Lübnan, Ortadoğu’nun mezhebî ve etnik açıdan en zengin ülkesi. Ülkede resmi olarak kabul edilen 18 farklı mezhep mevcut. Hatta mezhepler arası farklılıkların, siyasete ve ülke yönetimine olumsuz yansımaları var.
Farklılıklarını zenginliğe dönüştüremeyen Lübnan, siyasi ayrışmaların sahnesi durumunda. Ancak toplum, ekonomik sorunlar karşısında birleşiyor. Lübnan’da 17 Ekim 2019’da “WhatsApp iletişimlerine, aylık 6 Dolar vergi” getirilmesi, protestolara sebep olmuştu. Lübnanlılar’ın Covid-19 salgınının da etkisiyle Mayıs 2021’den sonra ekonomik göstergelerde açlık seviyesine geldikleri ve ülke ekonomisinin iflas ettiği belirtilmişti.
Ülkede 2013 yılında yapılması gereken seçimler, iç ve dış sorunlar nedeniyle yaklaşık 5 yıl ertelendi. Seçimler ancak 6 Mayıs 2018’de yapılabildi. Her ne kadar Lübnan’da seçimler yapılsa da, hükümetler ülkenin derin siyasi bölünmüşlüğüne ve ekonomik sorunlarına çözüm üretemiyor.
Lübnan Parlamentosu’ndaki temsilîyet mezheplere mensubiyetin tahmini oranlarına göre yapılıyor. Çünkü resmî nüfus sayımı en son 1932’de yapılmış ve bir daha da yenilenmemiştir. Parlamentoyu oluşturan 128 milletvekilinin yarısı Hıristiyan, diğer yarısı da Müslüman olmak zorunda. Seçim bölgelerinde vatandaşlar adaylar için değil, bölgenin mezhep dağılımına göre, siyasî partilerin oluşturduğu koalisyonlara oy veriyor. Bu durum Lübnan seçim sistemi ve demokrasisinin en önemli sorunu.
Lübnan’da son seçimler 15 Mayıs 2022’de yapıldı. Ülkenin en büyük dinî grubu Hizbullah, beklenmedik şekilde Parlamento’daki çoğunluğu kaybetti. Birçok Lübnanlı, siyasetin ülkenin sorunlarına çözüm getirmeyeceğini düşünerek, oy kullanmayacağını açıkladı ve seçimleri boykot ettiler. Bunda ülkedeki rüşvet ve yolsuzlukların had safhaya ulaşması oldukça etkili. Böylece gelir dağılımı adaletsizliği, işsizlik, enflasyon vb. artışa geçerek sosyo-ekonomik huzursuzluklara yol açıyor. Dolayısıyla toplumun siyaset kurumuna güveni azalıyor.
Boykotun önemli savunucularından biri Sünni liderlerden eski Başbakan Saad Hariri’dir. Hariri’nin destekçileri, ülkedeki sorunlardan ötürü yurtdışına göç etmek zorunda kalanlara dikkat çekiyor.
Beyrut Limanı’nda 4 Ağustos 2020’deki patlamadan sonra, boykot taraftarları propagandalarına hız vermişti. Mevcut siyasî kadrolardan umudunu kesen boykotcular, ülkede yolsuzluk endeksli yeni bir siyasî elitin çıkmasından endişe ediyorlar. Ancak boykotcular da çözüm reçetesine sahip değiller. Aynı zamanda farklı partilerde yer alan boykotcular, seçimlerde birbirleriyle de rekabet ettiler. Yani birlikte hareket edemedikleri görüldü. En azından çözüm reçeteleri olmasa da ülkede yanlış giden bir şeyler olduğunu fark eden boykotcular hemen hemen tüm siyasi unsurlara yayılmış durumdalar.
Lübnan’daki seçim sistemi, mezhebî ve etnik gruplar arasındaki ihtilaflar ve kutuplaşmalar, ülkenin iç ve dış müdahalelere açık olması, sosyo-ekonomik sorunlar vb. gelişmeler Lübnanlılar’ın geleceklerini başka ülkelerde aramalarına zorluyor.
Lübnan siyasetinde boykotcular diye bir grup daha oluştu. Hizbullah’ın oy kabetmesi de ülkede yeni bir şiddet sarmalına yol açabileceğine yorumlanıyor. Aslında Lübnanlılar’ın yeni Parlamento ve kurulacak hükümetten pek de umutlu olmadıklarını anlamak zor değil.