"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tevafukların mahremiyeti

Süha İsmail Hubbay
02 Aralık 2018, Pazar 00:30
Bediüzzaman’ın ve Nur Talebelerinin Risale-i Nur’u takdirlerini, hususiyle mahrem risalelerdeki tevafukları, kendilerini övme olarak algılayıp eleştirenler oluyor.

Dinsizliğin ve sapkınlığın küresel, kütlesel, kültürel ve bilimsel yollarla ve derin devletin resmî ideolojisiyle hücuma geçtiği bir dönemde Bediüzzaman’ın, maneviyat kuvvetini harekete geçiren bazı cifir-ebced çıkarımlarını diline doluyorlar var. Cemaat halinde saldıran dinsizliğe karşı tek başına Bediüzzaman’ın, bir avuç talebesini âyet, hadis ve bazı ehl-i keşifin nazmından ebcedî/cifrî rakamsal tevafuklar ve çıkarımlar yaparak küfre ve dalalete karşı şevklendirmesini şeriat ve ilim mihenginde yargılamaya kalkışıyorlar.

Unutmamalıyız ki: İnsanları, yaptıkları güzel işleri takdir etmeye sevkeden de aslında herkesten önce kendi vicdanlarındaki ‘adalet’ duygusudur, fakat bu duyguya benliğin ‘övünme’ hissi de karışır ise ortaya karışık bir durum çıkar.

Beğenilmek, sevilmek ve övülmek, bir güzelliğin, mükemmelliğin veya faziletin hakkıdır ve belki de ihtiyacıdır. Fakat aşırı övgüler, o güzelliği içerden bozan zehirli baldırlar.

Her olayı veya sözü, vâki olduğu yer ve şartlar hesaba katarak değerlendirirsek doğru anlarız ve isabetli yorumlar yapmış oluruz. Biliyoruz ki: Bediüzzaman, devlet gücünü kullanarak topluma hücum eden dinsizlik akımına, dinin ve maneviyatın gücüyle karşı koymuştur. Dinsizliğin maddî metaryallerine ve psikolojik harp tekniklerine karşı Bediüzzaman dinin manevî güç kaynaklarıyla cevap vermiştir. Bediüzzaman’ın itikadî, fıkhî ve amelî bağlayıcılığı olmayan cifrî sayısal tevafuk çıkarımlarını, sanki itikadî/fıkhî bir konuymuş gibi şeriat ve ilim mihenginde yargılayıp şirk, sapkınlık veya psikolojik rahatsızlık gibi hükümlere bağlamak, şer’î ve ilmî değil, hissî ve keyfîdir; belki de hasetle veya enaniyet-i ilmiyeyle ilgilidir.

Dayatılan resmî rejime karşı dönemindeki bütün ulema ve meşayıhtan daha ciddi ve net bir karşı duruş ortaya koyan allame ve dava adamı Üstad Bediüzzaman’ın, kitaplarda gözüne ilişen bazı sırlı tevafuklara kendisinin değil, etrafındaki hususiyle bazı sufi-meşrep talebelerinin ihtiyaçları vardı. Bunları, bir korku döneminde kuvve-i maneviyeyi takviye ve vesile-i şevk birer hediye-i ilahî saydı.

Bediüzzaman’ın hususiyle mahrem risalelerinde, bazı sufi-meşrep talebelerin ilgi ve ihtiyaçlarına binaen vesile-i şevk kastıyla ve dar dairede okumaları şartıyla kaydettiği, bazı tarihsel tevafukları ve rakamsal denk düşü(r)meleri, sanki ortada bir şirk ve dalalet konusu varmış gibi serrişte etmenin âlemi yoktur. Mü’minin Kur’an-ı Kerim’i açtığı bir anda, tam da ihtiyacı olan bir âyet-i kerimenin tevafuken karşısına çıkması ne kadar ilahî bir işaret ise, Bediüzzaman’ın mahrem risalelerde bazı işarî tevafuk çıkarımları da işte o kadar ilahî birer hediyedir. 

Büyük iman davası yanında bu tevafuk cilveleri, ‘gönül çerezleri’ veya ‘şekerlemeler’ mesabesindedir, Nur Mesleği’nin kurucu değerleri değillerdir. Mahrem risalelerdeki tevafukların bir mahremiyeti vardır, ağyarın diline düşerse, ayağa düşer. Nur Dairesi’nde harîm-i hareme mahrem olanlar için bunlar, kalbî, hissî zevkî ve şevkî bahislerdir; başkalarına açılmaları, tartışmaya açılmalarıdır. İlmî bahisler olmadığı için, münazaraya mevzu da olamazlar. Oldurulursa, haksız eleştiri, itiraz ve reddiyelerin çıkması kaçınılmaz olur.

Okunma Sayısı: 1752
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hasan Sinan Kosmaz

    2.12.2018 14:02:33

    Yazarimizi tebrik ederim, gözden kacirdigimiz ve bazen bize göre artik mahremiyeti kalmamis gibi davrandigimiz bir konu. Yalniz ilmi bir mevzu degil kismina tamamen katilmiyorum. Tam aksine ilmi yüksek bir mevzudur diye kanaatim var. Selametle

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı