Kendisiyle uzun yıllara dayalı bir hukukumuz vardı.
Öğretmen yetiştiren mektepte birlikte okumuş, sınıf arkadaşlığımızın yanı sıra 1970’li yıllarda Risale-i Nur hizmeti içinde birlikte bulunmuştuk. Daha önce deruhte ettiği imamet vazifesini bırakıp öğretmenlik mesleğini tercih etmişti.
İhlâslı bir Nur Talebesiydi. Öğretmen iken, Van’da açtığı Yeni Asya yayınları ve Risale-i Nurlar’ın satışını yaptığı küçük bir de kırtasiye kitapevi mevcuttu. Nur Risalelerini anlatma faaliyetlerini hiç aksatmadan deruhte eden Nur yüzlü bir kardeşimizdi.
Okuldan artan zamanlarını gazetemizin bulunduğu ve satıldığı bürosunda, daima hizmetlerle meşgul olur, birlikte seyahatlere çıkarak köy, köy gezip Nurlar’ın muhtaç gönüllere girmesine şahit olanlardanım.
Gazetemizin neşrettiği ‘ilim ve teknik serisi’ne ait bütün kitapları omuzlar, dükkân dükkân gezerek satışını yapardık. Hatta, “Seydanın talebeleri” isimli bir yazı dizisini, Merhum Halil Uslu ile birlikte, Hakkâri’ye gidip çalışmamızın ve o sıkıntılı yıllarda bize fedakârane eşlik eden şahsiyetlerdendi, Kamil Hoca...
Van’da onu tanımayan yoktu. Cesur bir Nur Talebesiydi. Nur Risaleleri ve Yeni Asya yayınlarının satışını yaptığımız bir gündü. Yorulmuştuk. Bir kahvaltı salonuna gidip avukat olan beyefendiyle tanışmıştık. Yaptığı tatlı sohbet ve Risalelerden alıntı ile tatminkâr konuştuğu için muhatabı avukat, Kâmil Hoca’ya “Siz nerede ve hangi fakültede okudunuz?” diye sordu. “Biz Nur üniversitesinde okuyoruz.” cevabını verdi. Avukat şaşırdı. Kâmil Hoca, devamla “Risale-i Nurlar bir üniversitedir” diyerek gayet nezih bir üslûpla izah etmişti.
1978 yılında da, merhum Halil Uslu ve Kâmil Hoca ile birlikte, Van’da hizmetimiz adına çok koşuşturmuştuk.
Risale-i Nurlar’ı satışıa, Türkiye’de birinciliği alan kardeşimiz Kâmil Hoca yani Kâmil Koyuncu, sevilen Nur Tabebesiydi. Kendisene Cenab-ı Hak’tan gani gani rahmet, geride kalan ailesi ve yakınlarına sabr-ı cemil diliyoruz.