Terör belâsının izalesi yollarından birisinin de, eğitim unsurunda olduğunu ifade eder.

Said Nursî’nin, “Mahiyet itibariyle her şey ilme bağlıdır, ilimlerin şahı iman ilmidir.” derken ilim, fen ve din unsurlarının çözüme kalıcı kapılar araladığını beyan eder. Bir ifadesinde;

“Din hayatın hayatı, hem nuru hem esası, ihya-i dinle olur bu milletin ihyası.” sözlerini kullanır.

Yine, der ki; “Milliyetimiz bir vücuttur. Ruhu İslâmiyet, aklı iman ve Kur’ândır.” 

Bir başka ifadesi de şöyledir:

“Aklın nuru fünun-u medeniyedir, vicdanın ziyası ulum-u diniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder.”

Said Nursî’nin, bu söylemlerinde görünen o ki; doğru yaklaşımların her sahada olduğu gibi, eğitim unsurunda da geçerliliği kuvvetli bir realitedir.

Ülkemizde, yakın tarihle başlayan yeni oluşum hareketleri (!) kendini eğitimde de göstermiştir. Eğitimde, millet ekseriyetinin rağmına, öz değerlerden kopuş tahribatıyla, eğitime darbe vurmakla kalınmayıp yeniden dizayn etme planlarıyla fıtrî bir eğitim anlayışının yerine değerlerimizden kopuk kaide ve kuralların tesis edildiği görülmüştür.

İnsan odaklı bir anlayış dışında, tamamen şahsa ve şekilciliğe endeksli bir yapı tercih edilerek eğitim sistemi oluşturulmuştur. Bu ise, insanımızın ruh yapısına muğayir, öz değerlerimize ters oluşumları beraberinde getirmiştir. Böylece, ruhsuz bir eğitim sistemi meydana çıkarak dayatmacı bir anlayış felsefesiyle süregelmiştir.

Eğitimde, meydana getirilen bu olumsuz tablonun varlığını çok daha önceleri dikkat çekerek fark eden Said Nursî, terör fitnesinin bölgede baş göstermesi karşısında çözüm olarak adına, “Medresetüzzehra” dediği eğitim kurumlarının ihyasına çalışmış ise de, bir takım maniler yüzünden bu doğru eğitim projesini uygulamada yalnız bırakılmıştır.

Yönetimlerin ilgisizliğinin yanı sıra, cereyan eden olumsuz hadiseler de, böylesine akılcı ve doğru eğitimin projesini akim bırakmıştır.

Eserlerinde, eğitimle alâkalı izhar ettiği fikir ve projelerin halen geçerliliği olan Said Nursî’nin doğru istikametteki, fıtrî bir eğitim modelinin uygulanırlığı, bölgede mevcut terör belâsına çözüm olarak görülmektedir.

Ülkemiz idaresinde söz sahibi olan yönetimler, geçmişte olduğu gibi bugün dahi, teröre çözümü yöredeki aşiret önde gelenleriyle çözme tercihlerini sürdürmektedir.

Terörü yok etmede arayışların devam ettiği bu hengâmda diyoruz ki; eğitim unsurunun öne çıkarılması esas alınarak, üniversitelerden, akademisyenlerden ve eğitimcilerden oluşan çeşitli meşveret grupları yoluyla, Said Nursî’nin eğitim projeleri masaya yatırılarak incelemeye alınsın.

Sonuçta, meydana getirilen raporlar, enine boyuna tartışıldıktan sonra ideolojilerden uzak halde, pedagojik bir anlayışla, devlete hakim resmî ideolojinin dışında, devlet destekli mülâhazalar istikametinde uygulama alanlarına geçilsin.

Kısaca, terörü eğitimle yok etmede Said Nursî’yi dinleyiniz, diyoruz. Ülke ve insanımız için faydalı ve kalıcı kazanımlar adına...

Bizden söylemesi.