“Cemaat yurtları, el konulup kapatılsın.” 

En azından şimdilik işi o noktaya vardırmayan, ama “Devlet denetlesin” diyenler de var.

Ama ikisinin de çıktığı yer aynı.

Herşeyin devlet tekelinde olduğu eskinin en katı sosyalist modellerinde geçerli olan antidemokratik ve hukuk dışı bir dayatma günümüz Türkiye’sine taşınacak, öyle mi?!

Gerçi “Ben yaptım oldu” kuralının geçerli olduğu tek adam rejiminde olur mu olur...

Ama millet bunu kabul eder mi, o ayrı.

Aslında özel yurtlar kendi mevzuat ve yönetmelikleri çerçevesinde zaten denetleniyor. Daha ne denetiminden söz ediliyor?

Ayrıca devlet yurtlarında herşey yolunda ve sütliman mı? Dahası, okullar ne âlemde?

Uyuşturucu satıcılarının okul kapılarında iş gördüğü, devlet tarafından göz yumulan, hattâ önü açılan internet kumarının bilumum çeşitleriyle sınıfların içine kadar girdiği yönündeki rapor ve tesbitler ortadayken...

Diğer kriminal ve ahlâkî sorunlar ayrı.

Kaldı ki, Enes yurtta değil, bir öğrenci evinde kalıyordu. Ve Türkiye’de üniversite talebelerinin kaldığı birçok öğrenci evi mevcut.

Bunları da mı denetleyeceksiniz?! Nasıl?!

İhbarlarla ve baskın yapıp içerideki gençleri içeri atarak veya ortada bırakarak mı?!

Temel haklar arasındaki “mesken masuniyeti, konut dokunulmazlığı” ilkesi varken nasıl yapacaksınız bunu? 15-20 Temmuz OHAL sürecinde “terörist” damgası vurulan insanlara yönelik cadı avında yaptığınız gibi mi?!

Ki, sadece cemaatlerin değil, farklı dünya görüşlerine sahip arkadaş gruplarının da bu şekilde öğrenci evleri var. Hangi birine yetişecek ve hepsiyle nasıl baş edeceksiniz?!

Böyle boş ve abes işlerle uğraşmaktan artık vazgeçin ve cemaatleri de rahat bırakın.

Ve artık şunu öğrenip kafanıza sokun:

Bilhassa Nur Risalelerinin okunduğu öğrenci evlerinden kimseye bir zarar gelmez.

Tam tersine bu evler gençler için hem güvenli bir sığınak, hem kendilerini çok iyi yetiştirdikleri bir okul, hem de ebedî hayatta da devam edecek samimî dostluk ve arkadaşlıklar kurdukları bir sosyalleşme mekânıdır.

Öyle de devam edecektir ve etmelidir.