Sıkıntının insan ruhunu kavraması, gayesizlik ve hedefsizlikle aynı yaştadır.
Saadet anahtarlarını gönlün en aralanmaz kapılarını açabilecek yapı ve kapasitede yetiştirebilecek bir dünya gençliği, şuurun, huzurun ve sükûnun sahibi olmaya namzettir.Öyle zannediyorum ki, soğuk savaş iklimlerinin altındaki en önemli gerçek bu ruh ve samimiyetten uzak yetiştirilmiş kişilerin dünya idaresinde görev almış olmalarından kaynaklanıyor.
Samimiyet, gençlik yılının, resmî formalitelerin çok çok ötesinde, insanın eşref-i mahlûkat olmasının sırrına varma çabalarında, ard niyetsiz bir saadet vasatının temininde en önemli unsur olacaktır. Samimiyet bütün problemleri çözecek geniş bir ufka sahiptir. Ama herkes en doğru benimkidir gibi bir tavır içindeyken nasıl neticeye varılır, doğrusu merak ediyorum.
Günümüz gençliği, ruhunda duyduğu her türlü duygu ve düşünceye kendine has tepkiler gösteriyor. Her arayış, temelde insan ruhunu tatmin gayretlerinden kaynaklanır. Zannederim, suskunluktan aşırı faal oluşa kadar uzanan davranışlar zinciri bu arayışla irtibatlı. Fakat bugün zararlı çıkan da yine gençliğin kendisi. İstikamet kazandırılmamış veya yanlış istikametlendirilmiş bu arayış çabaları, gençliğin adeta intiharını netice veriyor.
Yapılanları görüp yapılmaması gerekip de yapılmayanları düşündükçe, şu soruyu sormak istiyorum: Gençlik yılı, suskunluğun en acısını yüreğinde duyan, haykırışların en keskinini vicdanı pahasına salan, idraksizlik ve keşmekeşin sembolü gençlere mi? Yoksa arzulanan nesile hasret işareti mi?