“Size danışmak için gelen kadın ve erkeklerin psikolojik tablosu iyiye mi, kötüye mi gidiyor?” 

Muhatabım dinî hassasiyetleri olan mütesettir bir uzmandı. Ona gelen kişiler de öyleydi. Ama öyle bir tablo çizmişti ki, şaşırıp kalmıştım…Cevap “Bir dokun. Bin ‘ah’ işit” nev’îndendi. İstisnaları olsa da genel tabloyu özetlemişti: “Kadınları anlamakta zorlanıyorum. Çok değiştiler. Öyle danışanlarım var ki, artık medyada kadına şiddet haberlerini gördüğümde ‘Acaba ne yaptı da erkeği bu hâle getirdi?’ diye sorar olmaya başladım” deyip anlatmaya başlamıştı…

Erkek herhangi bir problem karşısında tepkisini açık ve net olarak ifade ederken, kadın sanki bir şey yokmuşçasına davranmakta, oysa ki içten içe hesaplar yapmaktaydı. Eşinin kendine karşı haksız olarak gördüğü tavrına karşı içinde fırtınalar kopsa bile, hemen tepki vermemekte, tepkisini zamana yaymaktaydı. Bu tavır aile içi problemleri içinden çıkılmaz hale getirebiliyordu!

Sözgelimi boşanma dâvâlarında bu tavır o kadar netti ki! Kadın eşinin elindeki mal varlığının çoğunu alabilmek için dâvâyı açmadan aylar öncesinden plânlar yapıp, dilekçeler yazıyordu. En son safhada erkek, olanlar karşısında şaşkın ve çaresiz, çoğu zaman da öfkeyle tepki veriyordu…

Hele de sanal âleme meraklı ailelerde işin içinden çıkmak daha da zorlaşıyordu. İnternetteki eski arkadaşlar, yazışmalar, fotoğraflar da devreye girince ortalık iyice karışıyordu. 

Konuşmayı “Artık erkekleri kadın şiddetinden koruma derneği açmayı bile düşünebilirim” cümleleriyle gülerek tamamladı.

Bense beklemediğim bu tablo karşısında durumun Risale-i Nur’daki izdüşümünü aramakla meşguldüm: Bu durum neyin işaretiydi?

RİSALE-İ NUR’DAN İLGİNÇ BİR TAHLİL!

Risale-i Nur’u gerek şahsî okumalarda, gerekse sohbetlerde mütalâa ederken üzerinde çok düşündüğüm bir nokta vardır: Kadınların riyakârlığı! Sadece bana değil, hemcinslerime de ilginç gelir bu tesbit! Hanımlar Rehberi’nde yer alan bu tahlil ne zaman bir sohbet ortamında okunsa üzerinde fikir yürüyüşleri yaparız… Geniş dairede feminizmdir belki de anlatılan, ama dar dairede Risale-i Nur’a muhatap olan biz hanımlara ne söyler şu satırlar? 

“Şimdi terbiye-i İslâmiyeden ve amâl-i uhreviyeden en kıymetli ve en lüzumlu esas, ihlâstır. 

Bu çeşit şefkatteki kahramanlıkta o hakikî ihlâs bulunuyor. Eğer bu iki nokta o mübarek taifede inkişafa başlasa, daire-i İslâmiyede pek büyük bir saadete medar olur. Hâlbuki erkeklerin kahramanlıkları mukabelesiz olamıyor; belki yüz cihette mukabele istiyorlar. Hiç olmazsa şan ve şeref istiyorlar. Fakat maattessüf biçare mübarek taife-i nisâiye, zalim erkeklerinin şerlerinden ve tahakkümlerinden kurtulmak için, başka bir tarzda, zaafiyetten ve aczden gelen başka bir nevide riyâkârlığa giriyorlar.”     

İHLÂS - ZALİM ERKEKLER - RİYAKÂR KADINLAR

İhlâs, sadece ubudiyetin değil, aile içi iletişimde eşler arasındaki uyumun da ruhu hükmündedir. Çocuk eğitiminin de özüdür. Velhasıl kulluğun hülâsasıdır. 

Şefkatini ihlâsla kullanan bir kadın sadece şahsî ve ailevî hayatında değil, toplum hayatında da büyük inkişaflara vesile olur. Menfaat beklentileri o ihlâsı bozar. Evliliğini, çocuk eğitimini, hatta boşanmasını bile maddî menfaatler üzerine kuran kadın önce kendi iç huzurunu kaybeder. 

Bediüzzaman Hazretleri’nin son tahlilde kadının içine düştüğü bu durumdan zalim erkekleri mesul tutması ilginçtir! Zalim erkeklerin kötülükleri ve baskıları karşısında, zayıf ve kuvvetsiz olan kadının kendisini kurtarmak için bir nevî riyakârlığa girmesinin sorumlusu erkeklerdir!

HÜLÂSA

Babalar, oğullar, ağabeyler, kocalar… Kadınların hayatındaki erkekler… 

Anneler, kızlar, ablalar, hanımlar… Erkeklerin hayatındaki kadınlar…

Hayatımızdaki dengenin adı: İhlâs, yani “Nasıl davranırsam Rabbimi razı ederim?” gayreti.

Bundan ötesi lâf u güzaf…