“Ne istediler de vermedik…” “Parsel parsel verdik…” itiraflarıyla devletin bütün imkanlarının önlerine serildiği… Devletin bütün kapılarının ardına kadar açılarak, en krıtik makam ve mevkilerin kendilerine tahsis edildiği…
Faaliyetlerinin en şatafatlı ve görkemli bir şekilde yapılması için devletin bütün imkanlarının seferber edildiği… Bu gibi faaliyetlere birçok siyasi zevatın katılarak attıkları nutuklarda abartılı methiyeler dizdikleri o süreçte Yeni Asya; bütün vatandaşlarına eşit muamelede bulunmakla vazifeli olan devlet yetkililerine bu yaptıklarının yanlış olduğunu ısrarla dile getirdi.
Sonrasında da o anlayışa mensup olanların sahip olduğu bütün medya kuruluşlarıyla siyasi iktidarın adeta borazanlığını yapmasının yanlış olduğunu yine Yeni Asya kerratla dile getirdi.
Devlet nezdinde en itimat edilir, en faydalı olarak kabul edilerek topluma takdim edilen bu kesime Yeni Asya’nın mesafeli durmakla kalmayıp; onların Risale-i Nur ölçülerine uymayan tavırlarından ve tercihlerinden dolayı sık sık ikaz ve tavsiyelerde bulunduğunu bilenler biliyor.
Yeni Asya’nın bu hakperest, isabetli ve doğru ikazlarını kulak ardı eden malum anlayış sahipleri ile beraber birçok kesim bizi haksızlıkla ve kıskançlıkla itham ediyordu.
Ne zaman ki 15 Temmuz’da karanlık ve kanlı fitne vuku buldu; o zaman başlattıkları operasyonlarla suçlu-suçsuz ayrımı yapmadan, kadın-erkek demeden binlerce insanı işinden aşından ederek hapishanelere doldurdular.
İşte Yeni Asya yapılan bu haksız hukuksuz, vicdanların kabul edemeyeceği uygulamalara karşı çıkarak itiraz etti. Sadece gerçek suçluların derhal yakalanıp, hak ettikleri cezalara çarptırılmasını söyledi.
Her zaman ve her halükârda zulme, haksızlığa karşı olmayı; mazlumun, mağdurun yanında olmayı prensip edinen Yeni Asya’nın bu takdire şayan duruşunu anlamayanlar Yeni Asya’yı savrulmakla suçlamaya başladılar. Bu karalamalarının ne kadar asılsız olduğunu herkes bilse de, halen bazı insanlar iftiraların etkilerine kapılarak bunları gündeme getirmeye çalışıyorlar.
Bir zamanlar psikolojisi bozulan, bir adam kendisini darı (mısır) zannederek tavuklardan korkuyormuş. Akrabaları çare olarak bu kişiyi tedavi için hastaneye yatırıyorlar. Uzun süren bir tedaviden sonra doktor “Herhalde aklı başına gelmiştir” deyip “Darı değilsin değil mi?” diye sorunca adam: “Darı olmadığıma inandım ama acaba tavuklar bunu biliyorlar mı?” cevabını vermiş.
Hiç kimse Yeni Asya’nın bu takdire şayan tavrından rahatsız olmamalı. İftiralara aldırmadan şahs-ı manevi ile beraber yola devam etmeli diyoruz.