Sağlıkta şiddet meselesi gündemden hemen hemen hiç düşmüyor.
Acı olayların gittikçe daha farklı boyutlara ulaştığı günümüzde, bu meseleyle ilgili atılan adımlar yetersiz kalıyor. Geçtiğimiz Mayıs ayında hastasının bıçaklı saldırısına uğrayan ve parmakları yaralanan cerrah Ertan İskender, aldığı tedaviden sonra düşüncelerini şöyle paylaşmış: “Doktorumun ‘hastaneye gitmeyi dene’ tavsiyesine uyup gittim, ama içeri giremedim. Bu psikolojiyle hasta bakmam da doğru olmaz.”
Habere göre olaydan sonra psikolojik tedavi de aldığını ifade eden Ortopedi ve Travmatoloji asistanı Dr. Ertan İskender şunları eklemiş: “Saldırıdan önce çok mutluydum. Her şey yolundayken niye böyle oldu? En çok bunu sorguluyorum. Nasıl çalışacağım? Başka bir iş mi yapsam? Hiçbirine cevabım yok şu an için.” 1
Dr. İskender’in yaşadığı olayda, bir hekimin mesleğinden nasıl soğuduğuna şahit olmaktayız. Şiddete maruz kalan bir hekimin hastalarına bakışı, yaşanan şiddet olayından sonra ister istemez etkilenir. Maruz kalınan her bir kötü muamele hekimin hekimliğe yeni başladığında hissettiği o şevki tüketir. Hizmet etme arzusuyla mesleğine başlayan bir hekim artık mesleğine hizmet gözüyle değil, ‘kendimi nasıl korurum’ bakış açısıyla bakar. Yıllarca biriktirdiği emeği hastalarına sunan bir hekim yaşadığı acı tecrübeler sonrasında emeklerinin boşa gitmiş olduğunu düşünür ve mesleğini benimseyemez hale gelir. Oysa başlangıçta mesleğine ne heveslerle adım atmıştır.
Bu olayda dikkat çeken bir ayrıntı var ki, Dr. İskender’in saldırganı daha önceden de yakından tanıdığı, onun muayenesini üstlendiği takipli hastası olduğu ve hatta hayatının kurtulmasına vesile olduğu belirtilmiş. Buradan anlıyoruz ki bir hasta-doktor ilişkisinde süreç ne kadar iyi giderse gitsin, yaşanan iletişim bozukluğu sonucunda bu süreç kötü senaryolara doğru dönüşebiliyor.
Böyle senaryoların önüne geçebilmek için öncelikle sağlıkta şiddet meselesinin sadece sağlıkçıları değil toplumu ilgilendirdiği ve toplumun meselesi olduğu bilinmelidir. Çünkü sağlık çalışanları toplumun şifa vesilesidir. Bu alanda yapılan hoyratlıkları önlemek insan olmanın gereğidir. Her bir insan, bilhassa kendi sağlığı için sağlıkta şiddete karşı üzerine düşen sorumluluğun farkında olmalı ve gerekli adımları atmalıdır. Aksi takdirde bu olaylardan hekimler zarar gördüğü gibi, toplum da zarar görecektir.
Ayrıca sağlıkta şiddet sorununun çözüme kavuşması için atılacak somut adımlar eğitim üzerine olmalıdır. Çünkü hasta-doktor ilişkisinde birbirini doğru anlamak ve empati kurabilmek önem arz etmektedir. Bu ise bilgi ve kabiliyet gerektirir. Hasta ile olan iletişimde kolaylık sağlaması için hekimlere tıp derslerinin yanında iletişim eğitimi ve kriz yönetimi gibi eğitimler verilebileceği gibi, çeşitli kültürlerde yetişen hastaların yetiştikleri kültürlere mahsus onlara özel eğitimler verilmesi ve eğitim seviyelerinin arttırılması da bir gerekliliktir. Her problemin çözümünde olduğu gibi bu problemde de eğitim öne çıkarılmalıdır. Eğitim yetersiz olduğu takdirde atılacak hiçbir adım yerine ulaşmayacaktır.
Dipnot:
1- https://www.hurriyet.com.tr/gundem/saldiridan-sonra-goreve-donemedi-artik-hasta-bakamam-41905381