"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kahraman bir yürek

Kübra ÖRNEK KORKMAZ
20 Temmuz 2019, Cumartesi
Ulvî, ebedî bir dâvânın beraatine vesile olmak, herkese nasip olmaz. Özellikle baskı ve tehditlerin yoğun olduğu, çoğu erkeğin korkup çekindiği bir zamanda, Bediüzzaman ve talebelerine sahip çıkmak, kahramanca bir yürek ister.

Korkmadan, vazifesini hakkıyla yapan, vicdanlı ve adil bir hâkime olan Hesna Şener, tesettür gibi kâinatı kuşatmış bir hakikatin serbestiyetine imza atarak, büyük hizmetlere vesile oldu. Risale-i Nur hakikatlerine harç oldu, su oldu ve Hâkim-i Âdil namını alarak Bediüzzaman’ın ifadesiyle inşallah bundan sonraki Risale-i Nur hizmetlerine hissedar olacak.

Ahirzamana dair pek çok meseleyi açıklığa kavuşturan Bediüzzaman Said Nursî, tesettür konusunda müstakil bir risale yazarak, tesettürün “fıtrî bir hakikat” olduğunu ispatlamıştır. Bu eser ile Bediüzzaman, aynı zamanda açık saçıklığı yaygınlaştırmaya çalışan komitelerin maksatlarını ortaya koymuş, kadınları tesettür karşıtı ifsat şebekelerine karşı ikaz etmiştir. Bunlara karşı çıkanlar, Beşinci Şuâ ile birlikte Tesettür Risalesi’ndeki hakikatleri “suç unsuru” göstererek, farklı bahane ve planlarla Bediüzzaman ve talebelerini suçlamışlardır. Bediüzzaman, 1943’de Kastamonu’dan Denizli Ağır Ceza Mahkemesi’ne 126 talebesiyle beraber gönderilir. 1 Ve nihayetinde Denizli Mahkemesi’nden, 15 Haziran 1944’te oy birliği ile beraat kararı alınır. Bu tarihî kararın altında ismi olan şahsiyetlerden birisidir Hesna Şener. Böyle zor günlerde, çekinmeden hakikate göğüs germek, her yiğidin harcı değildir. 

Böylece adını, tarihin altın sayfalarına “Âdil bir Hâkime” olarak yazdırır. 

Denizli’de 33 yıl hâkimlik yapan Hesna Şener, aynı zamanda Senirkentli ilk üniversite mezunu, ilk hukukçu ve ilk hâkimdi. En önemlisi, emsâlsiz baskılara karşı direnerek, Risâle–i Nur’un beraatine karar veren ilk hâkimlerden biriydi. Ve Üstad Bediüzzaman’ı bütün kuvvetiyle müdafaa eden bir şefkat kahramanıydı.

Bediüzzaman,  bir mektubunda Hesna Hanımı ismen zikrederek teşekkür eder: “Mahkemede zabıt kâtibi ve azadan Hesna Hanım ve sorgu hâkimi gibi vicdanlı zatlara teşekkür ederiz. Ve onları unutmayacağımı, bilhassa başta Müftü Osman, Hasan Feyzi olarak çok ehemmiyetli kardeşlerime selâmımızı ve minnettarlığımızı bildiriniz.” 2

Ayrıca Bediüzzaman, Hâkime Hesna Şener’in akrabası olan talebesi Ali İhsan Tola’ya bir vazife verir: “Ali İhsan, Hesna kızıma selâm söyle, ben onu manevî evlâtlığıma kabul ettim!” Ali İhsan Tola, Hesna Şener açık olduğu için yanına gitmeye çekinir. Bunun üzerine Bediüzzaman tekrar ‘Manevî evlâdım Hesna’ya selâm söyle!’ der. Yine gitmeyince ‘Sen hâlâ gitmedin mi?’ diyerek azarlamıştır. Bunun üzerine gitmek bana farz oldu diyen Ali İhsan Tola, Denizli’ye gider. 

Sonrasını ise Ali İhsan Tola, şöyle anlatıyor: “Vardım, odasına girdim, selâm verdim. Kısa kollu giymiş, etekler dizinde. Şöyle kapıya yakın bir yere durdum. Bana, ‘Gel bakalım koca Nurcu’ dedi. Hemşehrilik de var, Isparta, Senirkentliyiz. Akrabalık da var. Beni tanıyor. Ben de, ‘Sen de Nurcusun’ dedim. Böyle deyince orada bulunan bir görevliye, ‘Sen kapıyı kapat ve bize de iki çay söyle’ dedi. Bunun üzerine, ‘Üstaddan size selâm getirdim. “Manevî evlâdım Hesna’ya selâm söyle” dedi’ deyince Hesna Hanım başladı ağlamaya. ‘Ne dünyaya yaradık, ne ahirete. Babama kızıyorum. Beni okutacağına, köyümüzün çobanı sümüklü Hasan’a verseydi. Dinimi, Müslümanlığımı yaşar, çoluk çocuk sahibi olurdum. Enaniyetten, evlenmedim bile’ dedi. Dedim ki, ‘Hesna Hanım! Ona manevî evlât olmak, o kadar basit bir şey mi? Bu sana yeter! ‘Acaba ona lâyık olabildik mi ki?’ dedi. Üstadın huzuruna vardığımda, durumu arz ettim. Üstad, ‘Ali İhsan, ben onun ismini gavsların, kutupların yanına yazdım, ona ben onlarla beraber duâ ediyorum. Erkekler korktu, ama o kendisini ortaya koyarak Kur’ân dâvâsına taraftar çıktı. Yarın mahşerde Kur’ân ona şefaatçi olacak!’ dedi. Bana da, ‘Aziz kardaşım. Akrabanız Hesnâ tesettürsüz diye, ona belki de darılıyordunuz. İşte bak, tesettüre riayet etmiyor dediğin o şefkat kahramanı, Tesettür Risâlesini beraat ettirdi. ‘Essebebü ke’l fâil’ (Sebep olan yapan gibidir) sırrınca, bu hizmetten hâsıl olan hasenelerin, sevapların bir misli ona da yazılıyor. İşte bütün hasene, o beğenmediğiniz Hesna’nın şecaat ve cesaretiyle oldu’ dedi.” 3

Bediüzzaman’ın “Tam adaletini gördüğüm Hâkim-i Âdil namını alan ve lehimde onunla beraber çalışanları bu hakikî adalete hizmetleri için ahir ömrüme kadar unutamayacağım” dediği mahkeme azası Hesna Şener, 22 Temmuz 1975’te vefat etmiştir. 

Kahraman yürek Hesna Şener’in vefat  haberi Senirkent Postası gazetesinde şöyle yer alır: “İlk kadın hukukçumuz, ilk kadın hakimimiz Hesna Şener’i kaybettik.”

Evet, yapılan bütün baskı ve tehditlere rağmen, Üstad Bediüzzaman’ı, talebelerini ve Risâle–i Nur’u savunarak, büyük hizmetlere vesile olan Hesna Şener’e ve o beraate imza atan bütün hukukçulara Cenâb–ı Hak’tan rahmet ve mağfiret niyaz ediyoruz. 

Bu korkusuz kahramanca duruşun, bütün hâkimlere, hukukçulara ve insanlara emsal olması temennisiyle.

Dipnotlar:

1) Bediüzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, s. 611.

2) Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, s. 96.

3) Necmettin Şahiner, Son Şahitler.

Okunma Sayısı: 2940
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı