"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye gençliğini İran gençliği ile karşılaştırdınız mı?

Şükrü BULUT
08 Ağustos 2022, Pazartesi
Bir buçuk asra yakındır demokrasi peşinde koşan bu iki Müslüman millet arasındaki hürriyet paralelliğini herkes kabul etmeyebilir.

Demokrasiyi kısmen yaşamalarında ve Avrupalılaşmadaki pratiklerinde de yine paralellikleri var. Bu noktadan diğer İslâm milletlerine benzemezler, İran ile Türkiye… İran İslâm Devriminin kendisinden önceki bazı hürriyet ve hakları rafa kaldırdığını tartışmıyoruz. Mevcut İran rejiminin hem şeriata ve hem de Avrupa hukukuna göre “DOĞRU DEMOKRASİDEN” hayli uzaklarda seyrettiğini de biliyoruz. İran gençliğinin bu husustaki şanssızlığı bizden daha fazla. Zira istibdadı icra edenleri halk görse de, hürriyet ve adalet yollarını şeriat adına kapayan idareciler, gençliği ümitsiz ve çaresiz bırakmışlar. İdarenin bu baskısıyla; vatana, dine, geleneğe ve tarihe bir küskünlük oluşturulmuş, gençlikte... Bu halet-i ruhiye ile kendisini Batı ülkelerine atan İran gençliğinin din ve mukaddesatlarını tamamen terk edişleri; rejim ile dini birleyen yaklaşımların dan değil mi? Onların mukaddesatlarına bir daha dönüp bakmamaları, işte bu şiddetli istibdadın neticesidir, kanaatindeyiz.

Türkiye’miz de geçmişte kısmi olarak demokrasi nimetlerini görmüştü. Hâkim medyanın ve siyasetçilerin yoğun baskılarına rağmen sosyal medyalardaki akislerden de bunu anlayabiliyoruz. Dini ve mukaddesatı alet ederek iktidara gelen AKP hükümetinin yirmi iki senelik iktidarına dönüp bakan gençlerimizde maalesef ümitsizlik hastalığı baş göstermiş. İlk geldiklerindeki hürriyet açılımlarını hatırlatan o kadar gazeteci var ki… En büyük darbenin de “ADALETSİZLİKTEN“ kaynaklandığını tekrar etmemize gerek var mı? 12 Eylülcülerin başlattığı Neoliberal politikaları zamana göre revize eden bu iktidarın yaptığı haksızlıkların kokuşmasında ortaya saçılan kokular, gençliğin burun direklerini kıracak şiddette olunca; iktidara yönelik başlayan görünür-görünmez protestolardan dindarlık, temel ahlâki prensipler, insani değerler ve adalet duygusu da nasiplerini alıyorlar. Yakın zamana kadar; dindarlardan zarar gelmeyeceğini büyüklerinden dinlemiş ve bu çürümeler için çare olarak dini referans gösterenlerin kendileri bu hukuksuzluk, ayırımcılık, hırsızlık ve adaletsizliğe alet olduklarını gören gençlikte, dindarlığa karşı bir tepki gelişiyor. Dindarların tam zıddına bir yürüyüş düşünelim… M. Kemal’in bayraklaştırılması, müstehcenlik, sokaktaki iffetsizlik, mukaddesata tepki, büyüklerine hürmetsizlik, herşeye itiraz ve nihayet anarşizm…

Sokaktaki gençliği dini ve milli değerlere tepkili gören gizli komünist ve masonlara gündoğdu, Türkiye’de… İçişleri nin bilgisi dâhilinde, ülke dışından finanse edilen binlerce STK’ ların halk tarafından bilinmediğini zanneden yetkililerimizin gafleti ayrı bir acayiplik gösteriyor. Köşebaşı provokasyon ve kutsalları incitecek şovlar ve beyanlar… Sosyal medyadaki fecaati dillendirmeye hiç gerek yok. Gençlerin dimağlarına inkâr, şüphe ve hayâsızlığı enjekte eden milyonlarca videolar, internet siteleri ve bazı sosyal medya platformlarındaki kızıl zehirler…

Avrupa ve ABD’ ye yerleşmiş İranlıların dine ve mukaddesata tepkilerini hiç ölçtünüz mü? Dinin ameli ciheti bir tarafa, itikadi yönden imanlarını kaybetmiş milyonlarca tahsilli İranlı ile karşılaşıyorsunuz. İşte dini siyasete alet ederek iktidara gelmiş ve küresel dinsizlere arkasını dayayarak dindarlık kostümleriyle gençliğin hayâllerini tarumar eden ve ufuksuz bırakan siyasetçilerimizin ülkeye verdikleri zararın, İran İslâm Devriminin dine verdiği zarardan daha fazla olduğunu düşünüyorum. Zira İran’ın istibdadı milli görünüyor. Dindarlıkları mezhep taassubuna bulansa da, ekserisi samimi insanlar. Yine ufukta az da olsa bir ümit ışığını oradaki gençler görebilir. Fakat bizdeki dindar görünümlü siyasetçilerin destekçileri “Global müstebitler” olunca, haklı olarak gençlerimiz vatanlarındaki istikbal ümitlerini kaybediyorlar. İdarecilerimiz de zımnen onların yurtdışına çıkmalarını destekler manada beyanlarda bulunuyorlar. AB veya ABD nin Türkiye’deki gençliği vizeden muaf tuttuklarını bir nebze düşünelim… İşte o zaman korkarız ki, bu müstebit politikaları gençliğe dayayanlar da ülkeyi terkederler…

Okunma Sayısı: 2118
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Zeliha

    9.8.2022 17:31:25

    Türkiye gençleri İran gençlerinden her zaman daha hürdü. Orada rejimin somut baskısı bizim için ölçü olabiliyordu. Ama son 20 yılda Türkiye halkının ve de gençlerinin imtihanı şiddetlendi. Dünyevilesme sevdası ile Dinden uzaklaşan gençler siyasal İslam eli ile daha da derin bir tuzağa düştü. En çokta akp sevdalısı ailelerin çocuklarına yaklasimlari da bunu destekledi. Yani İran da rejimin yaptığı baskıyı burda aileler yaptı. Akp adına. Tablo ortada sonuç aynı İran gençliği gibi yurtdışına kaçışlar başladı. Ama Türkiye İran gibi olamayacağı için kacanda dini terk edende o kadar olmayacaktır inşaallah. Risale-i Nur bu memlekete boşuna gelmemiş. Kahraman Türk gençliği bu geçici süreçten inşaallah kendini kurtarmış olarak çıkacaktır. 1952 de ki gençlik mahkemesi çok ümit veriyor. Atılan tohumlar er geç filizlenecektir.

  • Hıdır Yıldırım

    8.8.2022 22:26:52

    Tesbitleriniz tam isabetli. İstibdat ve baskıyla huzura ve refaha kavuşmuş bir millet gösterebilir misiniz? Elbette ki hayır. Türkiye ve İran halkı bu yanlış gidişata meşru yollardan dur diyebilmelidir. Tek çıkış yolu hür ve demokratik parlamenter sistemdir.

  • İ. Seyda

    8.8.2022 14:10:17

    GAMAAN'ın 2022 İran araştırması önemli bilgiler veriyor. Nüfusun %88'i, “demokratik bir siyasi sisteme sahip olmayı” “oldukça iyi” veya “çok iyi” görüyor. Öte yandan, nüfusun %67'si “şeriatla yönetilen bir sisteme sahip olmayı” “oldukça kötü” veya “çok kötü” görüyor. Bu sonuçların anlamı nedir, tabloyu nasıl okumalı acaba?

  • Hüseyin T

    8.8.2022 12:50:30

    (2)Bir şeyin yokluğu onun varlığını hissettirir.. İran'ın bugünkü durumu yukarıdaki tabloyu düşündürüyor...

  • Hüseyin T

    8.8.2022 12:50:12

    (1)Cemaatler ve tarikatlar başta olmak üzere, müslümanların ekserisi tarafından demokrasi; batı icadı küfür rejimi sayıldı ve bu argüman da ne yazık ki genel kabul gördü. İslam adına neşriyatta bulunan yayınlar, çoğunlukla genç beyinlere sürekli olarak bu konuyu işledi. Küreselleşmiş dünyada demokrasi olmadan tahammül, tahammül olmadan özgürlük, özgürlük olmadan ekmek olamayacağı, bilinmediği için, "hürriyet" dinden çıkmanın ilk adımı sayıldı... Bilinçli ya da bilinçsizce kurulan bu şeytanî denklem halen bile kırılabilmiş değil.. Zannedildiği gibi haklar ve özgürlükler korunmadığı zaman öyle yerli yerinde durmaz..Çıkar ve güç grupları hürriyet ve hakları kendilerine engel olarak görür, batı'nın icadı olarak lanse eder ve İslam adına bu yapıları tedavülden kaldırır.. Haklar ve demokrasi yürürlükte iken kıymetleri pek bilinmez .. Balığın içinde yüzdüğü suyun farkında olmadığı gibi.. Su olmadığı zaman balık nefes alamaz/ yüzemez ,ancak o zaman suyun,hürriyetin öneminin farkına varır..

  • Alpaslan Öztoprak

    8.8.2022 11:12:32

    Bu zamandaki imkânları değerlendiremiyen,ne yapacağını bilmeyen, ideali olmayan,ezberci, taklitçi, umutsuz,hayalsiz,materyalist bir gençlik....... Örf,adet, töre ,cemaatlardan,toplumdan ve aileden kopmuş bunuda hürriyet diye değerlendirmeye kalkan Direnci olmayan,pısırık bir gençlik..... Eğer böyle bir nesil Türkiye'deki şartlar içinde yetişiyorsa, bizlerinde hatası çok..... Üstadı ve Risaleleri tanıtamadık, değerlerini, tarihini öğretemedik,öğrenemedik ..... Nasıl yaşarsan öyle idare edilirsiniz diye bir söz var...yirmi seneden begri AKP iktidarını ayakta tutanların ,destekleyenlerin hatasını tüm toplum çekiyor.....burada Avrupa'daki gençlerin durumuda içler acısı.....onun için yazınızın başlığı ve içerisi bir neslin nereye yönlendirildigini gösteriyor...teşekkürler

  • S.topuz

    8.8.2022 09:13:53

    "Meşrutiyeti, meşruiyet unvanı ile telakki ve telkin ediniz. Tâ yeni ve gizli ve dinsiz bir istibdad, pis eliyle o mübareki ağrazına siper etmekle lekedar etmesin. Hürriyeti, âdâb-ı şeriatla takyid ediniz. Zira cahil efrad ve avam-ı nâs kayıdsız hür olsa, şartsız tam serbest olsa, sefih ve itaatsız olur. Adalet namazında kıbleniz dört mezheb olsun. Tâ ki, namaz sahih ola. Zira hakaik-i meşrutiyetin sarahaten ve zımnen ve iznen dört mezhebden istihracı mümkün olduğunu dava ettim. Ben ki, bir âdi talebeyim. Ulemaya farz olan bir vazifeyi omuzuma aldım, demek cinayet ettim ki, bu tokadı yedim. " Tarihçe-i Hayat - 65

  • S.topuz

    8.8.2022 09:06:09

    "Ve hammalların umum yerlerini ve kahvelerini gezdim. Geçen sene anlayacakları surette meşrutiyeti onlara telkin ettim. Şu mealde: "İstibdad, zulüm ve tahakkümdür. Meşrutiyet, adalet ve şeriattır. Padişah, Peygamberimizin emrine itaat etse ve yoluna gitse halifedir. Biz de ona itaat edeceğiz. Yoksa, Peygambere tâbi olmayıp zulüm edenler, padişah da olsalar haydutturlar. Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı; san'at, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz. Ve bizi bir cihette teyakkuza ve terakkiye sevkeden hakikî kardeşlerimiz Türklerle ve komşularımızla dost olup el ele vereceğiz. Zira husumette fenalık var, husumete vaktimiz yoktur. Hükûmetin işine karışmayacağız. Zira, hikmet-i hükûmeti bilmiyoruz... " Tarihçe-i Hayat - 64

  • S.topuz

    8.8.2022 08:53:08

    " Meşrutiyet ki, adalet ve meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibarettir. Onüç asır evvel şeriat-ı garra teessüs ettiğinden, ahkâmda Avrupa'ya dilencilik etmek, din-i İslâma büyük bir cinayettir. Ve şimale müteveccihen namaz kılmak gibidir. Kuvvet kanunda olmalı. Yoksa istibdad tevzi olunmuş olur. اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْقَوِىُّ الْمَت۪ينُ hâkim ve âmir-i vicdanî olmalı. O da marifet-i tam ve medeniyet-i âmm veyahut din-i İslâm namıyla olmalı. Yoksa istibdad daima hükümferma olacaktır. İttifak hüdadadır, heva ve heveste değil. İnsanlar hür oldular amma yine abdullahtırlar. Herşey hür oldu. Başkasının kusuru, insanın kusuruna sened ve özür olamaz. Yeis, mani'-i herkemaldir. "Neme lâzım, başkası düşünsün" istibdadın yadigârıdır." Tarihçe-i Hayat - 59

  • S.topuz

    8.8.2022 08:51:36

    "Talebeliğin bana verdiği vazife ile ve hürriyetin ferman-ı mezuniyetiyle ihtar ediyorum ki: Ey ebna-yı vatan! Hürriyeti sû'-i tefsir etmeyiniz, tâ elimizden kaçmasın. Ve müteaffin olan eski esareti başka kabda bize içirmekle bizi boğmasın. {(Haşiye): Evet daha dehşetli bir istibdad ile, pek acı ve zehirli bir esareti bize içirdiler.} Zira hürriyet, müraat-ı ahkâm ve âdâb-ı şeriat ve ahlâk-ı hasene ile tahakkuk eder ve neşvünema bulur." ......... Bedîüzzaman Tarihçe-i Hayat - 56

  • Bülent Bektaş

    8.8.2022 08:31:00

    Çok güzel bir yazı olmuş Emeğinize saglık

  • Ahmet Danışmaz

    8.8.2022 02:20:24

    Evet, maalesef akp iktidarı ve destekçileri en büyük zararı yine kendi gençliğine verdiler. Yani oturdukları dalı kestiler, ve kesiyorlar. O açıdan İran karşılaştırması doğru. Ama bu milletin elinde Nurlar var. Doğru islamın ve hukuk devletinin ne olduğunu biliyorlar. İnancım bu dönemin geçici olduğu yönünde. Selamlar

  • Ahmet

    8.8.2022 01:41:07

    Türk gençliği bilinçlice batıya yönlendirilirken, dünyanın yetmiş iki milletinden gelen gençlere yolhanı edildi, Türkiye.

  • Cevad

    8.8.2022 01:34:56

    İran ile Türkiye’nin demokrasi tarihçelerinin ehemmiyetleri, demokrasi sevdalılarınca okunursa, konu daha da somutlaşır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı