Denizli hapsinde Meyve Risalesini,
Tefsir edip Üstad, verir iman dersini.
Her mahpus okudu senin bu eserini,
Hapishanede de durduramazlar seni.
Zehirlenir Üstad, çok perişandır hali,
Tesirlidir zehir, etkiler beden, dili.
Üstad’ın yerine can verir Hafız Ali,
Bir anda canlanır kol, bacak ile eli.
Hacı Hasan Feyzi haber verir Üstad’dan,
Mürid Hasan Feyzi çok etkilenir bundan.
Duyunca Üstadı; koştu, durmadı bir an
Budur der “Şeyhimin haber verdiği insan”.
Müritlerine der “budur Mehdi-i Azam”,
“Şu Ahir zamanda bekleniyor bu adam”.
Bütün müritleri edince ikna, ilzam,
Hep beraber Nur’a oldular hizmetkâr, ram,
Bunun sonrasında başlar güzel bir hizmet,
O sıkıntıların karşılığı bu ücret.
Bizi hoşnut etti bunca her hoş hareket,
Denizli hapsiyle tecelli etti hikmet
O gün görev düşer Hâkim Hesna Şener’e
Korkmaz, cesaretle soyunur bu işlere
Vicdan ile karar verir hukuka göre
Boyun eğmez, karşı durur tehdit, cebire
Bulunmaz hiçbir suç, beraat verir hâkim,
Sevinir Denizli, çevredeki her âlim
Karar karşısında perişan olur zalim,
Beraattan sonra da hep Nur’u etti talim.
Rahat yok Üstada, istikamet Emirdağ,
Kurulacak idi yeni bir mesken, otağ.
Nurlar ile huzur bulacaktı çok dimağ,
Açılır burada yeniden bir devir, çağ
Ayrılığa duyunca üzülür Hasan Feyzi,
Mateme bürünür onun gönül denizi.
Ayrılık şiiri dökülür dizi dizi,
Okununca sarsar bu şiir hepimizi.
Ayrılığa Hasan Feyzi dayanamaz üzülür,
Kısa süre sonra dünyadan Hakk’a yürür.
Bitmiştir dünyada rızk, yaşanacak ömür
Bu vefattan Üstad çokça duyar teessür
Kırk dörtte Emirdağ Üstada kucak açar,
Hizmetine koşar bir anda Çalışkanlar.
O gün çok sıkı bir baskı, tarassut var,
Dinsiz komiteler onu imhaya kalkar.
Kapısına konur yirmi dört saat bekçi,
Daim gözetlenir kaldığı evin içi.
Üstada zulmeder bir kaç hain tetikçi,
Belâsını bulur daim her işbirlikçi.
Derler “imha için“ yukarıdan aldık emir,
Yemeğe koyarlar bekçi başıyla zehir.
Bir anda gösterir vücutta hemen tesir,
Üstadı ölümden korur Cevşen-ül Kebir.
Verilen zehirle aç, susuz ve perişan,
Ama hiç aksatmaz, kılar namazı her an.
Biiznillah ile şifa bulduğu zaman,
Başlar tashihata, çalışır hiç durmadan.
Talebe olmuştu genç Doktor Tahir Barçın,
Hizmete katkısı çok olmuştur bu şahsın.
Birkaç sefer daha yandı zehirle canın,
Silmek isterler dünyadan senin adın.
Gelenlere Üstad Risale-i Nur okur,
Bütün gün Nurlar’dan heyecanla konuşur.
“Kur’ân’dan süzülmüş” derdi Risale-i Nur,
İnsanlar derdine bunlarla çare bulur.
Emirdağ’da kalır Bediüzzaman üç yıl,
Nurla meşgul olur, saniye geçmez atıl.
Üstad gayesine böylece olur vasıl,
Onun görevidir Nur’u neşretmek asıl,
Bediüzzaman’ın talebi üzerine,
Ceylan Çalışkan da girmişti hizmetine.
Fedakârca hizmet etmiştir birçok sene,
Trafik kazası ile yürür Rabbine.
Kıymetli, önemli bir isim Hamza Emek,
Emirdağ’da iken Üstada oldu destek.
Kusursuz yapılır idi her istek, dilek,
Bu insanları bilmek, tanımak gerek.
Dondurucu soğuk, yıl kırk sekiz senesi,
Zulme yeni adres Afyon Hapishanesi.
Elli dört talebe, Üstad hapiste hepsi,
Kesilmek istenir Nur dostlarının sesi.
İnsaf, merhamet yok, aldırmazlar yaşına,
Ölmesi istenir koğuşta tek başına.
Yardım etmek ister talebeleri ona,
Yönetim dayakla engel olmuştur buna.