"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mahşerin provası

Ömer Faruk ÖZAYDIN
06 Aralık 2020, Pazar
Yoldan çıkan beşer eliyle erken kopmazsa, hemen bütün âlametleri çıkan "eşrat'üs-saat, kıyamet yakındır" fermanının kazasına nefesler tutuldu, zira (Allah u âlem) vakit çok daraldı...

İnsanlık treninin raydan çıkmasıyla bütün duraklar kıyameti işaret ederken, daha gitmeden mahşerin numunelerini görmeye başladık. Çünkü, bunca nimete rağmen, daha yok mu oburluğundan fakirin ekmeğine göz diken dinozorların, Cennet-misal bu dünyayı Cehenneme çevirmesi...

Avrupa zalimleri Asya münafıklarının eliyle mezhep çatışması körüklenerek İslâm coğrafyasının kana bulanması...

İslâm âleminin kalbi olan Anadolu'nun münafıkâne desiselerle Müslümanın, hattâ aynı mezhep ve meslek erbabının birbirine düşman edilerek zulümlerle memleketin açık hava hapishanesine dönmesi... gibi daha bir çok sebepten, mazlumların ahları Arş'a değecek, Gayretullah'a dokunacak desibelde olmasıyla, umuma gelecek belâların dehşetinden korkuluyordu.

Deprem, sel ve şehit cenazeleri İlâhî ikâz olarak görülmemiş olacak ki, bu defa görünmeyen, (totalde) 1 gram olan korona çıktı karşımıza.

Bu öyle bir belâ ki, hastalığın kendisi gribin bir çeşidi olan influenza familyasından olup, vefat sayıları başka sebeplerden düşük olmasına rağmen, korkusuyla bütün dünyayı esir aldı, hapsetti, sürgün etti.

Kâbe'den...

Her müminin hayali, nazargâh-ı İlâhî olan Kâbe'ye yüz sürmek, mübarek beldelerde din-i Muhammedî (asm) inşasının izini sürmek ve sahabenin kokusunu içine çekmek. Ancak son senelerde bizimde şahid olduğumuz manzara, büyük bir hayal kırıklığı. Mekke'ye heyecanla girerken birden beton yığınları, Londra'daki Elizabeth kulesi özentisi ve bilmem kaç katlı şatafatlı oteller arasında gözlerin aradığı Kâbe...

O lüks ve Amerikanvarî AVM'lerde 700 Riyale satılan parfümler, giyim eşyaları blu-jeanslar, Amerikan arabalarında tavafa gelen ağalarla Bengaldeş'ten 100 doları zar zor bulan fakir Müslümanı misafir eden...

Bilmem kaç defa hac yapmakla övünen, tepeden gören zemzem tourlara hac mesarifinin (yüzlerce fakiri doyuracak) kaç katını ödeyen ağalara... "La lebbeyk" diyen Kâbe'den kovulduk. 

Cami ve Cum'a...

Cum'a hutbeleri tek merkezden parti propagandasına dönmüştü. Hâlbuki "minber, vahy-i İlahînin tebliğ makamı olduğundan, o vesvese-i siyasiyenin hakkı yoktur ki, o makam-ı âlîye çıkabilsin"1 denildi fakat, maalesef minberi ağlatıp siyasetin arenası haline getirdik. Kader-i İlâhî ise o makamı daha çok kirletmemek için uzaklaştırma cezası verdi bize.

Gidilse bile maskeli, birbirimizden korkarak ve kaçarak, saf bile tutamadığımız camiden kovulduk. 

Medreseler...

Toprak ve ahşaptan yapılı kuru hasırda ve sap yastıklarda oturulan, ilim irfan yerleri şimdi mermer, alçıpan ve onlarca spotlar, storlarla tezyin edilmiş, taharette bile sıcak su kullanılan medreseler lüks saraylara dönünce, maneviyat ciheti zayıflamış, uhuvvet ve muhabbetin azalmasıyla protokole dönmüş ders salonları (sınırlı sayı da olsa okçular tepesini bekleyen Yeni Asya hariç) şimdi sessiz ve mahzun...

Aile...

Hafta sonları bir araya gelinen dede ve ninenelerin torunlarıyla buluştuğu, kardeş ve bacıların hasret giderip çocukluklarını yâd ettiği aile toplanmaları, mirastan pay vermede ya erkeğe haksızlık ya da kızlara cimrilik edildiği, çoğu bana verilsin kanaatsizliği, siyasî tarafgirlikle terörist, darbeci "karşı mahalle" çekişmeleri hürmet ve muhabbeti bitirmek, belki düşman safına atmakla bu musibete fetva verdirdi. Sığınacağımiz aileden de kovulduk...

Karı-koca arasında hürmet ve muhabbetin neredeyse bittiği, kavgalar döğüşler, boşanmalara varacak kadar şiddetli geçimsizliklerden bin pişman olsak da aynı evde biri öksürse fersah fersah kaçıyoruz evimizden...

Hele hastalık bir eve girince ne evlâd anneyi tanıyor ne peder valideyi...

Taziye ve cenaze...

Neticede emr-i Hak geldiğinde, namazımızı kılacak ne dost kaldı ne de akraba. Bir kaç kişiyle yetim cenazelerine döndü definlerimiz. Fatihalı Yasinli tâziye evleri de istemiyor bizi artık.

Sanki mahşerin bir nevi provası oynanıyor dünya sahnesinde...

“O gün kişi kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve oğullarından kaçar.” (Abese, 34-36)

Ya Rab kusurumuzu affet...

Dipnot:

1. Sözler 

Okunma Sayısı: 7214
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Hakkoymaz

    6.12.2020 23:41:18

    Net bir sûret... Tebrikler...

  • Seyide

    6.12.2020 21:48:09

    Çok doğru ve güzel inşallah aklımız başımıza gelir

  • Mustafa Avcu

    6.12.2020 17:46:44

    Bugün provadayız yarını bilmem Kıyamet yakındır diyene kurban Bundan gayri artık göz yaşım silmemDurma ey güzel kalp sen yandıkça yan CEYHUNİ

  • Rıdvan Ertuğrul

    6.12.2020 16:56:45

    Allah razı olsun çok güzel bir yazı

  • Ali

    6.12.2020 16:02:34

    maneviyat ciheti zayıflamış, uhuvvet ve muhabbetin azalmasıyla protokole dönmüş ders salonları (sınırlı sayı da olsa okçular tepesini bekleyen Yeni Asya hariç) şimdi sessiz ve mahzun... ( Nesini beğenen büyük hata eder.Nefsinin ayıbını gören bahtiyardır kamildir.Sorumluluk başa verilir.İddia ve baş olmak iddası ne büyükse kusur ve hatası da o kadar büyüktür..)

  • Eddai

    6.12.2020 15:18:08

    “Evet, izzet ve azamet isterlerki esbab perdadarı desti kudret ola, aklın nazarında; tevhid ve ehadiyet isterlerki, esbab ellerini çeksinler tesiri hakikiden.” Biz ümidvariz, gelecek Islam‘in Nur‘uyla aydinlanacak insAllah!

  • ali fergana

    6.12.2020 15:14:03

    Yeni Asyanın yayın çizgisini beğenmekteyim. Ama 'Yeni Asya hariç' denmesini biraz sakıncalı buldum. Kim ' ben oldum, kurtuldum' derse aslında bittiği noktada olduğunu düşünmekteyim. Her an imtihandayız. Polis kapıya dayandığında şimdi kardeş olanlar acaba kendilerini kurtarmak için birbirlerini satarlar mı? Ben yöneticilere zaman zaman eleştiriyorum. Ama o koltuğa otursam nasıl davranırım. Güç zehirlenmesi yaşar mıyım? Ben onunla imtihan olmadığımdan sanki uzaktan davulun sesi hoş geliyor. Hakkınızı helal ediniz.

  • Osman

    6.12.2020 13:33:54

    Tebrik ederim. Güzel yazı. Her şey çok bozuldu. Tahribatçı çok. Tamiratçı az. Güzellik ler elden çıkıyor Allah cc yar ve yardımcımız olsun

  • Necati

    6.12.2020 13:13:28

    Aminn. Allah bu musibetlerden ders alarak, Risale-i Nurlara sımsıkı sarılmayı, uhuvvet ve tesanüdümüzü muhafaza ederek ihlas ile istikamet ile gayret ile hizmete devam etmeyi nasip etsin.

  • Carullah AKYOL

    6.12.2020 13:09:50

    Allah razı olsun.Kaleminize kuvvet versin.Herkese Yeni Asya'yı okumayı nasip etsin.

  • Fikret KABA

    6.12.2020 12:55:22

    Tabiri caiz ise yazı, Muhattabını bir dev misali tek kolu ile boynundan tutup gök yüzüne kaldırıp doğruları haykırıp nazikçe yere bırakmış. Allah razı olsun

  • Abdurrahman

    6.12.2020 12:51:00

    Bu işin başka tarifi yok. Teşekkürler Sayın Yazar. İnşaallah ders alırız.

  • Rüstem garzanlı

    6.12.2020 10:35:10

    Yorumsuz bırakmak içimden gelmiyor ...Vallâhi de , billâhi de dosdoğru yazmışsın. Ey aziz dost!.....

  • Müjdat Bayar

    6.12.2020 09:23:11

    Yazılanlara iştirak etmemek mümkün mü? Silkinip fabrika ayarlarımıza dönmezsek daha feci zamanlara da şahit olabiliriz. Herkes içine dönmeli.

  • Osman

    6.12.2020 09:00:57

    Âmin.

  • Mehmet Demir

    6.12.2020 08:25:55

    Amin, Harika bir yazı, kalemine emeğinize sağlık.

  • Züleyha

    6.12.2020 07:27:31

    Maşaallah, hissiyatımıza derli toplu tercüman olmuş bir yazı olmuş Allah razı olsun.

  • Ali

    6.12.2020 05:58:04

    Çok değerli abim güzel yazmışın çok doğru tesbitlere yer verilmiş lakin müsbet olaylar da var elbette misal Cenab-ı erhamurrahimin bizleri şu an Kabe’nin etrafında tesbih taneleri gibi dizdi Resulullahın huzuruna bir sükunet ulaştı ve oradada ve oradaki cennet bahçesindede bizleri susturarak dizdi. Bize bir çeki düzen verdi Mevlam bizleri bu ihtarnameyi anlayan kullarından eylesin inşaAllah

  • Zeki aydın

    6.12.2020 00:48:04

    👏👏👏

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı