"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’dan her taife istifade ediyor

Risale-i Nur'dan
03 Eylül 2022, Cumartesi
Beşinci İşaret

Risaleler umumiyetle pek çok intişar ettiği halde, en büyük âlimden tut, tâ en âmî adama kadar ve ehl-i kalp büyük bir velîden tut, tâ en muannid dinsiz bir feylesofa kadar olan tabakat-ı nâs ve taifeler o risaleleri gördükleri ve okudukları ve bir kısmı tokatlarını yedikleri halde tenkit edilmemesi ve her taife derecesine göre istifade etmesi, doğrudan doğruya bir eser-i inayet-i Rabbaniye ve bir keramet-i Kur’âniye olduğu gibi, çok tetkikat ve taharriyatın neticesiyle ancak husul bulan o çeşit risaleler, fevkalâde bir sür’atle, hem idrakimi ve fikrimi müşevveş eden sıkıntılı inkıbaz vakitlerinde yazılması dahi bir eser-i inayet ve bir ikram-ı Rabbânîdir.

Evet, ekser kardeşlerim ve yanımdaki umum arkadaşlarım ve müstensihler biliyorlar ki On Dokuzuncu Mektub’un beş parçası, birkaç gün zarfında, her gün iki üç saatte ve mecmuu on iki saatte, hiçbir kitaba müracaat edilmeden yazılması, hatta en mühim bir parça ve o parçada lâfz-ı Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm kelimesinde zâhir bir hatem-i nübüvveti gösteren Dördüncü Cüz üç dört saatte, dağda, yağmur altında ezber yazılmış. Ve Otuzuncu Söz gibi mühim ve dakik bir risale, altı saat içinde bir bağda yazılmış. Ve Yirmi Sekizinci Söz, Süleyman’ın bahçesinde bir, nihayet iki saat içinde yazılması gibi, ekser risaleler böyle olması; ve eskiden beri sıkıntılı ve munkabız olduğum zaman en zâhir hakikatleri dahi beyan edemediğimi, belki bilemediğimi yakın dostlarım biliyorlar. Hususan o sıkıntıya hastalık da ilâve edilse daha ziyade beni dersten, teliften men etmekle beraber en mühim Sözler ve risaleler, en sıkıntılı ve hastalıklı zamanımda, en sür’atli bir tarzda yazılması, doğrudan doğruya bir inayet-i İlâhiye ve bir ikram-ı Rabbânî ve bir keramet-i Kur’âniye olmazsa nedir?

Hem hangi kitap olursa olsun böyle hakaik-ı İlâhiyeden ve imaniyeden bahsetmiş ise alâküllihal bir kısım mesâili, bir kısım insanlara zarar verir. Ve zarar verdikleri için her mesele herkese

neşredilmemiş; halbuki şu risaleler ise şimdiye kadar hiç kimsede –çoklardan sorduğum halde– sû-i tesir ve aksü’l-amel ve tahdiş-i ezhan gibi bir zarar vermedikleri, doğrudan doğruya bir işaret-i gaybiye ve bir inayet-i Rabbaniye olduğu bizce muhakkaktır.

Mektubat, s. 442

LÛ­GAT­ÇE:

âmî: cahil, okur yazar olmayan.

dakik: ince, anlaşılması, fark edilmesi büyük dikkat isteyen.

eser-i inayet-i Rabbaniye: Allah’ın yardımlarının eseri, neticesi.

hatem-i nübüvvet: peygamberlik mührü.

intişar: yayılma, dağılma.

muannid: inatçı, direnen.

müstensih: bir yazının kopyasını çıkaran, yazarak çoğaltan.

tabakat-ı nâs: insan sınıfları, insan tabakaları.

tahdiş-i ezhan: zihinleri kurcalamak, yaralamak.

Okunma Sayısı: 1544
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    3.9.2022 16:42:39

    "Hususan o sıkıntıya hastalık da ilâve edilse daha ziyade beni dersten, teliften men etmekle beraber en mühim Sözler ve risaleler, en sıkıntılı ve hastalıklı zamanımda, en sür’atli bir tarzda yazılması, doğrudan doğruya bir inayet-i İlâhiye ve bir ikram-ı Rabbânî ve bir keramet-i Kur’âniye olmazsa nedir?" İnayet altında olduğumuzun ve yolumuzun doğrularını izhar eden mezkur kerametler kafalardaki soru işaretlerini gideriyor vesselâm.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı