Kanun teklifinin verilmesinin hemen ardından Erdoğan’ın yapacağı grup toplantısında “hürriyetler” konusunda çok önemli açıklamalar yapacağı söylenirken, “Kılıçdaroğlu pas verdi, gol atacağız” şeklinde bir çıkış yapan Erdoğan başörtüsü konusunun anayasa ile düzeltilmesi gerektiğini söyleyerek hazırlık “talimatı” vermişti.

Gelinen noktada CHP’nin kanun, AKP’nin ise anayasa değişikliği teklifi Meclis’in gündeminde. Hangisi önce görüşülür belli değil ama son bir aydır yapılan tartışma aslında bir ayna oldu. Tabii bu arada “başörtüsü yasağı yok” denilse de iktidar kanadından özel sektörde bu tür sıkıntıların devam ettiği söylenmeye başlandı. 20 yıldır iktidarda olanların bunu söylemesi ibret vesikası.

Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na seslenerek, “Hadi, sıkıyorsa gel bu işi referanduma götürelim”le başlayan “restine” 3 gün sonra “Prensip olarak temel özgürlüklerle ilgili konuların halk olmayasına gitmesini doğru bulmuyoruz” noktasına gelmesi “geri adım” olarak değerlendirildi.

Kılıçdaroğlu “sıkıyorsa” sözünden sonra “Kanun teklifini destekle, ne referandumu. Kaçmazsan bu iş çözülür; erkekler kadınların giyim kuşamını konuşamaz hale gelir. Var mı sende o cesaret?” dediğinde troller ve partililer tarafından acımasızca eleştirilmişti. Erdoğan’ın geri adımından sonra eleştirenlerin de hemen geri vitese takması her zaman yaşadığımız bir şey olduğu için pek şaşırtıcı(!) olmadı.

Bakalım bu iş nereye varacak, bir samimiyet testi yaşanacak. Kim samimî kimin amacı “başka” ortaya çıkacak.

***

BAHÇELİ DE PARLAMENTER SİSTEMİN GÜÇLENDİRİLMESİNİ İSTEMİŞ

Şaşırmadığımız bir şey de MHP Genel Başkanı Bahçeli’den geldi.

Mahir Ünal, cumhuriyet hakkında söylediği sözlerden sonra Bahçeli’nin çıkışından sonra AKP Grup Başkanvekilliğinden “affını istemek zorunda kalmıştı. AKP’nin anayasa değişikliği için HDP’nin kapısını çalmasına Bahçeli’nin ne diyeceği merak ediliyordu.

Kabineyi temsilen Adalet Bakanı, Meclis grubunu temsilen Grup Başkanvekili, AKP Genel merkezini temsilen genel başkan yardımcısının Meclis’te HDP’yi ziyaret etmesinden Erdoğan’ın habersiz olduğu düşünülemezdi.

Hafta başından itibaren Bahçeli’nin erken seçim dahil çok sert tepki vereceği söylense de Bahçeli böyle düşünenleri şaşırttı. Ziyareti “Son derece doğal ve DOĞRU bir adım” olarak değerlendirdi. Oysa “CHP’nin HDP ile görüşmesi demek, PKK ile teması demektir” diyen de kendisiydi.

Aslında Bahçeli’nin böyle davranmasına pek şaşırmamak gerekiyor.

Çünkü, geçmişte, “Milliyetçiliği ayaklar altına alan bir inkarcıdan Türkiye Cumhurbaşkanı olmaz, olamaz, olmayacaktır. Erdoğan’dan da Cumhurbaşkanı olmaz” diyen Bahçeli, şimdi “adayımız belli” mitingleri yapıyor.

“Başkanlık federasyon demektir. Bu da Türkiye’yi bölünmeye götürecektir. İmralı canisiyle pazarlıklarda yeni anayasa ile bölünme yolunun açılması amaçlanmaktadır… Recep Tayyip Türkiye’nin bölünmesinin reçetesidir, demokrasinin idam fermanıdır. Tek adam diktatörlüğünün beraatidir” sözlerinden sonra sistemin en büyük savunucusu olan da Sayın Bahçeli idi.

Geçmişte, “MHP başkanlık sistemine tümden karşı olup parlamenter sistemin revize edilerek güçlendirilmesinden yanadır” diyen de Bahçeli idi. “Değişecek olan sadece hükümet sistemidir. ‘Federal sistem gelecek, üniter yapı bozulacak’ diyorlar. Tümden iftira, tümden hayal mahsulüdür” noktasına gelen de…

***

ÖZETLE

Meclis aritmetiğine göre ve önümüzdeki seçimde AKP MHP’ye, MHP’de AKP’ye muhtaç.

Bu yüzden bu tür geri adımlara pek şaşırmamak gerekir. Bakalım daha ne geri adımlar göreceğiz?