"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Herkes kendine bi “selfie” çeksin lütfen

HANDENUR YAŞAR
31 Mart 2014, Pazartesi
Geçtiğimiz gün bir facebook paylaşımının altında kıymetli bir ablamın yazdığı yorum beni düşünmeye sevk etti. “Siyasetin sıcak tartışmalarında üşüyen uhuvvetimiz” diyordu. Evet kutuplaşanlar ve kutuplar arasındaki itme kuvvetini arttıranlar çoğaldıkça üşüyor uhuvvetimiz. Zira biz uhuvvetin ne kadar lâtif, nazlı ve bakıma muhtaç olduğunu gözardı etmeye devam ettikçe daha çok üşüyecek, herkes “herkes benim gibi düşünmek zorunda” dedikçe daha da çok üşüyecek, titreyecek hatta belki de ölecek.
Şimdi bir durup kendimizi düşünelim. Hangimizin kalbi kırılmadı bu tartışmalarda. Kimimiz kırgınlığımızı öfkeye, saldırganlığa dönüştürerek verdi tepkisini, kimi suskunluğa... Ama her vicdan sahibi rahatsızdı bu durumdan içten içe de olsa. Kimi direnmekte buldu çareyi, kimi karşı tarafı yererek tatmin etti kendini.
Evet! Bende direniyorum ve aslında bu da bir direniş yazısı... Ben de cüz’i menfaatlerini, bizim üşümekten titreyen lâtif, nazlı uhuvvetimize tercih edenlere direniyorum. Daha bir kaç ay önceye kadar biriz, dinin hizmetkârıyız diyenlerin şimdilerde İslâmiyetin güzelliklerini ayaklar altına alanlara direniyorum. Tarafgir zihinlerin her fırsatta karşıyı yıpratmaya yeltendiği bir ortamda, bütün tarafların doğrularını, yanlışlarını belirtip hakkı haykırmaya çalışmak çok zor biliyorum. Ama hayatımıza yön veren Risale-i Nur hakikatlere ve insaflı nazarlarınıza güvenerek diyorum ki;
Görüyoruz ki; (üzülerek söylüyorum) “Dine hizmet ediyoruz” diyen bazıları dine zarar verdi. Çünkü Yaratıcımız bize “İnananlar ancak kardeştir” diyor, Peygamberimiz (asm) “birbirinizi sevmedikçe hakikî iman etmiş olmazsınız” diyor ve üstad kabul ettiğimiz Bediüzzaman Hazretleri “Kardeşim, siz hizmeti düşünmeyin, Cenâb-ı Hak onu en muhalife dahi yaptırır. Sizin düşüneceğiniz muhabbet, uhuvvet, ittihat, tesanüttür” diyor.
Bizi bir yapan kardeşlik bağlarımıza bu denli tahşidat yapılmışken ve bizim en büyük gayemiz iman kurtarmak dâvâsı iken binlerce birlik bağımızı menfaatler uğruna koparanlar bu vebali nasıl ödeyecek diye geliyor insanın aklına. Ve öte yandan her fırsatta kardeşlik, birlik, beraberlik sözleri sarf edilirken uhuvveti tesis adına bir yanaşmaya gidilmiyor. Uhuvvet isteyen, itidalli davranmaya çalışanlara ise “korkak” damgası yapıştırılıyor. Durum böyle olunca kalpler huzurunu kaybediyor ve aslında bu ideoloji çarpışması her zihniyeti yaralıyor. Bunun çözümünü ararken ise karşımıza Kur’ân’dan aldığı nuruyla hayatımızı aydınlatan Risale-i Nur çıkıyor. “Tarafgir nazarı, taraf olduğu taraf cereyanının kusurunu görmez, zulme rıza gösterir, belki alkışlar. Halbuki; küfre rıza küfür olduğu gibi, zulme razı olmak dahi zulümdür.” (Kastamonu Lâhikası). Bir başka yerde “Taragirlik eğer hak namına olsa haklılara melce olabilir. Fakat şimdiki gibi garazkârane nefis hesabına olan tarafgirlik haksızlara melcedir ki; onlara nokta-i istinad teşkil eder. Çünkü garazkârane tarafgirlik eden adama şeytan gelse, onun fikrine yardım edip taraftarlık gösterse o adam o şeytana rahmet okuyacak. Eğer muhalif tarafa melek gibi bir adam gelse ona haşa lânet okuyacak derecede bir haksızlık gösterecek.” (Mektubat).
İşte tarafgir nazarın hayatımıza etkileri... İşte gündemi tahlil... O kadar meşgulüz ki karşıdakinin hatalarıyla... O kadar kaptırmışız ki kendimizi karşının hatalarını açığa çıkarmak zevkine... Kendimizi değerlendirmeye vaktimiz kalmıyor. Ki zaten gerek de hissetmiyoruz. Çünkü herşeyi doğru yaptığımıza o kadar eminiz ki... Ama şimdi gelin hep beraber olayları değerlendirdiğimiz tarafgir gözlüklerimizi çıkarıp manzaraya dışardan bakalım. Ne korkunç tablo... Birbirimizi yemekten yorgun düşmüşüz ve kazanan taraf yok, kaybeden taraf hepimiz... Biz bunu zaten görüyorduk değil mi?
Fotoğrafını çekip seyrediyorduk, yorumluyorduk hergün. Fotoğraftaki kusurları bulup, öfkemiz hergün biraz daha artıyordu. Artık bugünden tezi yok; bir değişiklik yapıp son günlerin modası olan “selfie” çekmeyi denesek? Evet, lütfen herkes şimdi de bir selfie fotoğraf çeksin. Çeksin ki bakalım, görelim arkamıza neyi ve kimleri alıp girmişiz bu harp meydanlarına... Çoğumuzun arkasında kinin, öfkenin gücü, nefsin ve şeytanın emirleri çıkacak belki. “Haydi bakalım” diyeceğiz o zaman. Herkes kendi arkasındaki menhus, mülevves olan herşeyi temizlesin, gücü yetmeyen kardeşinden yardım istesin. Yok edelim Cenâb-ı Hakk’ın izniyle dayandığımız bütün menfiyatı... Ve biliyoruz ki, arkamıza almaya, sırtımızı dayamaya en çok Kur’ânî hükümler yakışır:
“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sana candan bir dost oluverir” âyetini üzerimizde tecelli ettiririz belki. Ya da “Mü’minler birbirini sevmekte birbirine acımakta ve birbirini korumakta bir vücuda benzer. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman diğerleri de bu sebeple uykusuzluğa, ateşli hastalığa tutulurlar” diyen Peygamberimiz (asm) bizi daha çok sever bu sayede belki.
Ve belki de; “Elimizde Nur var, topuz yok. Nur incitmez, ışığıyla okşar” diyen Üstadımız bizden razı olur. Nur diyor Bediüzzaman... “Yüz elimiz de olsa Nura ancak kâfi gelir” diyor... “Nur” hem Cenâb-ı Hakk’ın bir İsm-i Azamı, hem Peygamberimize (asm) en çok yakışan sıfatı, hem de bu zamanda manevî yaralarımıza deva olan kırmızı kitapların adıdır.
Öyleyse durum şu ki; ben, hatta biz, hatta bütün dünya bu üç dayanak noktasını arkamıza almaya, ona dayanmaya mecburuz, muhtacız. Allah’ım, ruhumuza, kalbimize, nefsimize ve fikrimize bu muhtaçlığı daima hissettir. Amin.
Okunma Sayısı: 4387
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • şulenur yıldırım

    31.3.2014 12:36:00

    Tebrik ederim Kardeşim... Mihenklerimiz olan Kur’an, hadis ve Risale-i Nur hakikatlerini tüm samimiyetinle harmanlayıp gönül ve vicdan terazinden ne de güzel geçirmişsin... Utanarak, içim sızlayarak okudum bu satırları. inşaAllah aklımız başımıza gelir de bu gafletten uyanıp ’uhuvvet ve ihlas’a sımsıkı sarılabiliriz. Allah razı olsun...

  • islam

    31.3.2014 01:09:00

    Tebrik ederim. Yorumların ve yazılarının ince dokunduruşları ve nazenin hissiyatları inşallah uhuvvet anlayışımızı toparlamaya vesile olacaktır. Selam ve dua ile...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı