26 Nisan 2014, Cumartesi
Yaz en bereketli, hele ki üç ayların da bu mevsime denk gelmesiyle bu aralar en uhrevî mevsimdir diyebiliriz...
Ama bu mânâya gölge düşüren manzaralar da yok değil maalesef.
Bir süredir müstehcen reklâmlar için şikâyet kampanyaları yapılıyor. Açıkçası bu kampanyalar başlatılana kadar kendimizi yalnız hissediyorduk. Bir tek rahatsız olan biziz zannediyorduk. Ama halkın hatırı sayılır bir kısmı rahatsız... Hele ki metropol şehirde oturuyorsanız etrafınızdaki her şey reklâm panosu olarak kullanılıyor ve bu rahatsızlığınız doruk noktalara ulaşıyor.
Menfiyi nazara vermemek elzemdir. Burada, gördüğüm reklâm panolarındaki beni rahatsız eden manzaralardan bahsetmeyeceğim. Hepimiz maruz kalıyoruz zaten. Gözümüze sokuluyor her gün... Çocuğunu alıp gezmeye çıkan anne ya da baba otobüs durağında beklerken çocuğunu koruyamamaktan şikâyetçi, gençler istemedikleri halde gözlerine sokulmaktan... Yaşlı amcalarım teyzelerim de kızları/torunları yaşlarındaki kızlarını o şekilde görüyor olmaktan… O manzaranın sokaklarda büyüklü küçüklü teşhiri “Bu toplum bu manzarayı yolda sokakta sergilemeyi uygun görüyor” demek değil midir? Maalesef öyle...
Kaldı ki reklâmın amacı, “Benim ürettiğim mal daha iyi” mesajıyla üretilen malı teşhir etmek değil midir? O zaman buradan o reklâmları hazırlayanlara sesleniyorum. Sadece malınızı teşhir etmelisiniz belki de. Hemcinslerimi kendi ticaretinize âlet edemezsiniz. İlla ben âlet edeceğim derseniz ben de derim ki: Benim hemcinslerim öyle lâtif yaratılmış ki, sizin o kirli ticaretinize âlet olamayacak kadar temiz kalmalı. Onları yaratan o kadar değer vermiş ki onlara, siz onları öyle her istediğiniz yerde ulu orta teşhir edemezsiniz! Değerli olan her şey korunur, çünkü nazarlardan. Bütün kâinatta da bu böyledir. Hem zaten siz ne kadar tahrip etmeye çalışırsanız çalışın, karşınızda tahribe tamirle cevap veren elli milyon nefer hükmünde müdakkik bir nesil daima olacak. Onları yok edemeyeceksiniz, çünkü onlar yüzlerini dünyanın geçici lezzetlerine değil, baki âleme çevirmişler. Amacınız sadece maddi kazancınızı, piyasadaki değerinizi arttırmak değil demek ki. Bilerek ya da bilmeyerek ahlâkî seviyeyi düşürmek isteyenlere yardım ediyorsunuz. Ya da siz de onlardan birisiniz. Yapmayın bunu! Toplumu bozmak için ahlâkı bozmak yeter diyor ecnebiler, onlar bu hakikatin farkında. Siz de fark edin, ayılın!
Ben bu kasır fehmimle, üstelik sizinkinden çok daha az olan hayat tecrübemle bu tahribi fark edebiliyorsam, o reklâma izin veren yetkili büyüklerim (bu kadar tepkiye, şikâyete rağmen) nasıl izin veriyorlar bu ahlâkî çöküntü malzemelerine? Diğer ülkelerde reklâm panolarında çok daha katı uygulamalar gelmişken... Bakınız Amerika; 2003’ten bu yana bilboardlarda müstehcen görüntülü reklâmlara yasaklamalar getirdi. İngiltere de hakeza... Dünya bunun yanlış olduğunun bilincine varıyor. Lütfen biz de fark edelim artık. Yaz gelince korkmayalım artık karşımıza çıkacak olan manzaralardan. Zira devlet bize özgür ortamlar sunmak zorundadır. Ve o bilboardlarda ahlâksızlığa teşvik reklâmları özgürlük değil esarettir.
Dindar nesil bu uygulamalarla yetiştirilmez, bunun hepimiz farkındayız, eğer böyle bir niyetiniz varsa bu şikâyetleri göz ardı etmemekte fayda var.
Twitter’da başlattığı tag’la bu rahatsızlıkları gündeme taşıyan Senai Demirci ve birkaç gün yazılarında halktan gelen tepkilere yer veren Faruk Çakır’a teşekkürler...
Reklâm şikâyetleriniz için İstanbul için İBB Beyaz Masa’yı (153), diğer iller için belediyelerinizin çağrı merkezlerini arayabilirsiniz.
Yaz da diğer mevsimler kadar güzeldir! Hele ki üç ayların, hele ki Ramazan-ı Şerif’in bu mevsime denk gelmesiyle… Bu yazın güzelliğine lâyık olabilmek duâsıyla…
Okunma Sayısı: 1547
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.