"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kemal Öğretmen ve Bediüzzaman

Misbah ERATİLLA
13 Haziran 2021, Pazar
Bediüzzaman Hazretleri ilk sürgün yeri Burdur’da 1926-1927 yıllarında sekiz ay kalır. Bu süre içinde Burdur Lisesi öğretmenlerinden Hasan Melli ve kendisi gibi öğretmen olan arkadaşı Hilmi ile çoğu zaman Bediüzzaman’ı ziyarete giderlerdi.

Hasan Melli’nin görev yaptığı Burdur Lisesi’nde Kemal adında inançsız bir tarih öğretmeni de görev yapardı. Bir gün Hasan Melli ile tarih öğretmeni Kemal arasında Hz. İsa (as) hakkında yumruklaşmaya varacak kadar şiddetli bir tartışma çıkar. Bu olaydan sonra Hasan Melli ile tarih öğretmeni Kemal arasında yaklaşık bir aya yakın küslük olur. Hasan öğretmen bu olaydan kimseye söz etmez. Bir ay sonra Hasan Melli ile Hilmi Bey okul bahçesinde bir bankta oturup sohbet ederken tarih öğretmeni Kemal yanlarına gelir ve hiçbir şey yokmuş gibi sohbetlerine dâhil olur. Hâlbuki öğretmenler kendi aralarında havadan sudan sohbet ediyordu. Kemal öğretmen damdan düşer gibi Hasan ve Hilmi öğretmene: “Siz hep Bediüzzaman diye birinden bahsediyorsunuz onu gözünüzde çok büyütüyorsunuz. Beni de bir gün yanına götürün. Ona bazı sorularım olacak. Bakalım sorularımın altından kalkabilecek mi?” deyince Hasan Melli, Kemal öğretmenin bu uygun olmayan konuşmasına sinirlenir ve karşılık olarak; “Sende din yok, iman yok, abdest yok! Seni bu vaziyette nasıl ona götüreyim? Hem sen oraya ayakkabı ile de girmeye kalkarsın!” diye sinirlenir. Hilmi öğretmen, Hasan öğretmene: “Eğer Kemal Bey hakikaten arzu ediyorsa bizim vazifemiz onu oraya götürmektir. Ondan sonrası Allah’a aittir” der.

Hasan Melli, Hilmi Bey’in bu teklifini kabul eder “pekiyi” diyerek üç öğretmen Bediüzzaman’ın evine doğru yola çıkarlar. Eve vardıklarında Hilmi Bey kapıyı çalar. Kapı açılır, önce Hilmi Bey ayakkabılarını çıkarır ve içeri girer. Ardından Hasan da aynı şekilde içeri girer. İçeride yirmiye yakın kişi halka şeklinde diz üstü oturmuş saygılı bir tarzda Bediüzzaman’ı dinliyorlardı. Kemal Bey bu durumu görünce hemen ayakkabılarını çıkarır ve o da içeri girer. Öğretmenlerden Hilmi Bey, Bediüzzaman’a yaklaşarak elini öper. Bediüzzaman onu sağ yanına oturtur. Ardından Hasan Melli elini öper onu da sol yanına oturtur. Kemal öğretmen, Bediüzzaman’a yaklaşınca Bediüzzaman hiç yapmadığı bir tavır sergileyerek başını mümkün mertebe aşağıya indirir ve sağ elini öpmesi için yukarıya kaldırır. Genelde Bediüzzaman Hazretleri şimdiye kadar elini kimseye öptürmezdi. 

Kemal öğretmen, ayakta ne yapacağını şaşırmış bekler. Bediüzzaman, Kemal’e elini uzatarak onu öpmek zorunda bırakır. Kemal öğretmen Bediüzzaman’ın elini öpmesine rağmen de kimse ona yer göstermeyince ayakta öylece kalır. Yüzü kızarır ve gayri ihtiyarî Bediüzzaman’ın dizinin dibine oturur. 

Kemal öğretmenin bir dakika içinde yaşadığı şoktan sonra Bediüzzaman konuşmasına kaldığı yerden devam eder: “Evet, karakavak ağacından bahsediyorduk. Kavak ağacı, bahar gelince yapraklanır ve tomurcuklanır. Mevsimi gelince tomurcuklar kemale erer ve açılırlar. İçlerinden sinekler uçuşurlar. Sonra bildiğimiz kiraz ağacı bahar gelince çiçeklenir ve yapraklanır, çiçekler dökülür ve küçük tomurcuklar hâsıl olur. Mevsimi gelince de tomurcuklar iştihamızı çeker hale gelirler. Yemek için bir tane koparırsın. Bakarsın ki cidarında-kabuğunda- hiçbir delik yok. Ama açarsın içinde kurt teşekkül etmiş. Ben bu hususu tetkik ettim. (Yirmiye yakın botanik âlimlerinin isimlerini sayarak) filancanın filanca eserlerini okudum. Hiçbirisinin bu meseleye tatminkâr bir izah getiremediklerini müşahede ettim. İşte kavak ağacının tomurcuklarındaki sineklerin, kiraz içindeki kurtun menşeine izah getiremeyenler” dedikten sonra dizi dibinde oturup pür dikkat onu dinleyen Kemal öğretmene şehadet parmağı ile sert bir şekilde işaret ederek “Hazreti İsa’ya (as) peder ararlar!” 

Hasan Melli, Kemal Öğretmenle arasında geçen Hz. İsa (as) meselesinden hiç kimseye bir şey söylememişti. Hatta Hilmi Bey’in dahi bu olaydan haberi olmamıştı. 

Kemal öğretmen Bediüzzaman’ın bu konuşması karşısında donup kalır. Sohbet bitince üç öğretmen Bediüzzaman’ın elini öper ve dışarı çıkar. Kemal öğretmenin yüzünde güller açmıştı. 

Hasan ve Hilmi öğretmene sevinçle sarılarak: “Allah sizden razı olsun, benim hidayetime vesile oldunuz. Sizin bana anlattığınız Bediüzzaman ile gördüğüm Bediüzzaman arasında Himalayalar kadar fark var.” der.

Bir gün sonra Kemal öğretmen, Hasan ve Hilmi öğretmenin yanına giderek: “Arkadaşlar, hemen kalkın Bediüzzaman’a gidiyoruz!” der. Üç öğretmen neşe içinde yola koyularak Bediüzzaman’ın evine giderler. O gün sohbet günü olmadığından Bediüzzaman yalnızdı. Üç öğretmen manevî bir hazine odasına girer gibi içeri girerler. Bediüzzaman Kemal öğretmeni çok yakın bir dostu ve değerli bir talebesi gibi omuzundan tutar. Yanına buyur ederek oturtur baba şefkatiyle başını sıvazlar. 

Önüne üzüm, leblebi karışımı bir kâse bırakarak: “Buyur Kemal’im! Ye Kemal’im!” diye iltifatta bulunur. Bediüzzaman bir müddet sonra tekrar Kemal öğretmenin başını sıvazlayarak iltifatlarını sürdürür. 

Kemal öğretmen o günden sonra Risale-i Nurlar’ı okumak, anlamak ve anlatmakta çok hızlı bir yol alır. Hasan Melli ve Hilmi Bey, Bediüzzaman’ın o gün Kemal öğretmene neden bu kadar iltifatta bulunduğunu daha sonraki zamanlarda öğretmen Kemal’in Risale-i Nur’da gösterdiği hizmetlerden anladılar

Kaynak: Ömer Özcan- Ağabeyler Anlatıyor.

Okunma Sayısı: 3839
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İ. Seyda

    14.6.2021 00:11:33

    Kemale ermek için yapılan ne güzel bir yolculuğu anlattınız. Kemal öğretmene Allah rahmet eylesin.

  • Orhan Ali YILMAZ

    13.6.2021 15:57:35

    Mutlak anlamda, "Gaybı ancak Allah bilir"; ama eğer bildirilirse bilinebilir; bütün mucizat-ı Enbiya bunun canlı şahidi.. veraset noktasında, Üstad Hazretleri'nin söz konusu tavrından anlaşılan da o gibi...

  • ihsan

    13.6.2021 13:47:09

    Allah razı olsun, hocam. Yine bize ders verip duygulandırdınız.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı