Eski Bakan Ertuğrul Günay: Türkiye’nin, 1920’nin Misak-ı Millîsi, 1950’nin Hürriyet Misakı gibi bir mutabakata ihtiyacı var.
DEMOKRASİ GÜÇLERİ BİRLEŞMELİ
“Adaletin olmadığı yerde barış, huzur ve güven olmaz. Ülkenin birikmiş adaletsizlikten kaynaklanan sorunlarının çözümü ve yurttaşların mağduriyetlerinin giderilmesi âcil ve önceliklidir. Demokrasi Misakı, siyasî fark ve programlarını saklı tutarak bütün demokrasi güçlerinin bir arada ve bir bayrak altında toplanmasını sağlayabilir.”
OLİGARŞİYE KARŞI DEMOKRASİ
“Önümüzdeki seçimde iktidar, otoriterleşmeyi temsil ediyor. Haksız, ayrımcı, kayırmacı politikalarıyla oligarşik bir görüntü sergiliyor. Muhalefetten beklenen, geniş kitlelerin umut ve güvenle yer alacağı bir demokrasi birlikteliği kurabilmesi. Bu birlikteliğin ilke ve hedeflerinin anlaşılır ve güvenilir bir dille açıklanması hayatî önemde.”
***
Demokrasi Misakında birleşelim
Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “Çoğulcu, eşitlikçi, katılımcı bir ‘demokrasi misakı’nın çevresinde toplanarak cumhuriyeti demokratik, demokrasiyi gerçek ve halk için anlamlı kılmayı başarabiliriz” dedi.

Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “100. yıla hazırlanırken: Cumhuriyeti demokratlaştırmak” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Politikyol’da yayınlanan yazısında Günay, Türkiye’nin 1876 yılından bu yana ‘anayasal devlet’ olmaya çalıştığına dikkat çekerek, 2000’li yıllara gelene kadar bu sürecin askeri darbelerle ve darbe anayasalarıyla sekteye uğratıldığını söyledi. 2017 yılında ‘Türk Tipi Başkanlık Sistemi’ getirildiğini hatırlatan Günay, “16 Nisan 2017’den sonra Türkiye, ‘anayasal devlet’ olmaktan çıktı; sözde bir ‘anayasalı devlet’ haline geldi. Haziran 2018’den bu yana ülke, anayasa ve yasalarla değil, olağanüstü yetkilere sahip ve bütün kuvvetleri uhdesinde toplamış partici cumhurbaşkanının kararnameleriyle yönetilmeye çalışılıyor” diye yazdı.
İktidar oligarşik bir görüntü sergiliyor
Bir genel seçim beklentisinin olduğunu söyleyen Günay, “‘Haziran 2023’ söylemine karşın seçim, 2022’nin Haziran’ında bile olabilir. Bu seçim, partiler arasında iktidar yarışından ötede bir anlam ve önem taşıyor. Bu kez Türkiye, partilere oy verirken, aslında rejim açısından da çok önemli bir tercih yapmış olacak. Bu seçimde iktidar ve ortakları, otoriterleşmeyi, giderek otokrasiyi temsil ediyor. Uyguladığı haksız, ayrımcı, kayırmacı politikalarla da oligarşik bir görüntü sergiliyor. Buna karşılık muhalefetten beklenen, içinde geniş kitlelerin umut ve güvenle yer alacağı bir demokrasi birlikteliği kurabilmesi. Bu birlikteliğin ilke ve hedeflerinin anlaşılır ve güvenilir bir dille açıklanması yaşamsal önemde” dedi.
Cumhuriyet demokrasiyle donatılmalı
Yeni şeyler söylemenin önemine dikkat çeken Günay, “Cumhuriyeti demokrasiyle, demokrasiyi özgürlük, çoğulculuk, eşitlikçilik, katılımcılık ,çevrecilik ve saydamlıkla donatarak anlatmak gerekiyor: Önümüzdeki yeni dönemde, örneğin, -Kimse, hiçbir inanç ve köken ayrımcılığa maruz kalamaz; herkes kendini ifade etmekte özgür, bu anlamda siyaset ve devlet çoğulcu olmak zorundadır. -Herkes yasalar önünde eşittir; olanaklarda ve fırsatlarda eşitlik, temel yurttaşlık hakkıdır. Eşitliğin koşullarını sağlamak devletin görevidir. -Herkes, bulunduğu yer, yöre ve bölgede söz ve kararlara katılmak hakkına sahiptir; temsilcilerini doğrudan seçebilmelidir. Katılımcılık, bu çağda demokrasinin ‘olmazsa olmaz’ kuralıdır” ifadelerini kullandı.

Yeni bir mutabakat gerekiyor
Yeni dönemde olması gerekenleri sıralamaya devam eden Günay, “-Merkezi ve yerel bütün yönetim birimleri, kamu kaynaklarını neden ve nasıl kullandığını açıklar. Çünkü kullanılan kaynak halkındır. Saydamlık, yönetimde dürüstlüğün güvencesidir. -Tarihsel ve doğal çevrenin korunması yaşanabilir bir dünyanın öncelikli şartıdır. Bu anlamda çevrecilik yeni dönemin temel ilkelerindendir. -Adalet, devletin ve toplumun temelidir. Adaletin olmadığı yerde barış, huzur ve güven olmaz. Bu açıdan ülkenin birikmiş adaletsizlikten kaynaklanan sorunların çözümü ve yurttaşların mağduriyetlerinin giderilmesi acildir ve önceliklidir. Türkiye’ye bu kavramların temelinde yükselen yeni bir ‘misak’ (andlaşma, mutabakat) gerekiyor” şeklinde yazdı.
Birlik bu şekilde sağlanır
Türkiye’nin 1920’nin Misak-ı Millisi, 1950’nin Hürriyet Misakı gibi bir mutabakata ihtiyacı olduğunu söyleyen Günay, “Bağımsızlığımızı, birliğimizi, özgürlüğümüzü, ekmeğimizi ve hukukumuzu güvence altına almak için hep birlikte gerçekleştirmeye and içeceğimiz bir Demokrasi Misakı. Demokrasi Misakı, -siyasi fark ve programlarını saklı tutarak- bütün demokrasi güçlerinin bir arada ve bir bayrak altında toplanmasını sağlayabilir. (...) Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmış, demokrasimizi, adalet ve hakkaniyet temelinde yükselen çoğulculuk, katılımcılık, çevrecilik ve saydamlık ilkeleriyle anlamlandırmış olacaktır” dedi.
HABER: SEDAT SERDAR
[email protected]