"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kıymet ve ehemmiyet, adet çokluğunda değil

Risale-i Nur'dan
08 Ekim 2019, Salı

ALTINCI NOTA

Ey kâfirlerin çokluklarından ve onların bazı hakaik-ı imaniyenin inkârındaki ittifaklarından telâşa düşen ve itikadını bozan bîçare insan!

Bil ki: Kıymet ve ehemmiyet, kemiyette ve adet çokluğunda değil. Çünkü insan eğer insan olmazsa, şeytan bir hayvana inkılâb eder. İnsan, bazı Frenkler ve Frenkmeşrebler gibi, ihtirasat-ı hayvaniyede terakki ettikçe, daha şiddetli bir hayvaniyet mertebesini alır. Sen görüyorsun ki, hayvanatın kemiyet ve adet itibarıyla hadsiz bir çokluğu varken, ona nisbeten insan gayet az iken, umum envâ-ı hayvanat üstünde sultan ve halife ve hâkim olmuştur.

İşte, muzır kâfirler ve kâfirlerin yolunda giden sefihler, Cenab-ı Hakkın hayvanatından bir nevi habislerdir ki, Fâtır-ı Hakîm onları dünyanın imaratı için halk etmiştir. Mü’min ibâdına ettiği nimetlerin derecelerini bildirmek için, onları bir vâhid-i kıyasî yapıp, akıbette, müstahak oldukları Cehenneme teslim eder.

İşte, küffarın ve ehl-i dalâletin bir hakikat-i imaniyeyi inkâr ve nefyetmelerinde kuvvet yoktur. Çünkü nefiy sırrıyla, ittifakları kuvvetsizdir; bin nefyediciler, bir tek hükmündedir. Meselâ, bütün İstanbul ahalisi, Ramazanın başında, ayı görmediğinden nefyetse; iki şahidin ispatıyla, o cemm-i gafîrin nefiy ve ittifakı sukut eder. Madem küfrün ve dalâletin mahiyeti nefiydir ve inkârdır ve cehildir ve ademdir; küffarın kesret ile ittifakı ehemmiyetsizdir. Ehl-i hakkın, hak ve sabit ve sübutu ispat olunan mesâil-i imaniyede şuhuda istinad eden iki mü’minin hükmü, hadsiz ehl-i dalâletin ittifakına râcih olur, galebe eder.

Bu hakikatin sırrı şudur ki: Nefyedenlerin davaları sureten bir iken, müteaddittir; birbiriyle ittihad edemez ki kuvvetlensin. İspat edicilerin davaları ittihad ediyor, birbirinden kuvvet alır. Çünkü gökteki hilâl-i Ramazanı görmeyen der ki: “Benim nazarımda ay yoktur. Benim yanımda görünmüyor.” Başkası da, “Nazarımda yoktur” der. Daha başkası da öyle der. Her biri kendi nazarında “Yoktur” der. Her birinin nazarları ayrı ayrı ve nazara perde olan esbab dahi ayrı ayrı olabildiği için, davaları da ayrı ayrı olur, birbirine kuvvet veremez.

Fakat ispat edenler demiyor ki: “Benim nazarımda ve gözümde hilâl var.” Belki “Nefsü’l-emirde, göğün yüzünde hilâl vardır, görünür” der. Görenler bütün aynı davayı ve “Nefsü’l-emirde vardır” der. Demek bütün davalar birdir.

Nefyedenlerin nazarları ayrı ayrı olduğundan, davaları da ayrı ayrı olur. Nefsü’l-emre hükmedemiyorlar. Çünkü nefsü’l-emirde nefiy ispat edilmez. Çünkü ihata lâzımdır. “Bir şeyin hiçbir zaman, hiçbir yerde ve hiçbir şekilde olmadığı iddiası çok büyük zorluklarla ispat edilebilir.” [Arabî ibarenin meali] bir kaide-i usuldür.

Evet, bir şeyi dünyada var desen, yalnız o şeyi göstermek kâfi gelir. Eğer yok deyip nefyetsen, bütün dünyayı eleyip göstermek lâzım gelir ki, tâ o nefiy ispat edilsin.

İşte bu sırra binaen, ehl-i küfrün bir hakikati nefyetmesi ise bir meseleyi halletmek veyahut dar bir delikten geçmek veyahut bir hendekten atlamak misalindedir ki, bin de, bir de, birdir. Çünkü birbirine yardımcı olamaz. Fakat ispat edenler nefsü’l-emirde hakikat-i hâle baktıkları için, müddeaları ittihad ediyor. Kuvvetleri birbirine yardım eder. Büyük bir taşın kaldırılmasına benzer ki, ne kadar eller yapışsa daha ziyade kaldırması kolay olur ve birbirinden kuvvet alır.

Mesnevî-i Nuriye, Zühre, s. 174-176

LÛ­GAT­ÇE:

adem: yokluk.

cemm-i gafîr: pek kalabalık insan topluluğu, ekseriyet, çoğunluk.

esbab: sebepler.

Frenkmeşreb: Avrupalı gibi, Batılıları taklit eden.

ihtirasat-ı hayvaniye: hayvanî ihtiraslar, his ve arzular.

kemiyet: bir şeyin adet, miktar ve sayı olarak ifade edilebilen durumu, nicelik.

kesret: çokluk.

mesâil-i imaniye: imanî meseleler.

müteaddit: çok sayıda, birçok.

nefiy: inkâr etme, olumsuzlama, reddediş.

nefsü’l-emir: işin aslı, hakikati, ta kendisi.

râcih: üstün.

terakki: ilerlemek.

vâhid-i kıyasî: ölçü birimi.

Okunma Sayısı: 2166
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı