YAŞANAN FELÂKETLER, TEDBİR VE DENETİMLERİN ÇOK YETERSİZ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR.
BÜYÜK FELÂKETLERE HAZIR DEĞİLİZ
Son yıllarda ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşanan büyük felâketler, bu tür olaylara karşı ne kadar hazırlıksız olduğumuzu bir kez daha gözler önüne serdi. Uzmanlar, yaşanan felâketlere karşı kalıcı çözümler üretilmez ve bu felâketlerden ders alınarak hareket edilmezse afetlerin artarak devam edeceğine dikkat çekiyor.

UZUN VADELİ ÇÖZÜM GEREKİYOR
Soma, Amasra, İliç maden faciaları, Kastamonu, Bartın ve Sinop’ta yaşanan sel baskınları, Kahramanmaraş merkezli yıkıcı deprem, ülkenin birçok yerini etkileyen orman yangınları, tren kazaları, çığ felâketleri, son olarak 78 kişinin can verdiği Bolu'da otel yangını ve Konya'da bir binanın çökmesi felâketlerden ders almadığımıza işaret ediyor.
***
DERS ALMIYORUZ
Ülkemizin dört bir yanında yaşanan ve tekrarlayan felâketler, bu tür olaylara karşı hazırlıksız olunduğunu ve tedbir alınmadığını ortaya koyuyor.

Son yıllarda ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşanan büyük felâketler, bu tür olaylara karşı ne kadar hazırlıksız olduğumuzu bir kez daha gözler önüne serdi.
Soma, Amasra, İliç maden faciaları, Kastamonu, Bartın ve Sinop’ta yaşanan sel baskınları, Kahramanmaraş merkezli yıkıcı deprem, ülkenin birçok yerini etkileyen orman yangınları, tren kazaları, çığ felâketleri, son olarak 78 kişinin can verdiği Bolu’da otel yangını ve Konya’da bir binanın çökmesi felâketlerden ders almadığımıza işaret ediyor.
Güvenlik tedbirleri yetersiz
Soma’da 2014’te yaşanan maden faciası, ülkemizin en büyük iş kazalarından biri olarak tarihe geçti. Bu iş kazasında 301 madenci can vermişti. O günden sonra, maden kazalarına karşı alınan güvenlik tedbirleri ve denetimler sürekli gündeme geldi ancak 14 Ekim 2022’de Bartın’ın Amasra ilçesinde yer alan bir maden ocağında 42 işçinin ölmesiyle sonuçlanan patlama yaşandı.

Ardından 13 Şubat 2024’te Erzincan’ın İliç ilçesinde altın madeninde siyanür liç işleminden sonra depolanan toprak yığınının heyelana dönüşmesi sonucu 9 işçi vefat etti. Türkiye’de 1941 yılından bu yana 3 binden fazla insan maden kazalarında öldü. Bu büyük kazalar işçi hakları ve güvenliği konusundaki büyük boşlukları gözler önüne serdi.
Altyapı güçlendirmesi şart
2021 yılının Ağustos ayında Kastamonu, Sinop ve Bartın’da sel felaketi yaşanmış, 97 kişi can vermişti. Birçok yerleşim yeri su altında kalmış, yüzlerce insan evini kaybetmişti. Bu sel baskınları Türkiye’deki altyapı yetersizliğini bir kez daha ortaya koyarken, yerel yönetimlerin altyapıyı güçlendirme ve afetlere hazırlık konusunda yeterli adımları atıp atmadığı sorgulanmıştı.

2023 yılının Mart ayında ise Türkiye’nin güneydoğusunda yaşanan sel felaketinde 21 kişi vefat etmiş, 3 bin 154 kişinin konut, iş yeri, araç ve muhtelif ev eşyasının zarar görmüştü.
Denetimsizlik başlıca sebep
8 Temmuz 2018’de Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde menfezin altındaki toprağın yağmur sebebiyle kayması sonucu tren raydan çıktı, 25 kişi vefat ederken, 340 kişi de yaralandı. Kazanın ardından yapılan soruşturmada, altyapı eksiklikleri, ihmal ve bakımsızlık gibi faktörler öne çıktı. 2018 yılında ise Ankara ile Konya arasında sefer yapan bir yüksek hızlı tren, 13 Aralık’ta sinyalizasyon sistemindeki bir hata nedeniyle başka bir trenle çarpıştı.

Bu kazada 9 kişi can verirken, 80’den fazla kişi yaralandı. Sinyalizasyon sisteminin hatalı olması ve denetim eksiklikleri, kazanın başlıca sebepleri olarak gösterildi.
Uzun vadeli çözüm gerekiyor
6 Şubat 2023 tarihinde ise Türkiye’yi derinden sarsan bir başka büyük felaket yaşandı. Kahramanmaraş merkezli büyük depremde 53 bin 537 can verdi, 107 bin 213 kişi yaralandı. 11 il, 124 ilçe, 6 bin 929 köy ve mahalle ağır yıkıma uğradı. Depremin hemen ardından, Türkiye’nin dört bir yanından yardım ekipleri bölgeye yönlendirildi, vatandaşlar seferber oldu ancak ilk müdahalelerdeki yavaşlık ve koordinasyon eksiklikleri, çok sayıda can kaybına sebebiyet verdi.

Deprem felaketi sonrası depreme dayanıklı yapıların inşa edilip edilmediği ve belediyelerin denetleme sorumluluklarını yerine getirip getirmediği tekrar tartışılmaya başlandı. Uzmanlar, depreme dayanıklı yapılar inşa etmek için daha sıkı denetimler, daha kaliteli inşaat malzemeleri ve mühendislik hizmetlerinin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Ancak henüz bu konuda uzun vadeli çözüm sunacak bir adım atılmadı.
Erken müdahale sistemi de yok
Van-Bahçesaray yolundaki Karabet Geçidi’ne yakın bölgeye 4 Şubat 2020’de çığ düştü. Yoldan geçen bir iş makinesi ile bir minibüs kar yığınları altında kaldı. Çığ altında kalan 2 kişiyi arama çalışmaları sırasında, ilkinden daha büyük bir felaket yaşandı. Aynı bölgede yine çığ meydana geldi ve bu kez tonlarca kar yığını arama kurtarma ekiplerinin üzerine düştü. Peş peşe yaşanan iki çığda 11 jandarma ve 9 güvenlik korucusu şehit oldu. Toplam 42 kişi kar altında can verdi, 84 kişi yaralandı.

2024 yılının Aralık ayında ise Erzurum Palandöken’de çığ düştü 1 kişi can verirken, 3 kişi kurtarıldı. Çığ düşen bölgelerde daha etkili ve erken müdahale sistemlerinin kurulamaması, bu tür felaketlerin büyümesine sebep olurken, devletin çığ afetine de hazırlıksız olduğu ortaya çıktı.
Son olmayacak
21 Ocak 2025 tarihinde ise Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki 238 kişinin konakladığı otelde çıkan yangında 78 kişi can verdi. Otelde yangın merdiveninin otelin içinde olması ve çıkan yangında yanması, bölgede itfaiye olmaması, yangın alarmının çalışmaması, otel odalarında yangın söndürme sisteminin eksikliği ve denetimsizlik gibi sebeplerin can kayıplarına yol açması tartışılırken, Bakanlığın sorumluluğuna dikkat çekiliyor. Öte yandan önceki akşam saat 20.00 sıralarında Konya’nın Selçuklu ilçesinde bulunan 4 katlı bir bina çöktü ve 5 kişi göçük altında kaldı. Ekipler 2 kişinin cansız bedenine ulaşırken, 3 kişi yaralı kurtarıldı.

Uzmanlar, yaşanan felaketlere karşı kalıcı çözümler üretilmez ve bu felaketlerden ders alınarak hareket edilmezse afetlerin artarak devam edeceğine dikkat çekiyor.
Nurseza PARLAKOĞLU - MUŞ