasın matem,
Elâ göz sürmeli kaşları kalem,
Sanmayın bu sevda bir anlık heves.
Z. Güngör Uslu
***
Editör: Abdil Yıldırı[email protected] - [email protected]