"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsanı yaşat ki devlet yaşasın

Ömer Faruk ÖZAYDIN
19 Nisan 2020, Pazar
İlk çağlardan bu güne göçebelikten yerleşik hayata geçen insanlık; kölelikten feodaliteye ve ecirliğe (ücretli), idareyi de; Mutlak Monarşi, Oligarşi, Meşruûtiyet, Cumhuriyet ve Demokrasi de karar kılmıştır.

Rejimin adı ne olursa olsun, milletler cehaletle hukukunu bilmediğinden idarecilerini müstebid yapmıştır.

Hele dinin olmadığı ya da müstahref, taassubî olarak adı kuru bir din kalmış kavimlerde, Firavun, Nemrut ve Hammurabiler yalancı uluhiyetlerini ilân etmekten çekinmemiş, kendi zalimâne kanunlarını tatbikle milletlerine kan kusturmuşlardır.

Gücünü semavattan alan bazı idareciler; Hz. Süleyman, Hz. Davut ve Zülkarneyn gibi Peygamberler de (as) hak ve adaleti getirmiş, kavimlerini mesut etmişler.

İnsanlığın medar-ı iftiharı Resul-i Ekrem (asm) ise güzel ahlâkı, hayatı ve sünnetiyle kavmine rehber olmuş, herkesten evvel hem harblerde, hem de yapılacak işlerde en önde olmuştur. 

BİR MİLLETİN EFENDİSİ..

“Rivayet o ki; bir gün Resul-i Ekrem (asm) ashabıyla otururken su dağıtmaktaydı. Dışarıdan gelen birisi onu (asm) tanıyamamıştı. “Sizin efendiniz kimdir?” diye sordu. Resul-i Ekrem de (asm) “Seyyidü’l-kavmi hadimühüm” yani “Bu toplumun efendisi onlara hizmet edendir” buyurdular. Adam hemen su dağıtan kişinin Efendimiz (asm) olduğunu anladı.” 

İşte bu hâdise bize hem İslâm anayasasını, hem de insanı öne çıkaran sosyal devleti göstermiştir. Aynı zamanda bedevi bir kavmi hürriyetle milletlere üstad eylemiş, ashabını dost ve kardeş ilân etmiştir.

Kezâ Hulefa-i Râşidin hezeratı da adalet ve hürriyette insanlığın şeref tablosu olmuşlar. Sadece bu misal; Hz. Ali anlatıyor: “Bir gün Ömer’i, binekli olarak ve telâş içinde, hızlı hızlı giderken gördüm; ‘Ya emire’l-mü’minin nereye gidiyorsun?’ diye sordum. ‘Devlete ait develerden biri kaçmış, onu aramaya gidiyorum’ diye cevap verdi. O zaman ben: ‘İnan ki, senden sonra bu milleti idare edecek olanlara ağır bir yük bırakıyorsun! Herkes senin yaptığını yapamaz!’ dedim. Bunun üzerine şöyle konuştu: ‘Hz. Muhammed’i (asm) hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa (yahut bir kurt bir koyunu kapsa) korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer’den sorulur!’” 

“Kenar-ı Dicle’de bir kurt kapsa koyunu, gelir de adl-i İlâhî Ömer’den sorar onu!” Asr-ı Saadeti anlatmaya yeter. 

Onlardan sonra gelen Emevi ve Abbasi halifeleri her ne kadar saltanatı seçseler de, yine Endülüs’ten Çin ü Maçin’e kadar insanlık ve medeniyet ihraç etmişler.

TÜRKLERDE DEVLET ANLAYIŞI

Devlet geleneği en yüksek olan Türk milleti de İslâmiyetle tanıştıktan sonra üç kıt’aya adalet, hürriyet ve medeniyet götürmüşler, kendi insanını da yaşatmışlar ki devleti yaşatmışlar.

İşte Osmanlı’nın kuruluşundaki sır budur. Şeyh Edebali, Osman Gazi’ye;

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diyerek, devlet insan ilişkisinin temelini atmıştır. 

Sultan Fatih’in bir Rum mimarla eşit şartlarda muhakeme olması ve kadı Hızır Beyle olan diyaloğu dillerde destan olmuştur.

Yine Kanunî Sultan Süleyman’ın 40 senelik hükümdarlığında 38 senesi at sırtında İslâm’ın bayrağını cihana dikmesi gösteriyor ki, efendilik millete hizmet iledir. 

Osmanlı imparatorluğu, Osman Gazi’den Sultan Vahdeddin’e kadar ufak arızalarla 600 sene böyle hükümrân olmuştur ki, adaleti, insanlığı, insanı yaşatan sosyal devleti 60 satıra sığdıramayız.

CUMHURİYET DÖNEMİ

O gün zaten dünyanın yönetildiği krallığa; tek adamın astığı astık kestiği kestik, devr-i sabık diyerek Cumhuriyeti kuranlar, maalesef ki o mübarek padişahlara rahmet okuttular.

Evet, padişahlar o zamanın ilcaatına göre tam yetkili idiler, ancak etrafında âlimlerden kurulu bir istişare heyeti vardı ki, dinin emrine mugayyir ters bir şey yapamazdılar.

Edebali, Molla Gürani, Ak Şemseddinler hâlâ hafızalardadır.

1000 senelik devlet geleneğinin üstüne inşa edildiğini söyleyenler geçmişin bütün güzelliklerini inkâr ile reddiye yaptılar.

Hizmetkâr devletten, efendi devlete.

Okunma Sayısı: 6872
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı