"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İslâm Birliği seferinin Suriye etabı

M. Latif SALİHOĞLU
24 Ağustos 2022, Çarşamba
GÜNÜN TARİHİ: 24 Ağustos 1516

İslâm Birliğinin (İttihad-ı İslâm) kurucusu olarak bilinen Yavuz Sultan Selim’in yaklaşık iki sene meşhûr “Mısır Seferi”nin (1516-18) en mühim safhalarından biri, hiç şüphesiz Mercidabık Meydan Muharebesidir.

24 Ağustos 1516 tarihinde vuku bulan bu muharebe, Suriye’nin Halep şehri yakınlarındaki “Merc-i Dâbık/Dâbıkçayırı” denilen ovada yaşandı.

O tarihlerde, Mısır ve Suriye topraklarının da dahil olduğu geniş bölge. Kölemenlerin hakimiyeti altında idi.

Mercidabık hadisesinden iki sene evvel (23 Ağustos 1514) Çaldıran’da yaşanan Osmanlı-Safevi Savaşından sonra, Osmanlı ile Kölemenler sınır komşusu haline gelmişlerdi. Bundan dolayı, iki ülke arasında hem bazı sınır anlaşmazlıkları yaşanmaya, hem de aralarında hâkimiyete dayalı ciddî bir rekabet hâli zuhûr etmeye başlamıştı.

Ayrıca, Kahire’de bulunan ve henüz Abbasî Hanedanının uhdesinde tutulmaya çalışılan Hilâfet makamı, gayet sönük ve aciz bir vaziyette bırakılmış gibiydi.

Osmanlı tahtında, İslâmın ittihad ve inkişâfını hedef alarak sefere çıkan 46 yaşındaki Yavuz Sultan Selim oturuyordu; Kölemenlerin başında ise, 86 yaşındaki Kansu Gavri bulunuyordu.

Kölemenler, ekseriyetle Sünnî Müslüman olmasına rağmen, Osmanlıya karşı—her nedense—İran’daki Şiî Safevilerle bazı hususlarda müşterek hareket ediyorlardı. Bu durum, Yavuz Selim açısından muharebeyi meşrû kılan mühim bir sebep teşkil etti.

*

Savaşa tutuşmadan evvel, iki taraf arasında diplomatik münasebet ve müzakereler cereyan ett. Ne var ki, bu münasebetlerde yaşanan bazı münasebetsizlikler de zuhur etti. Haliyle, bunlar da savaşı biraz daha kızıştırıp çabuklaştırmış oldu.

Kansu Gavri, Sultan Selim’e 10 kişilik bir elçi heyeti göndererek ona savaşmak yerine sulh teklifinde bulundu. Ne var ki, Sultan’ın huzuruna gelen bu heyetin—karşı tarafa gözdağı verircesine—pür silâh şekilde teçhiz edildiği görüldü.

Onların böyle “silâh kuşanmış” hallerine karşı hiddete gelen Yavuz Selim, heyetin başındaki şahsın (Moğolbay’ın) sakalını ve bıyığını tıraş ettirdikten sonra, ayrıca onu uyuz ve topal bir eşeğe bindirerek geri gönderdi. Bu durum, o zamanki anlayışa göre, savaşın artık kaçınılmaz bir hâl aldığını göstermiş oluyordu.

*

24 Ağustos’ta başlayan ve iki gün devam eden söz konusu savaşta, Kölemenler, kesin olarak mağlûp düşer. Üstelik, Osmanlı’ya nisbetle asker sayısı daha fazla durumdaki Sultan Gavri’nin kendisi bile canını kurtaramadı.

Muzaffer ordusuyla birlikte iki gün sonra Halep’e giren Sultan Selim, burayı da teslim alır ve iki haftalık bir molanın ardından, Şâm–ı Şerif’e doğru yoluna devam eder.

*

Sultan Selim Şam’da kaldığı sırada, Muhyiddin-i Arabî’nin (vefatı 1240) bir kitabında geçen “Sin Şın’a girince, Mim’in kabri ortaya çıkar” şeklindeki ifadesini, büyük âlim Kemâlpaşazâde ile birlikte mütalâa etmişlerdi. O ifadede geçen “Sin”in Selim’e, “Şın”ın Şam’a, “Mim”in de Muhyiddin’e işaret olduğu kanaatine vardılar.

Sultan Selim, bir rüyasında Muhyiddin-i Arabî’yi görmüş ve ondan şunları duymuştu: “Yâ Selim! Senin gelmeni bekledim. Hoş, safâ geldin. Sabahleyin bir siyah ata bin. O seni bana getirir. Beni hâk-i mezelleten (zillet toprağından) kurtar. Bana bir türbe, bir cami ve imaret yap. Yürü, işin rastgele; Mısır’ın fethi müyesser ola...”

Padişah, rüyâdaki tavsiyeye uyar. Bindiği at gider, Salihiye Mahallesindeki bir çöplükte durup eşinmeye başlar. Açılan noktada büyükçe bir taş çıkar. Taşın üzerinde “Burası Muhyiddin’in kabridir” yazısı görülür.

Sultan Selim, bu hakikatli rüyâda dinlediği diğer tavsiyelere de aynen riâyet ederek, gerekli imaret faaliyetlerinin derhal başlayıp ikmâl edilmesini teminat altına alır ve oradan ordusuyla birlikte Kahire’ye doğru harekete geçer.

Okunma Sayısı: 1168
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı