İZMİR'İN yeni yerleşim yerlerinden Egekent semtinde 2000 yılında hizmete açılan Egekent Merkez Camii, Taç Mahal’i andıran mimarî tarzıyla öne çıkıyor. Yaklaşık 5 dönümlük alanda kurulan, 650 metrekarelik kapalı alana sahip yapı, İzmir’in en büyük camilerinden biri. Camide aynı anda 2 bin kişi namaz kılabiliyor. İki büyük kubbesiyle ziyaretçilerini karşılayan Egekent Merkez Camii’nin inşaatı yaklaşık 10 yılda tamamlandı. Alt katında 4 dükkân, 1 lojman, 1 Kur’ân Kursu da bulunan caminin 16 metre çapındaki büyük kubbesi 1.5 ton bakırla kaplanmış. Egekent Merkez Camii İmamı Yakup Özdeş, Hindistan’daki Taç Mahal’i andıran caminin Osmanlı ve Selçuklu mimarisinden izler taşıdığını söyledi. Caminin yapımına 1993 yılında başlanıldığını anlatan Özdeş, vatandaşların görüşleri dikkate alınarak inşa edilen caminin, devlet-vatandaş işbirliği ile tamamlandığını ifade etti. İbadet saatleri dışında da çok sayıda kişinin camiyi gezdiğini ve kendisinden yapımıyla ilgili bilgi aldığını belirten Yakup Özdeş, ‘’Çok sayıda yerli ve yabancı turistin camimizi gezmesi bizi mutlu ediyor. Camimizin akustiği çok güzel. 16 metre çapındaki ana kubbe, sesimizi caminin bütün köşelerine güçlü bir şekilde ulaştırıyor. Vaaz verirken cemaatimiz çok etkileniyor. İzmir’de çok az camide olan bir akustiğe sahibiz. Ayrıca projeksiyon sistemi kurduk ve camimizde teknolojinin bütün imkânlarını kullanıyoruz. Dış bahçemizi de camimize yakışan bir şekilde düzenledik, camimiz bölge halkının buluşma noktası oldu’’ şeklinde konuştu. Özdeş, camide kız ve erkek çocuklarına yönelik ayrı ayrı Kur'ân kursları düzenlediklerini de belirtti. 

 

 

GÜMÜŞHANE'NİN Kürtün ilçesine bağlı Özkürtün beldesi Belediye Başkanı Yakup Turgut, Fatih Sultan Mehmed’in 1461 yılında Rumlarla savaşın ardından arkadaşı olan Kadir Ağa’yı sorduğunu belirterek, ‘’Padişah’a Kadir Ağa’nın Kadırkaya’da düşmanla savaşırken şehit olduğunu söylemişler. Fatih Sultan Mehmed, arkadaşının mezarını ziyaret için erkânı ve askerleri ile birlikte gece yola çıkmış ve sabahın erken saatlerinde Kadırkaya’daki arkadaşının mezarını ziyaret etmiş’’ dedi. Cuma günü olması dolayısıyla Fatih Sultan Mehmed’in erkânı ve askerleri ile birlikte Cuma namazı kılmak için yer belirlediğini anlatan Turgut, ‘’Belirlenen alan askerlerin topladığı taşlarla çevrilmiş ve açık cami haline getirilmiş. Padişah burada erkânı ve askerleriyle birlikte Cuma namazı kılmış. Temmuz ayının üçüncü Cuma günü olması dolayısıyla o yıldan bu yana binlerce insan burada hep birlikte Cuma namazı kılar. Yaylamızın adı olan ‘Kadırga’ da Kadir Ağa adından gelmektedir’’ diye konuştu. Vatandaşların talebi ve bağışlarıyla yaklaşık 10 yıl önce söz konusu alana 2 minare yaptıklarını ve alanın çevresine beton döktüklerini ifade eden Turgut, ‘’Camimizin içinde yaklaşık 5 bin, dışarısında da bir o kadar olmak üzere yaklaşık 10 bin kişi, Temmuz ayının üçüncü Cuma gününde hep birlikte Cuma namazı kılarlar’’ diye konuştu. 

 

TACEDDİN SULTAN CAMİİ
Hamamönü Sümer Mahallesi Taçlı Sokak’ta bulunan kesme taş duvarlı ve kiremit çatılı cami, Ankara’nın manevî merkezlerinden biri sayılıyor. Kuzeybatısında yükselen kare kaideli, silindirik gövdeli taş minaresi, yanı başındaki türbesi, dergâhı, çeşme ve hazireden oluşan küçük külliyesiyle ilgi çekiyor. Arka tarafında, küçük bir kabristan yer alan caminin, geniş avlusu bulunuyor. Caminin yanı başındaki, bir zamanlar dergâh olan, daha sonra İstiklâl Şairi Mehmet Âkif Ersoy’a tahsis edilen iki katlı ahşap ev, birkaç yıl önce Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen restorasyonunun ardından müze olarak ziyaretçilerini ağırlıyor.

 

KARACABEY CAMİİ
        
Hacettepe Hastanesi kampüsünde yer alan caminin, bin 444 yılında Osmanlı beylerinden Celaleddin Karacabey tarafından yaptırıldığı ifade ediliyor. Zaviyeli cami tipindeki tarihî yapının ortasında ibadet mekânı, kuzey tarafının iki yanına bitişik birer oda bulunuyor. İnşasında moloz taş, devşirme parçalar, tuğla ve az miktarda çini kullanılan camide, 2005 yılındaki restorasyonun ardından tekrar ibadet edilebiliyor.

 

 

 

 

ADANA'DA bulunan ve tarihî özelliği olmamasına rağmen Ortadoğu ve Balkanların en büyüğü olma özelliği taşıyan Sabancı Merkez Camii, Türk sanayiinin önde gelen ailelerinden Sabancıların şehre bıraktığı en büyük miras olarak ihtişamı ile göz kamaştırıyor. Temeli 1988 yılında atılmasına rağmen yapımı 1996’da ödenek sıkıntısı dolayısıyla bir süre bekleyen camiye, Sabancı Vakfı kanalıyla 1 milyon 140 bin lira bağışta bulunuldu. Bu sebeple başlangıçta adı Merkez Camii olarak düşünülen camiye ‘’Sabancı Merkez Camii’’ adı verilerek, 18 Aralık 1998 günü devlet töreni ile ibadete açıldı. Şehir merkezinde, Seyhan Nehri kıyısında yer alan cami, 32 metre çaplı ana kubbesi ile Türkiye’nin en büyük kubbeye sahip camisi olma özelliğini de taşıyor. 20 bin kişilik cami, son cemaat mahalliyle birlikte 6 bin 600 metrekarelik alanı kaplıyor. Klâsik Osmanlı mimarisi tarzında yapılan cami, genel görünüm olarak Sultanahmet Camii’ne, plan ve iç mekân olarak Selimiye Camii’ne benziyor. Bu sebeple Sabancı Merkez Camii için ‘’Selimiye’nin eşi, Sultanahmet’in kardeşi, Kocatepe’nin çağdaşı’’ deniyor. Caminin, 4 yarım kubbe, 5 kubbe, 6 minaresi bulunuyor. Bunlar 4 kitap, 4 halife ve 4 mezhebi, İslâm’ın 5 şartını, imanın 6 şartını sembolize ediyor. 32 metre çaplı ana kubbe 32 farza, avludaki 28 kubbe Kur'ân’da adı geçen 28 peygambere, ana kubbedeki 40 pencere Hz. Muhammed’in (asm) peygamber olduğu yaşa ve 40 rekât namaza, 99 metrelik 4 minare Allah’ın 99 güzel ismine karşılık geliyor. Ana kubbede 9 metre çapında Ayet-el Kürsü yer alıyor. Güney cephede bulunan 32 metre boyundaki kuşak yazısında ise Nur Sûresinin 35-36-37 ve 38. âyetleri bulunuyor.

 

 

Trabzon’un Bahçecik Mahallesi’nde 4.5 dönüm üzerinde 2 bin 600 metrekare alana kurulu Mehmet Âkif Ersoy Camii için hazırlıklar, 1979 yılında başladı. Hayırsever Hafız Mehmet Bayramoğlu’nun öncülüğünde ve başkanlığında cami yaptırma ve yaşatma derneği kuran mahalle sakinleri, öncelikle caminin kurulacağı ve Hazine’nin mülkiyetinde, Osmanlı’dan kalma mezarlığın yer aldığı alanın kullanım hakkının Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredilmesi için çaba harcadı. Yaklaşık 3 yıl süren bürokratik işlemlerden sonra caminin temeli 1984 yılında atıldı. Cami, hayırseverlerin maddî ve manevî desteğiyle 21 yılda tamamlanarak 30 Ekim 2005’te ibadete açıldı. Selçuklu, Osmanlı ve çağdaş Türk mimarisinin özelliklerinin harmanlanarak kullanıldığı camide, 100 tonu aşkın kurşunla kaplı toplam 52 kubbe bulunuyor. 5 kapıdan girilebilen caminin 4 ana kolonunun üzerindeki boşluklara, akustiği sağlamak üzere çömlekler konulduğu, bunun da Mimar Sinan’ın eserlerinden esinlenilerek gerçekleştirildiği belirtiliyor. Kapalı alanda aynı anda 7 bin kişinin ibadet yapabildiği cami, Türkiye’nin de en büyük camileri arasında yer alıyor. 

 

Önünde namazdan çıkan cemaatin sohbet edip, içeceğini yudumlayabileceği bahçesi bulunan camide, ağırlığı yaklaşık 2 tonu, çapı ise 27 metreyi bulan 183 lambalı avize yer alıyor. İstiklâl Marşı şairinin ismini taşıyan cami, kandil gecelerinde dış kısmına konulan halı ve seccadelerle yaklaşık 10 bin kişinin aynı anda ibadet etmesine imkân sağlıyor.