"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

‘Bir’e kul olmak mı, binlere köle olmak mı?

Esra Nur ALBAYRAK
26 Şubat 2016, Cuma
Yeni hayatım ve yeni soyadım ile yazacağım ilk yazımı 4 ayını deviren evliliğim boyunca evlilik ve ev hanımlığına dair izlenimlerime ayırmak istedim.

Belki yazılması gereken milyonlarca mesele varken, toplumun düzeltilebilmesi için önce ailenin düzeltilmesinin, bunu da ancak ailenin yöneticisi konumundaki kadını düzeltmenin zarurî bir ihtiyaç haline geldiğine inandığımdan dolayı, yeni hayatımın başlangıcındaki bu ilk yazımı bu hususta yazmak istiyorum. 

Kendim de artık bir ev hanımı olduğum için midir nedir, bu konuda gelen her türlü uyarı, her türlü muhabbet ve tabiî ki olmazsa olmaz öğütler üzerine pek bir düşünür oldum. Kadın nedir, bu toplumda yeri nedir ki, diye de düşünmeden olmaz elbette. Öğrenciyken hissetmediğim, fakat şimdilerde kılcal damarlarıma kadar hissettiğim, fakat çok üzüldüğüm bir durum. Kadın bilhassa kadınlar tarafından tek ve yegâne amacı evini dillere destan şekilde temiz tutmak, multi lezzetli yemekler pişirmek ve bu hususta sürekli düşünmek, çocuklarına ve eşine ve hatta eşinin ailesine karşı gerekirse kendi hayat felsefesinden ve ideallerinden vazgeçmek zorunda bırakılan bir varlık. Ya da popüler kültürün öğütlediği gibi güzel, bakımlı, meslek sahibi ve çalışan, toplumda söz sahibi olan kadın. Çünkü böyle olmayanın konuşma hakkı yoktur. Bunu kendisi de kabul eden modern kadın! En uç noktasıyla anlattığım bu hislerim maalesef biz yeni evli hanımların beynine en çok da kadınlar tarafından kazınmaya çalışılıyor. Bir de “madem okudun kocana muhtaç olma” diyenler var. Aslında her söz ağızdan bir yaşanmışlığın mahsulü, bir canı yanmışlığın ürünü olarak çıkıyor biliyorum, fakat bu ayrı bir yazı konusu belki de. 

Şefkat kahramanı olan kadın zaten “Ya Kuddüs” diyerek evini severek temizler, beyine hizmet eder ve o masum çocuklara da harika bir şekilde ilk öğretmenlik vazifesini yerine getirebilir. Bir meslek sahibi ise, ev geçindirme zorunluluğu olmadığını, iktisat ve kanaatin tükenmez hazine olduğunu bilir, isterse çalışır. Kalıcı güzelliğin ruh güzelliği olduğunu, lâkin ona emanet olan bedene iyi bakmak gerektiğini düşünür, ona göre yaşar. Kalbine, ruhuna, bütün istidatlarına bu kabiliyetler yüklenmiştir, zaten İlâhî program tarafından. Bunları İslâmî bir terbiye ile yaptığında, yerinde ve olması gerektiği kadar ve kendinden taviz vermeden yaptığında, hakikî olarak kıymet kazanır kadın. Fakat kadın, etrafın ona verdiği telkinler ile diplomalı gelin ise diploması ile, değilse mutfakta ve temizlikteki üstün başarıları ile güzelliği baz alınıyorsa güzelliği ile kendisinin bu toplumda değerli bir varlık olduğunu kabul ettirmeye çalışır insanlara. Halbuki bilmez, o kıymetlidir zaten. Hakim-i Rahimin şuur sahibi olarak yarattığı insan türünün birbirini tamamlasınlar diye yarattığı diğer yarısıdır. Şuur sahibidir. Bu yüzden varlık âlemi içinde en kıymetlidir! Eşrefi mahlûkat olarak yaratılan insan denir, eşrefi mahlûkat olan yalnız erkektir denilmez. Yani demem o ki, kadının toplumda kendini değerli hissetmesini sağlayacak rollere ihtiyacı yoktur. O değerlidir zaten.  

Peki bilhassa, kadını toplumun her meslek dalına yapıştırmaya çalışan ehl-i dünyanın, “kadın işte bak bunu da yapabilir, şunu da yapabilir” diye bağırışları. Yahut kadını sürekli süsleme çabaları. Yahut kadını kendinden geçirip yalnızca başkaları için yaşamaya iten, kulluk vazifesini unutturacak derecede işleri omuzlarına yükleyen konu komşu eş dost akrabalarının bu gayreti neden? Affınıza sığınarak söylüyorum, kadınların kendini bilmemesinden!

Evet kadın, yalnızca kadın değil herkes isterse ve çalışırsa başarılı olabilir. Fakat kimse başarısını bir diğerine ispatlamak zorunda değildir. Ne etrafının, ne televizyon kültürü ile beynine aşılanmaya çalışılan popüler kültürün yapmasını istedikleri şeyleri yaparak değer kazanmaz kadın. Kadın, her şeyden ve herkesten bütün mevcudatın hizmetinden önce “KUL” dur. Ama Rabbine kuldur! Ne beden güzelliğinin, ne toplumda yer kapma savaşının, (ki zaten yeri var,) ne de başka bir şeyin kuludur. Yalnızca ve sadece Rabbine kuldur ve Rabbine kul olmanın ilmini modern ilimler ile mezcederek kültürlü, haddini bilen, neyi ne için yaptığının bilincinde olan kadın değerlidir. Bu değerini dünyevî hiçbir şeyde aramaz! Eğer arıyorsa, bir tek Rabbe kul olmaya bedel, dünya ve içindekiler kadar varlığa köle olur!

Okunma Sayısı: 2350
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı