"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir insan neden “tebessüm” eder?

HANDENUR YAŞAR
07 Temmuz 2014, Pazartesi
Yazıya ara vermek istediğim zamanlar oldu. Lâkin okumak vazgeçilmezim. Allah’ı tanımak için tuttuğum bir yol var.
 Ve bu yolun en birinci silâhı okumak... Okurken yorumlamak ve düşünmek... İşte ben de geçtiğimiz günlerde Sanem Altan Hanımefendinin yazısına rastladım okuma saatimde. Bir şeyler yazmak istedim. Çünkü söylemek istediklerim vardı benim de. İnşallah bir gün karşılıklı oturup çay eşliğinde sohbet etme fırsatımız olur, fakat söylemek istediklerimi yazıyla da ifade etmek istedim.
Evet Sanem Hanım, sevgi, güler yüz İslâmiyet’ten ayrı bir yerde düşünülemez... Çünkü dinimizi tebessüme bile sadaka diyen bir peygamberden öğrendik. Sadaka bir ibadettir ve tebessüm etmeyi ibadet sıfatına sokmuş bir peygamberden bahsediyorum size...
Sonra bu asırda o peygamberin hayat tarzını en sağlam bir kale olarak tanımlayıp her soruna bu bağlamda çözümler bulan bir âlim, bir üstat tanıdım çocukluğumda. Bediüzzaman Said Nursî adı...
En çok bakışlarındaki vakar etkiledi beni, dakikalarca seyrettiğim oldu, ama gülmüyordu. Bana gülümsesin istiyordum. Ama o heybetli bakışlarıyla bir şeyler anlatıyordu bana. Hayatını, dâvâsını daha çok merak ettim, kitaplarını daha dikkatli okudum. “Muhabbet, uhuvvet, sevmek, İslâmiyet’in mizacıdır, rabıtasıdır” diyordu. (Hutbe-i Şamiye 4. kelime’de) Muhabbetin en lâyık olduğu şeyin yine muhabbet olduğunu bütün hayatındaki tahkiklerinden çıkardığı kati netice olarak söylüyordu.
Sonra yine Allah’ı, Peygamberi  (asm) bilmek için uğraşan, onun kitaplarını okuyan arkadaşlarım oldu. Ve beraberinde onun tavsiyesi üzerine edilen tebessümlerim... Fotoğrafında o kadar heybetli duran bir dâvâ adamının izinden gidenler çok gariptir ki tebessüm doluydular. En büyüğünden en küçüğüne kadar hepsinin bakışları güven veriyordu... Demek ki asıl tebessüm, asıl sevmek yalnız Allah’ın rızası için olandı dedim. Ve yalnız Peygamberimizin (asm) tavsiyesi için edilen tebessümler karşıdakine huzur veriyordu.
Televizyonlarda, filmlerde asık suratlı, çatık kaşlı dindarlar gördük, görüyoruz. İslâmiyet’in hakikatlerine ömrünü feda etmeye hazır bir insanın söylediklerine zıttı bu gördüklerimiz evet... Her doğruyu eğmek isteyenler olduğu gibi doğru dindarlığı da yanlış tanıtmaya çalışanların yaptıklarıydı demek ki bunlar. “Doğru dindarlık” kelimesinden korktukları için yaptılar belki de bunları bilemiyorum... Önemli de değil zaten. Biz dini ve dindarlığı en sağlam kaynağından öğrenmeliydik. Sadece dini de değil her bilgi arayışlarımızda en sağlam kaynağı aramaz mıyız zaten? Demek ki görmemeliydik bunları.
Anladım ki Bediüzzaman Said Nursî o ciddî vakarlı ve dik duruşunda dâvâsının ciddiyetini, önemini ve büyüklüğünü anlatıyor; kitaplarında ise Kur’ân’ın rükünleri ve Peygamberimizin (asm) tavsiyeleri ışığında doğru dindarlığı anlatıyor ve bize her satır arasından gülümsüyor, güven veriyordu.
Keşke Allah rızası için sevenler ve tebessüm edenler daha fazla olsa diyor insan içinden, ama sonra da diyorum ki; az olan her şey değerlidir bu dünyada. Sayıca az olmaları hatta giderek azalıyor olmaları belki de bu cihetten anlam kazanabilir.
Ben iyi bir dindarla sohbet etmek isteyenlere onun kırmızı kitaplarını tavsiye ediyorum. Meselâ 22. Mektup, meselâ 11. Lem’a...
Mutlu, huzur dolu tebessümlerimizin olması duâlarımla :)
Okunma Sayısı: 2973
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı