“Birinci Dünya Savaşı’ndaki mağlûbiyetimizden çok müteessir olduğunuzu görüyoruz” diyenlere “Ben kendi elemlerime tahammül ettim; fakat ehl-i İslâm’ın eleminden gelen teellümat (üzüntüler) beni ezdi. Âlem-i İslâm’a indirilen darbelerin en evvel kalbime indiğini hissediyorum. Onun için bu kadar ezildim. Fakat bir ışık görüyorum ki, o elemlerimi unutturacak inşallah.” diye cevap verdiği için, Bediüzzaman’dır.
“Nasıl ki ehl-i hamiyet bir insan, dostların hayatını kurtarmak için kendini feda eder. Öyle de, ehl-i imanın hayat-ı ebediyelerini tehlikeli düşmanlardan muhafaza etmek için, lüzum olsa—hem lüzum var—kendim, değil yalnız lâyık olmadığım o makamları, belki hakikî hayat-ı ebediyenin makamlarını dahi feda etmeye, Risale-i Nur’dan aldığım ders-i şefkat cihetiyle terk ederim” dediği için Bediüzzaman’dır.