* Tahribat, “tarihî, millî ve dinî” değerlerimizi kendi siyasî ikbâlleri uğruna su-i istimâl ve “su-i tefsir” eden hadsizlerin elinde had safhaya geldi! (...) Yâ Rabbi, (...) Ahirzaman Müceddidinin içtimâî ve siyâsî görüşünü; Demokratları ve hürriyetperverleri aziz ve hâkim eyle, zelil ve mağlûp eyleme. Ve bu fikirlere kasten karşı duranları mahcup eyle! Âmin... (Mikâil Yaprak – 06 Ocak’22 Perş.)
* (...)Hazret-i Hasan’ın (ra) yarım kalmış hilâfeti, Kıyâmet’e kadar Bediüzzaman Hazretleriyle tamamiyete kavuşmuştur. Hazret-i Hüseyin’in (ra) Emevî saltanatına karşı savunduğu ve şehid olduğu “hürriyet-i şer’iye” dâvâsı kezâ Bediüzzaman’da tecelli etmiştir... (Süleyman Kösmene – 11 Ocak’22 Salı)
* Risâle-i Nur’u az da olsa okuduğu hâlde bunun aksine hareket edenler (...) Risâle-i Nur’dan değil, başkalarından ders alanlardır, nefsine ve Şeytan’a uyanlardır... Bu yüzden bunların münferit hareketlerini Risâle-i Nur’a ve müellifine bağlamak çok büyük bir hatadır! (Said Yüksekdağ – 16 Ocak’22 Pazar)
* Rejimin ta’kipçisi olan mevcut iktidarı zaman zaman öven, bâzan da menfaat koparamadığı için serzenişte bulunan farklı görüşteki bir akademisyen(...), “artık Diyanet[’in] Risâle-i Nurlar’ı basmayacağı gibi, gizlice müftülerce de câmilerden Risâleleri toplatma kararı verildiğini” yazmıştı. Ne derece doğrudur bilmiyoruz, ama vaziyet de maalesef bu konuda pek net değil... (Nejat Eren – 18 Ocak’22 Salı)
* (...)Bâzı sözüm ona tarihçi, ilim adamı, (...) Bediüzzaman hakkında (...) şu saçma sapan fikirleri seslendirebilmiştir: / “Üniversite açmak için II. Abdülhamid’den altın almış, ömrünün sonuna kadar bunlarla geçinmiş. Sonra padişahın çocuk ve torunlarından helâllik dilemiş, diye duyduk!..” / Belge yok, bilgi yok. “[BSN –] Tarihçe-i Hayatı” isimli eseri okumamış, fiilen de yaşadığı İktisat Lem’ası’nı da... / Ona hizmet eden ve bizzat hayatını inceleyen, gözlemleyen yüzlerce şâhidin beyanlarını, yazdıklarını da dikkate almadan, “Duyduk ki böyle yapmış!” diyen ilim adamı değil, amiyane ta’birle kötü, çok kötü rol yapan bir film adamı olabilir! / Bilgi, bulgu ve belgeye dayanmayan iddialar, “su-i zan, gıybet, yalan ve iftira” gibi dehşetli hâller değil mi? / Bediüzzaman’ın hiç kimseden karşılıksız hiçbir şey almamasının altı sebebini, nasıl ve ne ile geçindiğini İkinci ve On Altıncı Mektup’tan okumayan adam, onun hakkında asla konuşamaz! Aksi hâlde [o], ilim adamı değil, ideoloji zebunu ve zaaflarına yenik düşmüş bir şarlatan[dır!] (Ali Ferşadoğlu – 19 Ocak’22 Çarş.)
* Said Nursî’ye suçsuz yere cezâ verildiğine göre, bu zat hakkında devletin veya hükûmetlerin elinde gizli bir dosya mı var? Varsa şâyet—ki büyük ihtimâlle vardır—bu dosyanın mahiyeti nedir ve ne zaman açıklanacak?.. (M. Latif Salihoğlu – 24 Ocak’22 P.tesi)
* Ülkede önce “Risâle-i Nur’u sâdeleştirme” kavgası çıkarıp, sonra “Durun bakalım, bu işi ben çözeceğim!” diyerek eserlerin basımına—güya—sâhip çıkar gibi görünen “resmî ideoloji” uzantılarının bir plânı vardı. / Süfyanizmin bu dessas tuzağını “Yeni Asya”dan başka fark eden olmadı; çünkü bizim Risâle-i Nur gibi mihengimiz vardı. / Neticede ana muhalefet partisi CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne açtığı dâvâ sonucu eserler 666 günlük “esaret”ten sonra 29 Ocak 2016 tarihinde hürriyetine kavuştu... Haza min fazlı Rabbi! (Çetin Acar – 29 Ocak’22 C.tesi)
* Diplomasi ve tarih araştırmacılarımız, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden günümüze doğru dikkatli bir tahlilde bulunsalar, dünyâ olaylarının Bediüzzaman Hazretleri’nin Kur’ân ve Hadîs ile işâret ettikleri yörüngede aktığını göreceklerdir... (Şükrü Bulut – 31 Ocak’22 P.tesi)
***
Not: Yukarıdaki “Yeni Asya yazarlarından Nur’lu tesbitler,” gazetemizin 01-31 Ocak 2022 tarihli nüshalarından derlenmiştir.