"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adalet

Zafer AKINCI
06 Eylül 2025, Cumartesi
Yanlış anlaşılan hususlardan birisi de, Üstadımızın adalet meselesine olan yaklaşımıdır.

Risale-i Nurda adalet üzerine çok bahis var. Kişinin ve toplumun hukuku ile alâkalı öncelikle adalet-i mahza üzerinde durulmuştur. Adalet-i mahzanın mümkün olmadığı yerde, adalet-i izafiyeye cevaz verildiği söylenmiştir. “Birisinin hatası ile başkası mesul olmaz” ayetinin ikazı ile mazlumun hukukunun önemli olduğunu çok yerde ifade etmiştir. Dahası o dönemde işlenilen bütün zulümlere karşı çıkmıştır.

Üstadımız o zamanki işlenilen zulümlere karşı çıkmakla beraber, o işlenilen zulümleri, zulmedenleri, mağdurları hayatına, Risale-i Nura çok fazla almamıştır. Yanına gelen talebelerle, yaptığı sohbetlerde, yazdığı Risalelerde buna fazla yer vermemiştir.

Tek partinin en zulümlü döneminde, binlerce zulümler işlenmiş, yüz binlerce mazlum var. Üstadımız bu zulümlere karşı çıkmakla birlikte, Şeyh Said hadisesi, İstiklal Mahkemeleri, İskilipli Atıf hocanın asılması, şapka için idam edilenler, Dersim katliamı ve daha nice zulümler, Risale-i Nur’da, Üstadımızın hayatında ayrıntısıyla fazla yer almamıştır. 

Bunları sürekli gündemine alarak, işi ümitsizliğe, dahası işi siyasî mücadeleye, mübarezeye, kavgaya vardırmamıştır. Çünkü, bunun sonunun, yeni zulümler, yeni mazlumiyetler, daha fazla zararlar olduğunu görmüştür. Daha da önemlisi, onları fazla gündemine alarak, kendi davasının gölgelenmesini, yanlış anlaşılmasını, ikinci üçüncü sıraya düşmesini istememiştir. 

Ayrıca, toplumda yaşanılan birçok mazlumiyetlerin gerisinde bazen yanlış metodlar, menfîhareketler var. Bunları çok fazla gündemine taşıdığında, menfî hareket edenlerle, onların yanlış metodları ile çok fazla yan yana durduğunda, bedel ödediğinde, artık kendi davan, kendi hizmetlerin değil, başkalarının yanlış davası görülmeye başlar. 

Bunda ne var, bu suç değil denilemez. Alev Alatlı, yapılan yasal olsa bile, bu helâl olmayabilir demişti. Bu, bizim için de geçerli. Davan açısından yanlış olan birşey, yasal olarak doğru olsa bile, yapılanlar kendi davana zarar veriyorsa, bu bizim için doğru olmaz.

Üstadımız, Şeyh Said meselesinde işlenilen zulümleri söylerken, aynı zamanda Şeyh Said'in metod olarak yanlış yaptığını ısrarla söylemiştir. Böylece, menfî hareket edenler ile arasına kalın çizgiler çekerek, kendi müsbet hizmet hareketini korumuştur. Başkalarının yanlışlarının bedelini, kendi talebelerine, kendi hizmetine ödetmemiştir. 

Daha da önemlisi, Üstadımızın temellerini attığı bu hizmet hareketi, iman-Kur'ân hareketidir, tevhid hareketidir. Kur'an'ın dört esasından birisi olan adalet, tevhid ile bağlantılıdır. Bir toplumda tevhid zayıflamışsa, adaleti sağlamak zorlaşır.

Adalette ciddi sıkıntıları yaşandığı ortada. Makul ölçülerde adaletsizliğe karşı çıkılmalı. Ancak, Devletle mübareze ederek, menfî hareket ederek, kendi hizmetlerine zarar verecek şekilde bu iş olmaz.  

Son senelerde, insanların birçoğu niye Risale-i Nurdan uzak duruyor, bunu sorgulamak gerekir. Niye insanlar, Üstadımızın müsbet hareketi ile, başkalarının menfî hareketini karıştırıyor, buna nelerin sebep olduğunu görmelidir. Buna bir şekilde sebep olanların, düşmanın veremeyeceği zararı vereceği aşikardır.

Bizlere düşen öncelikle, Risale-i Nur'un hukukunu, hakikatini, hizmet metodunu korumak olmalı. Bunun için değil yanlış olan karışık işleri, bazen doğru gibi görünen şeyleri dahi terk etmek gerekir. Yapılan şey doğru gibi görünse de, Risale-i Nurun alet edilme ve zarar görme tehlikesi varsa, ondan da uzak durmalıdır.

Bunun için de eserleri ortak akıl ile okumak gerekir. Yoksa, eserler tarafgirane okunsa, bu, eserler bana ne diyordan çok, kendi kabullerini eserlere tasdik ettirmek için olduğunda, bu fayda vermez.

 

Okunma Sayısı: 2023
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HASAN DOĞAN

    8.9.2025 14:09:59

    Osman yıldırım ağabeyimizi candan tebrik ederim.Yani bir haksızlık ve zülüm görüldüğünde hadisin işaretile ya el ya dil ya kalp ile karşı çıkılmalı.Üstadın zamanında istibdad ı mutlak vardı ve o dönem ancak kalb ile buğzedilebilın mesine rağmen üstad bir çok yerde o zulumleri genel manada dile getirmiş özellikle Emirdağ lahikasında.Bu zamanda ise elimizde hakkın yanınada haksızlığın karşısında bit Yeni Asya var iken Dilimiz ile bu zulümlere karşı çıkmasak ahirette halimiz nice olu ki görüyoruz maalesef kalb ile buğz bile yapılmayıp mazlum ve masumlar adeta suçlu gösterilmeye çalışılıp onları müdafaa edenlea yaftalar takılıyor.....

  • Süleyman alıç

    7.9.2025 00:00:19

    Zafer bey kardeşim güzel bir makale Tebrikler, Biz Nur talebeleri üstadımızın Kuran'dan aldığı ve naklettiği düstürları üstadın ölçüleri çerçevesinde kullanmamız gerekiyor,ne ifrat derecesinde ne de tefrit derecesinde, önce Beşerin zulmünü ele alıp anlatırken muhakkak kaderin Adaletini de aynı anda anlatmalıyız, veya önceliği kaderin Adaleti yönünde kelam ederken muhakkak beşerin zulmünü de anlatmalıyız ki müsbet hareket ve HAK noktasında olduğumuzu gösterelim, Maalesef insanların bir çoğu ya hep "zulmü" görüyor veya hep "kaderin Adaletini" görüyor buda maalesef nefsi ve hissi davrandığını gösteriyor tesirsiz bir şekilde hem ikiliğe hemde husumete sebep oluyor. Rabbim ifrat ve tefritten korusun ve muhafaza eylesin amin

  • Hüseyin İlhan

    6.9.2025 12:08:44

    Mesele konunun daha vuzuh şekilde anlaşılması için bizzat yaşadığımız ve karşılaştığımız hadiseleri nakledeceğim. Yüce rabbbimizin emrileri,efendimiz SAV'min hak ile ilgili hadi s ve sünnetleri hepimizin malumudur. Zamanımızda 'din adına çıkıp,yaptıkalrı yanlışlara din kılıfı geçirten ve milyonların hakkına giren siyasiyyunu 'ama onlar dindar,zinhar onları hırpalamayalım,yanlışlarına hak namına dahi olsa şu-bu fikriyat karşı çıkıyor,onlara benzemeyelim,diyerek sessiz kalındığında dahi cemiyetin hak,hukuk,adalet ve hürriyete susamış kalplerine giremiyor,sözleriniz tesir etmiyr ise aziz üstadımızın şu ifadesi yanlış mı ki 'HAK'KIN HATIRI ALİDİR,HİÇBİR HATIRA FEDA EDİLMEZ,düsturu mucibince söz sarfetmek,davranmak yerine evet efendimciliği mi oynayacağız.

  • Engin Hatipoğlu

    6.9.2025 11:48:08

    Çok güzel gayet anlaşılır şekilde yazılmış aklınıza , beyninize sağlık

  • hüseyin kavcar

    6.9.2025 11:11:38

    harikulede istifadeye mazhar bir yazı olmuş. Meselenin doğru anlaşılması adına ve bilhassa kafa karışıklıklarına meydan bırakmayacak olmasına vesile olmuşsunuz. Zafer bey sizi tüm kalbimle tebrik ediyorum. Allah razı olsun.

  • Hasan S

    6.9.2025 09:56:48

    Üstadımız meclisten, Ankaradayım ayrılırken peygamber efendimiz (sa)hadisi doğrultusunda hareket ediyor. Kendisinin ayrılmasını istenmeyen arkadaşlarınıa;Bu milletin İrşad edilmesi lazım, sizde anadoluya gidin ve milleti İrşad edin."ustad peygamberimizin hadisi doğrultusunda hareket etmiştir, Siz tek adamı temize çıkarma gayretindesiniz ,bu yanlış

  • Mustafa Yalçın

    6.9.2025 04:40:10

    Yazarımızı tebrik ediyorum. Keskin çizgilerle hatlar çekilmiş. Şahıslar kendi kabullerini Ayet, Hadis ve Risale-i Nurlardan kendilerince deliller getirerek, Ulema-is’ suu kalıbına girip, bidatlara taraftar olmakla büyük bir vebal altına girmektedirler.

  • Hüseyin Şahin

    6.9.2025 00:39:42

    Bazı durumlarda sevap peşinde koşarken, günaha girme tehlikesi olduğunda; ""Kaç sevaptan, girme günaha" denmiştir. Özellikle Risale-i Nur meslek, meşrep, metot ve istikametini azami derecede korumak için, azami ölçüde dikkat edilmelidir. Buna zarar verildiği zaman, zarar burada kalmıyor, insanların Risale-i Nurlardan istifadesine engel olunmuş oluyor. Son zamanlarda bunun yaşanan örneklerine çokça şahit oluyoruz maalesef..

  • Osman Yıldırım

    6.9.2025 00:39:41

    Günümüzde adalete şaşı bakış veya adaletin kimsenin umurunda olmaması müspet hareket ve dava hassasiyetinden kaynaklanmıyor gücü elinde bulunduranlari devleti kutsallastırması ile SÖZ KONUSU DEVLET SE HERŞEY TEFERRUATTIR anlayışından kaynaklanmaktadır. Zulme maruz kalanlar devlet gücünü kullananlar tarafından zulüm görüyorlarsa onların lehinde bakılmaz gibi bir anlayış hakimdir toplumda. Yani zulme uğrayanları savunursak güç kullananlar bize zarar verir dolayısıyla zulme uğrayanlar ne halleri varsa görsün anlayışı hakim kılınmıştır.Bu anlayışla toplumun manevi dinamiklerini erozyona uğratmakta Kur' anın ana esaslarından biri olan adalet anlayışı ıskalanmsktadır. Oysaki adalet tesis edilmeden toplumun düzen ve ahenginin sağlanması mümkün olamaz. Zulüm ve adaletsizlik düşmana yapılsa bile karşı çıkılmalı ve engellenebiliniyorsa engellenmesi engelleyemiyorsanız da kalben tasvip edilmemelidir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı