"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şu temelsiz ömür, bir rüzgâr gibi uçar gider

Risale-i Nur'dan
18 Ocak 2024, Perşembe
Evet, her kim ki, rahmetin nihayetsiz denizini bulsa, elbette bir katre serap hükmünde olan cüz-i ihtiyârına itimad etmez; rahmeti bırakıp, ona müracaat etmez.

[...]

Eyvah! Aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzeran-ı hayat, bir uykudur; bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgâr gibi uçar gider.

[...]

Kendine güvenen ve ebedî zanneden mağrur insan, zevale mahkûmdur; sür’atle gidiyor. Hane-i insan olan dünya ise, zulümat-ı ademe sukut eder. Emeller bekasız, elemler ruhta bâkî kalır.

[...]

Madem hakikat böyledir; gel, ey hayata çok müştak ve ömre çok talip ve dünyaya çok âşık ve hadsiz emellerle ve elemlerle mübtelâ bedbaht nefsim! Uyan, aklını başına al! Nasıl ki yıldız böceği, kendi ışıkçığına itimad eder, gecenin hadsiz zulümatında kalır; bal arısı kendine güvenmediği için gündüzün güneşini bulur, bütün dostları olan çiçekleri, güneşin ziyasıyla yaldızlanmış müşahede eder; öyle de, kendine, vücuduna ve enaniyetine dayansan, yıldız böceği gibi olursun. Eğer sen, fânî vücudunu, o vücudu sana veren Hâlık’ın yolunda feda etsen, bal arısı gibi olursun, hadsiz bir nur-u vücut bulursun. Hem feda et; çünkü şu vücut sende vedia ve emanettir.

[...]

Hem Onun mülküdür, hem O vermiştir. Öyle ise, minnet etmeyerek ve çekinmeyerek fenâ et, feda et; tâ beka bulsun. Çünkü nefy-i nefiy ispattır. Yani, yok, yok ise, o vardır; yok, yok olsa, var olur.

[...]

Hâlık-ı Kerîm, kendi mülkünü senden satın alıyor. Cennet gibi büyük bir fiyatı verir. Hem o mülkü senin için güzelce muhafaza ediyor, kıymetini yükselttiriyor; yine sana hem bâkî, hem mükemmel bir surette verecektir. Öyle ise, ey nefsim, hiç durma! Birbiri içinde beş kârlı bu ticareti yap; tâ beş hasaretten kurtulup, beş rıbhı birden kazanasın. [Beş kârlı ticaret ile beş hasaret için bknz: Sözler, Altıncı Söz.]

Sözler, 

On Yedinci Söz, s. 243

LÛ­GAT­ÇE:

cüz-i ihtiyâr: seçme hakkı, tercih etme serbestliği.

enaniyet: benlik.

güzeran-ı hayat: geçip giden hayat.

Hâlık: yaratan, Allah.

Hâlık-ı Kerîm: ikramı bol ve her şeyi yaratan, Allah.

hasaret: zarar.

müştak: isteyen, can atan.

nefy-i nefiy ispattır: bir şeyin yokluğunun olmaması varlığının ispatıdır.

rıbh: kazanç, kâr.

sukut etmek: düşmek.

vedia: emanet.

zevale mahkûm olmak: yok olmaktan kurtulamamak.

ziya: ışık.

zulümat: karanlıklar.

zulümat-ı adem: yokluk karanlıkları.

Okunma Sayısı: 1976
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk çalık

    18.1.2024 21:05:35

    "Eyvah! Aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzeran-ı hayat, bir uykudur; bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgâr gibi uçar gider." Bu kadar veciz özetlenir hakikat. Okurken vicdanımız sızlıyor...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı