"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir bilim adamı tipolojisi olarak Hawking ve zavallı inancı

Mustafa Eren BOZOKLU
25 Ekim 2021, Pazartesi
Genç yaşta, 1963’te motor nöron hastalığına yakalanmış; iki sene yaşayabileceği söylenirken 2018 Mart’ında vefat etmiş olan Stephan Hawking’le ilk tanışmam “Zamanın Kısa Tarihi” adındaki kitabıyla olmuştu. Hawking’de dikkatimi çeken şey, Carl Sagan’da olduğu gibi okuyucusuna neyi nasıl anlatması gerektiğini iyi bildiğiydi. Hawking’in, okuduğum her kitabında ve her makalesinde gözüme çarpan esas özelliği ise “Bilim Yasaları” dediği bir olguya bütün kalbiyle inandığıydı.

Tabiat Risalesi’nin başındaki ihtarda belirtilen “tabiiyyunun münkir kısmı”ndan olanlara, bilim yasalarına sarsılmaz şekilde inanan kişilerin de dâhil olduğunu düşünmekteyim. Hawking’i de rahatlıkla “Tabiiyyun”dan birisi olarak görebiliriz. Tabiatperestlik, son iki asırdır Auguste Comte’un çizdiği çerçeve ile Pozitivizm olarak arz-ı endam etmektedir. Pozitivizm, iki asırdan fazla bir süredir felsefe çevrelerinde inanılması gereken neredeyse yegâne inanç konumundadır. Pozitivizm, bilim dünyasında “Bilimcilik” olarak ortaya çıkmaktadır.

Pozitivizm ve Bilimcilik; teolojiden ve metafizikten arınmış şekilde, kâinatı sadece ve sadece maddî olarak tarif etmeye çalışan bir felsefedir. Karşı çıktığı şey “varlığın başlangıcının ve devamının bir yaratıcıya dayandırılması”dır.

Bilimcilik, kâinatın ortaya çıkışını, gelişimini ve değişimini bilim yasalarının, başka bir tabirle tabiat kanunlarının belirlediğine inanmak demektir. Bu yönüyle Pozitivizm, Felsefi dinsizlik türlerinden olan ve üzerinde en çok tartışma yapılan Materyalist Felsefenin son iki asırda kendisini ifade şeklidir. Allah’ın İsim ve Sıfatlarının kâinatta ortaya çıkan yansımalarını Tabiat veya Bilim Yasaları olarak takdim etmek için şimdilerde pozitivizme inanmak ve onda ısrar etmek gereklidir. 

Peki, pozitivizme inanmayı mümkün kılan nedir? Bediüzzaman bunu genel bir ifadeyle “Onlar mesleklerinin içyüzünü görememişler” şeklinde izah eder. Pozitivistler “Bilimsel faaliyette bulunmak” ile “Bilimsel faaliyetle elde edilenleri yorumlamak” arasındaki temel farkı gözden kaçırmakla mesleklerinin içyüzünü görememektedir. Bediüzzaman, bazı lise talebelerinin kendisine yönelttiği “Bize yaratıcımızdan bahset; öğretmenlerimiz bize ondan bahsetmiyorlar” sorusuna verdiği cevapla bu farka dikkat çeker: “Okuduğunuz her bir fen (bilim), kendi dilleriyle Yaratıcıyı anlatıyorlar; öğretmenlerinizi değil fenleri dinleyin”. Bu yaklaşıma göre, meselâ Hawking de pek çok tabiatperest bilim adamı gibi elde edilen bilimsel verileri kendi inancına göre –yani bilimcilik anlayışına göre- yorumlayan birisidir.

Peki, Hawking gibi bir bilim üstadı olan bir ‘öğretmen’in söylediklerini sorgulayabilmemiz mümkün olabilir mi? Onun gibi ileri düzey bir teorik fizikçiyle baş etmemiz ve onun fikirlerinin mahkûmu olmadan hakikati bulmamız mümkün müdür? 

Nursî, bunun mümkün olduğunu Tabiat Risalesi’nde “varlığın var olmasının temel sebebi nedir?” sorusuna verilen üç farklı düşüncenin neden yanlış olduklarını izah ederek gösterir. Bediüzzaman’ın gösterdiği şekilde varoluşa dair Hawking’in bahsettiği ve savunduğu yaklaşımı eleştirebilmek ve onun değerlendirmelerini bir tartıya vurmak oldukça mümkün hale gelmektedir.

Öncelikle şunu söylemek gerekir ki Kuantum fiziğini tartışacak düzeyde iyi bir teorisyenin hâlâ tabiat kanunlarına ve bilim yasalarına inanması ve materyalizmde ısrar etmesi şaşılası bir durumdur. Zira 3 asırdır bilimsel araştırmalarla ve bunların materyalist felsefe çerçevesinde yorumlanmasıyla ortaya çıkan “bilim yasaları”nın kuantum fiziğinin araştırma alanı olan atomaltı kâinatta uygulanamaz hale geldiği anlaşılmıştır. Bu durum aşikâr iken materyalist felsefenin görüşünde ısrar etmek; bilimin ortaya koyduklarına inanmak değil, din haline getirilmiş bir bilim anlayışında körü körüne ısrar etmek demektir.

Mustafa Eren BOZOKLU

 

Okunma Sayısı: 14685
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Neslinur

    25.10.2021 16:43:53

    Mustafa Eren bey, yazılarınızın devamını bekliyoruz. Emeğinize sağlık. Çok ara vermeyin lütfen!

  • İ. Seyda

    25.10.2021 16:30:52

    Teşekkür ederiz. Aslında bilim felsefesi yorumlarına daha fazla ihtiyacımız var. Devamı gelir inşallah...

  • Okur

    25.10.2021 10:43:58

    Maddi âlemin ötesinden varlık alanına açılamamak…. Ne dar, ne tutsak..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı