Gazetemiz yazarlarından Süleyman Kösmene, konuştuğu seminerde Bediüzzaman’ın ‘Kimin himmeti milleti ise o tek başına küçük bir millettir’ sözünü hatırlatarak, “Gayret, hamiyet ve himmetimizi iman hizmetine yoğunlaştırmak temel gayemizdir” dedi.
Düzce Yeni Asya Derneği’nde “Risale-i Nur’da Gayret ve Hamiyet” başlıklı bir seminer düzenlendi. Seminere konuşmacı olarak gazetemiz yazarlarından Süleyman Kösmene katıldı. Düzce ve çevre il ve ilçelerinden çok sayıda dinleyicinin katıldığı seminer ilgiyle izlendi.
Engeller şevkimizi kırmasın
Bediüzzaman Hazretleri’ne ait olan “Kimin himmeti milleti ise o tek başına küçük bir millettir” sözünü aktararak konuşmasına başlayan Kösmene, gayret, hamiyet ve himmetimizi iman hizmetine yoğunlaştırmak temel gayemizdir. Bu yolda şevkimizi kıran, bizi gayemizden alıkoyan engeller, manialar en başta nefsimiz olarak her zaman çıkacaktır. Bu, imtihanın gereğidir. Bu engeller bizi yıldırmamalı, şevkimizi kırmamalıdır” dedi. Zerrelerden devasa kürelere kadar kâinatta hiçbir şeyin yerinde durmadığını, her şeyin baş döndürücü bir faaliyetin içinde görevini eksiksiz yaptığını vurgulayan Kösmene, bizim insan olarak varlıklardan, canlı cansız kâinatın her bir zerresinden geri kalmamamız gerektiğini söyledi.
Kalbimizde ümit eksik olmasın
Kösmene şöyle devam etti: “Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur’da insanlığın temel çalışma ilkesini ele almış, canlı cansız varlıkları vazife başında göstermiştir. Bir su damlası bütün varlığıyla güneşe yöneldiğinde güneş ışığının yansımasıyla yüzünüze gülümsüyor. Güneşi safi kalbinde gösteriyor. Varlıkların her biri de Allah’ın muhtelif isimlerine mazhardırlar. Baş döndüren vazifelerini yaparlarken, Allah’ın isimleri namına hareket ederler. Vazife olarak kendilerine verilen fıtrî işleri eksiksiz bir iş gücüyle mükemmel olarak yaparlar. Bir Nur Talebesi de, istihdam edildiği vazifeleri yaparken en az bir su damlası kadar safi ve berrak kalbini sadece Allah’a açmalı, Allah’ın esmasına mazhar olduğunu bilmeli ve göstermeli, vazifesini sadece Allah rızası için yapmalı ve şahs-ı manevî ruhunu yakalamalı ve yaşamalıdır. Risale-i Nur’da yer alan ihlâs düsturları bizim en az bir su damlası kadar berrak kalmamızı sağlayan düsturlardır. Su damlası berraklığına ulaşmak ve bu berraklığı kaybetmemek için riya, gurur, meyluttefevvuk, tefviz, yeis, tenkit, faziletfuruşluk gibi amelimizi boşa çıkaran parazitleri ruhumuzdan, kalbimizden söküp atmalıyız. Ancak o zaman şevkimiz bineğimiz olur ve uhdemize verilen hizmetleri daha bir heyecanla, coşkunlukla ve kaliteyle yaparız. Saff-ı evvel ağabeyler bu yüksek ruhla hizmet etmişlerdir.” Seminer bir saati aşkın merakla dinlendi. Kösmene, seminer sonunda kitaplarını imzaladı.
Düzce - Yeni Asya